Adsız

11 2 0
                                    

   Sabah uyandığımda kendimi eskisinden daha berbat hissediyordum. Camın yanına gidip hemen gökyüzüne baktım. Her şey anormal gelmeye başlamıştı. Geri odama baktığımda yatağımın üstünde kendimi yatar şekilde gördüm. Soluk cihazı takılıydı yatakta gördüğüm bende. Onun yanına gidip dokunmaya çalıştığımda toz gibi yok oldu. Ne oluyor? Tekrar cama doğru baktığımda kimse yoktu ama bir ses "Farkına varamadın mı daha?" diye sordu. Sessizce "Neyin?" dedim. Üstümde beyaz sade bir tişört ve eşofman vardı. Ses sürekli yer değiştirip duruyordu. En sonunda dayanamayıp "Ses sen kime aitsin? Ve ne demeye çalışıyorsun neyin farkına varmalıyım?" dedim bağırarak. Ses bağırdığım gibi kayboldu. Yatağıma dönüp tekrar baktığımda nefes cihazı mı soluk cihazı mı ne sadece o duruyordu. Yanında da anlamakta zorlandığım bir şey yazıyordu "Artık anlamaya çalış." neyi anlamalıyım?

  Bu rüya değildi. Ne olduğunu saatlerdir anlamaya çalışıyordum. Okul günüydü yine. Okulda da sürekli düşünmekten derslere odaklanamadım. Doruk fark edip "Sende bugün bir farklılık var Lavin. Bir şey mi oldu? Olduysa anlatabilirsin." dedi. "Anlatsam bile anlayacağını sanmıyorum Doruk." dedim ve o yatağımın üzerinde olan notu çıkarıp kimin yazdığını anlamaya çalıştım. Doruk da notu gördüğünde çantamdan bir defterimi çıkarıp yazıları karşılaştırdı. "Senin yazın değil. Öyleyse bunu kim yazmış?" dedi. "Bende sabahtan beri onu anlamaya çalışıyorum." dedim. Son derse kadar sınıftan çıkmadım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım. Sınıfta bu sefer Bora da vardı ama Kaya o bana bir şey yapamasın diye hep yanında duruyordu. Kaya bir ara benim yanıma gelip "Telefonuna baka dur sana diyeceklerim var." dedi ve Bora'nın yanına geri gitti. Telefondan da "iyi misin? Bora derslerden geri kalmasın diye okula getirdim. Sana bir şey yapamaz." dedi. Bende "Teşekkürler." dedim ve telefona bakmayı bıraktım. Bora, Kaya'nın telefona bakmasından yararlanıp beni kolumdan sıkıca tuttu ve peşinde baya sürükledi. 2 kere düşmeme neden oldu yine de hiçbir şey demedi. Tam bir şey diyeceğimde "Sus." dedi. Ve konuşamadım. Beni bir ara sokakta durdurup yere doğru ittirdi. Yerde oturur pozisyonda duruyordum. Ona "Buraya niye getirdin? Amacın ne senin?" dedim. "Sana istediğimi yapabilmek için buraya getirdim." dedi. Diz çöküp iki parmağıyla çenemi tuttu. "Seni seviyor muyum bilemiyorum." dedi. Bir şey demedim. Onun elini elimin tersiyle ittirip "Beni güçsüz mü sanıyorsun?" dedim. "Hayır ama gücün benimkinden az." dedi. Onu ittirip gitmeye çalıştım "Beni ittirmiş olsan da işe yaramaz." dedi. "En azından deniyorum." dedim. Bora'nın arkasında erkeğe benzeyen bir kız vardı. Boraya dönük bir şekilde eğildi "Yine mi aynı şeyleri yapıyorsun? Kızı rahat bırak senden herkes nefret eder böyle yaparsan." dedi ve benim ayağa kalkmam için elini uzattı. Elini tuttum ben ayağa kalktığım gibi "hadi buradan uzaklaş." dedi. "Çok teşekkür ederim." dedim. 

   Cevap vermedi oradan koşarak uzaklaştım. O erkeğe benzeyen kız da arkamdan geldi. "İyi misin?" dedi. "Sayende iyiyim teşekkür ederim tekrardan." dedim. "Teşekkür etmeni istemiyorum." dedi. Gerçekten erkeğe benziyordu. Kısacık saçları, makyajsız yüzü, giydiği sweat shirt ve hırkadan dolayı göğüsü de belli olmuyordu. Altına da siyah sade bir pantolon giymiş. Ayağında da siyah bir bot vardı. İçimden erkeğe benziyor dedim bir çok kere. Hırkasının cebinden sigarasını çıkarıp ilk bana uzattı "İçiyor musun?" diye. "Normalde arada içiyorum teşekkürler ama almayım." dedim. Sigarasını ağzına götürüp yaktı. Eline aldığında "Peki öyleyse sen bilirsin. Ben gidiyorum gitmeden önce şu kağıdı al. Bir şey olursa veya Bora bir şey yaparsa ararsın." dedi ve gitti. Arkasından bakakaldım. Yanına koşup "Adın ne?" diye sordum. "Halen." dedi. "Tanıştığıma memnun oldum Halen." dedim. Benim ismimi sormadığı için söylemedim. Aradan biraz zaman geçtikten sonra "Senin adın ne?" dedi. "Lavin." dedim. "Bende memnun oldum. 

   Evin uzaktaysa seni bırakabilirim." dedi. "Hayır uzak olsa bile bırakmanı istemiyorum. Kendimi mahcup hissediyorum." dedim ve gittim. Arkamdan sesini duydum zar zor "Fazla nazik ama güçsüz biri." diye. Evet öyleyim. Bir otobüs geldiğinde evime kadar gittim. Şarkı dinledim yol boyunca. Eve tam gireceğim sırada babamı dışarıda gördüm. Ama annem ile kardeşim yoktu. Evin camlarından ateş görünüyordu. Babam bana doğru gelip "Annen ile kardeşin içeride kaldılar ve yangın çıktı." dedi ağlayarak "İçeriye girip onları arayabilir miyim?" dedim. "Olmaz itfaiyeciler yolda." dedi. Onun "Olmaz" demesi umurumda bile değil. Yerden bulduğum bir taş ile hırkamın bir köşesini kestim. Onu ağzıma ve burnuma tutup hemen evin içine girdim. Hiçbir şey görmüyordum ama ateşin olduğu yerler azda olsa belli oluyordu. Kardeşimin ağlama sesini duydum. Oraya doğru gidecekken bit itfaiyeci "Çıkın lütfen biz onları kurtarırız." dedi. "Yardım etmek istiyorum kardeşim ve annem içeride bir yerde." dedim. Diğer itfaiyeci beni kolumdan tutup dışarı çıkarttı. Biri yangını söndürdü. Diğeri annem ile kardeşimi kurtarmaya uğraştı. Sonradan bir kaç itfaiyeci daha geldi. Annemi de kardeşimi de çıkardılar evden. Yangın yeni başlamış ama hızlıca çoğalmış. Annemi ve kardeşimi hastaneye kadar götürüp iyiler mi diye baktılar. Evi tamamen düzenledik. Eşyaları yeniledik, duvarları boyadık, yangınla ilgili olan her şeyi unutmamızı sağlayacak şeyler yaptık.

Unut GitsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin