Cumartesi günü Kaya ile buluştum beraber lunapark'a gitme kararı aldık. Hız trenine bindiğimizde korkmamaya çalıştım ama birazcık korktum. Kaya korkmak yerine tamamen eğlenmeye odaklanmıştı. Bir geri bir ileri çok hızlı şekilde giden şeye bindik. (ben binmiştim aslında ona ama adını bir türlü hatırlayamadığımdan böyle yazdım adını bilen varsa yazabilir mi?) Zayıf olduğumdan sürekli geri veya ileri gittiğinde zıplıyordum. Kaya bunu fark ettiğinde "Seni tutayım mı? Çok zıplıyorsun." dedi. "Lütfen sırtım acımaya başladı ileri doğru gittiğinde geriye zıplamaktan." dedim ve beni tamamen kendine yapıştırdı. Yapıştırdı dediğim zıplamayı engellemek için tuttu. O öyle yaptığında o alet'ten korkmamı engelledi. İndiğimizde elim ayağım tutmuyordu ama yürümeye devam ediyordum. Kaya kolumdan tutup "Gel dönme dolaba binelim." dedi. "Teşekkürler." dedim ve dönme dolaba bindik. Bu baya sakinleştiriyor. Dönme dolap en üstte kısa süreliğine durduğunda korku treninden çıkan insanlara baktım. Kaya da o sırada "Nereye bakıyorsun? O şeye de binelim istersen." dedi. "Hayır korku trenine binmeye cesaret edemem. Zaten korkak ve güçsüzü tekiyim sana zorluk olmayım." dedim. "Yine saçmalıyorsun Lavin. Sen çok güçlüsün ve korkak değilsin. Bir daha böyle dediğini duymayayım." dedi. "Ama-" dediğimde ise işaret parmağıyla sus işareti yapıp "Bunun aması maması yok." dedi. Sessiz bir şekilde "Tamam." dedim. Benim karşımda otururken yanıma geldi ve bana sarıldı. "Kendini kötülemeyi bırak Lavin. Seni iyi görmek istiyorum anlamıyor musun?" dedi. "Anlıyorum ikimiz de birbirimizi iyi görelim." dedim hafifçe gülümserken. Dönme dolap tekrardan hareketlendiğinde hemen kendi yerine gitti. İndiğimizde beni kolumdan çekiştirip korku trenine götürdü. "Kaya yapma ona binemem." dedim. Hiçbir şey demeden beni çekiştirmeye devam etti. Binmek için bilet aldı ve kolumu sıkıca tutarken sıraya girdik. En son küçükken girmiştim korkmayayım diye de gözüm hep kapalıydı. O yüzden nasıl olduğu hakkında bir fikre sahip değilim.
Korku trenine bindiğimizde hareket etmeden hemen kendime çeki düzen verdim. Kaya da ben çeki düzen verirken "Korkarsan elimi veya kolumu tut korkmanı engellerim. Ama o kadar da korkutucu değil." dedi. "Teşekkür ederim." dedim ve "Teşekkür etmeni gerektirecek bir şey yapmadım." dedi. "Olsun teşekkür etmeyi seviyorum." dediğim sırada kork treni hızla hareketlendi. Hemen Kayanın elini tuttum. Ne yaptığımın farkında bile değildim korkudan. Kaya omzuma dokunup "Daha bir şey olmadan korkmaya başladın sakin ol güzelim." dedi. "Bir şey olmadan mı? Ciddi misin? Hızlıca hareketlenmesi bile bir şey olmuş demektir. Bu sefer bana güzelim demene izin veriyorum çünkü korkuyorum. Her neyse işte." dedim ve onun elini sıktım. "Lavin elimi acıtıyorsun sıkma o kadar." dedi "Özür dilerim." dedim ve gözlerimi kapattım onun elini bırakıp. Tren aydınlık bir yere geldiğinde Kaya gözlerimi açıp "İyiyiz değil mi?" dedi keyifli çıkan sesiyle. "Tabi tabi iyiyiz." dedim. "Yalancı." dedi. Biraz zaman geçtikten sonra korku treninden indik. İndiğimizde "Hız trenini mi tercih edersin korku trenini mi?" diye sordu. "Korku treni biraz daha iyi." dedim. "Eh bugünlük bu kadar yeterli değil mi? Gel sana bir şeyler alalım. Ne almak istersin kıyafet almak istersen yakınlarda mağaza var." dedi. "Fark etmez kafana göre takılalım." dedim ve telefona baktım. Bora'dan mesaj gelmiş "Gelmeni söylemiştim, gelmemişsin. 2 saate kadar gelmeni bekliyorum." diye. Ona "Çok beklersin geleceğimi. Sana geleceğime ülke değiştirmeyi tercih ederim." yazdım ve Kayaya dönüp "Gel mağazaya gidelim." dedim ardından "Bugün sana emanetim bayım abartmadığınız sürece istediğinizi yapabilirsiniz." dedim. "Pekala hanımefendi bugün bana emanetsizin size iyi bakacağımdan kuşkunuz olmasın." deyip beni kucağına aldı. "Ne diye böyle yaptın Kaya yorma kendini." dedim. "Kendimi yormuyorum ama bugün çok yorulacaksın o yüzden böyle biraz dinlen." dedi. "Hmm öyle mi dersin? Beni çok yoracaksın yani senin kararın. Yorulduğunda söyle ama bırakırsın beni normal yürürüz." dedim. "Niye söyleyeyim?" dedi ciddi bir şekilde. "Öyleyse beni indir. Yorulmuşsundur." dedim gülümseyerek. Sonra onun yüzüne baktım biraz kızarmıştı. Bir elimi onun yanağına koydum ve "Sen kızarmışsın. Yanakların da çok sıcak. Soğuk elim yanağını soğutur." dedim. Beni indirdi. Arkamda kaldığında bir kaç adım ilerledim bana arkadan sarıldı yüzünü de omzuma koydu. Elleri göbeğimde duruyordu onun ellerini tuttum. "Seni seviyorum Kaya her şey için teşekkür ederim." dedim yüzümü de onun yüzüne hafifçe yasladım. "Bende seni seviyorum. Teşekkür etmene hiç gerek yok." dedi. Gözlerimi kapatıp bu anın tadını çıkardım. Bana sarılmayı bıraktığında gözlerimi açıp ona döndüm. "Hava kararmak üzere istersen eve gidelim. Dünkü olanları unutalım tamam mı? Keyfimiz kaçsın istemem." dedim. "Dünkü şeyleri zaten unuttuk güzelim. Seni kucağıma alayım eve gitmeden önce gideceğimiz yerler var." dedi. "O zaman gidelim." dedim.
Gittiğimiz yer mağazaydı. "Sadece kıyafetlere bakacağız ona göre." dedim. "Hayır sana yakıştırdığım kıyafetleri alacağız da." dedi. "Olmaz desem de kabul etmezsin değil mi?" dedim. "Anlamışsın artık bakıyorum." dedi ve beni mağazanın kapısına geldiğimizde yere bıraktı. Kıyafetlere öylesine bakıyordum Kaya farklı bir yöne gidip bir kaç tane kıyafet getirdi. Üstüme doğru tutup "Bir dene bunları." dedi. Elimdeki kıyafetleri bırakacakken onları da denemem için elime sıkıştırdı "Hadi deneme kabinine gir ve dene bekliyorum." dedi. "Tamam biraz bekleyeceksin." dedim ve denemeye başladım. Denemem için verdiği kıyafetler sadece elbiseydi. Hiç tişört veya pantolon yoktu. İlk onun verdiklerini denedim. İlk denediğim gül kurusu renginde sırt dekolteli bir elbiseydi. Giyip Kayaya gösterdiğimde "Dön bi'" dedi. Döndüm sırt dekoltesini düzeltti. Düzeltirken "Ellerin soğuk olsa bile vücudun çok sıcak." dedi. Yüzümün yandığını hissederken "Sanırım evet." dedim ve ona döndüm. "Bu sefer de senin yüzün kızarmış." dedi. "Neyse neyse diğer kıyafetleri deneyeyim." dedim ve kabine girdim. Bu sefer kendi seçtiğim sade beyaz olan uzun tişörtü denedim. Kayaya gösterdiğimde "Bu seni boğmuş içinde kaybolmuşsun hangi reyondan aldın bunu?" dedi. "Erkek reyonundan almıştım." dedim. "Normal o zaman hadi elbiseleri dene." dedi. Verdiği ikinci elbiseyi denediğimde sırt dekoltesi değil göğüs dekoltesi vardı ve Kaya bir kere bile göğüs dekolteli bir şey giydiğimi görmemişti. Çünkü görmesini istemedim. Bu bir ilk olacak yine. Siyah omuzları açık, kısa olan elbiseyi giyip Kaya'nın karşısına çıktığımda "Lavin çok güzel yakışmış bu sana. Şey ilk defa sende göğüs dekoltesi görmüş olabilirim." dedi gözüken göğüslerime bakarken. Elimle kapatıp "Evet yakıştığını söylediğin için teşekkür ederim diğer elbiseyi deneyim sonra aldığım pantolona bakayım çıkalım." dedim. Kafasıyla tamam işareti yapıp beni beklemeye devam etti. Diğer elbise öncekiler gibi değildi. Daha bol ve sadeydi. Uzun beyaz ve kırmızı karışımı bir elbiseydi. Bazı yerlerinde danteller vardı ama kolu yoktu. Giyip arkadan fermuarı çektiğinde üstünde duran elbiselerden. Bunları fazla tercih etmem ayağım elbiseye takılırsa diye. Bu tamamen felaket olurdu. Elbiseyi giydikten sonra saçımı düzelttim ve Kayanın görmesi için çıktım. "Bu da sana yakışmış sadece ilk giydiğin elbise yakışmamıştı iki elbiseyi ve kendi seçtiklerini alalım sonra eve gidelim saat geç oluyor." dedi. "Tamam öyleyse bunu çıkarayım kıyafetleri kendi paramla alacağım haberin olsun. Zaten seni o kadar yordum bir de sana ödetirsem ayıp olur." dedim. "Hayır ayıp olmaz ver diğer elbiseleri bana bu da üstünde kalsın böyle eve gideceğiz." dedi. "Hayır Kaya olmaz. Kendi kıyafetlerimi giymeliyim." dedim. Kabine girip kıyafetleri eline aldı benim kıyafetlerimi de bana verdi. Aldıktan sonra elimdeki kıyafetleri de poşete koyup Arabaya gittik.
Yol boyunca sessizdik onun evine gittiğimizde bana o bol tişörtü verdi ve "Bunu giy o sırada yemek hazırlayayım." dedi. "Şey pantolonumu da alayım." dediğimde ise "Evin içi sıcak sadece tişörtü giymen yeterli. Merak etme evde tek yaşıyorum." dedi. "Yinede pantolonumu alayım." dedim. "Vermiyorum ne yapacaksın?" dedi. "Tamam pes ediyorum. Lavabo nerede?" dedim. "Odamın tam karşısında." dedi ve oraya gittim üstüme o tişörtü giydim. Kaya kahvaltı tarzı şeyler hazırlamıştı. Onları beraber yedik. Sonra biraz monopoly oynadık. "Uykum geldi bir battaniye verir misin salonda uyuyayım." dedim. "Salon soğuk. Hem benden korkuyor musun? Sürekli tişörtü uçlarından aşağı doğru çekiyorsun. Sana bir şey yapmam rahat ol. Yatağımda sen yat ben biraz içip salonda uyurum." dedi. "Ne içecek misin? Neden?" dedim. "Kendimce sorunlarım var boş ver takma kafana." dedi gülümseyerek. Ayağa kalktım. O hala sandalyede oturuyordu gidip onun kafasına sarıldım. "O zaman beraber içiyoruz. Seni yalnız bırakmam." dedim. "Sana dokunmasın?" dedi. "Niye dokunsun?" dedim ve çantamdan sigaramı çıkardım. Paketi gördüğünde Kaya hemen yüksek sesle "Sen sigara mı içiyorsun? Ve bunu yeni mi öğreniyorum?" dedi. "Benim de kendimce sorunların var, bu da rahatlatıyor." dedim. "İkimizin de sorunları var desene." dedi. "Ee anlat sorunlarını." dediğimde ise kafasıyla hayır işareti verdikten sonra "O zaman sen anlat." dedi. "Sen anlatmıyorsan benim anlatmamın ne gereği var?" dediğimde ise "Haklısın." dedi. "Hadi uyu bugün içmeyelim yarın içeriz." dedim ve onu kolundan tutup kendi yatağına götürdüm. üstünü örttüm tam gidecekken "Nerede uyumayı düşünüyorsun? Gel bari beraber yatalım. Regl değilsin değil mi?" dedi. "Evet değilim şuanlık. İçerde uyurum ya sorun değil bu." dedim. Kolumdan tutup yatağa yatırdı. "İstersen ortamıza yastık koyalım. Benim için sorun olmaz istersen söylemen yeterli." dedi. "Hayır hayır sorun olmaz çok uykum var." deyip sigaramı söndürdüm. "Hadi uyuyalım o zaman." dedi ve o bir köşede ben diğer köşedeyken uyuduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unut Gitsin
Random(Bir süreliğine ara verdim) Beni neden seviyorsun? Benim gibi birini kimsenin sevmemesi gerekir. Beni olduğum gibi yalnız bırak ve git lütfen. Sana ihtiyacım var ama sana kötü gelirim. O yüzden benden uzaklaşmanı istiyorum. Sadece bir umudum var. ha...