Partying With My Ghosts

2.1K 183 77
                                    

"Gecenin bir yarısı, ay yok; güneş zaten çok uzakta.
Uçsuz bucaksız bir siyahlık sarmış dünyanın suratını. İfadesiz denizler, ifadesiz kıtalar ve ifadesiz gökler. Yıldızlar, gecenin yanağından akan uzak yaşlar gibi.

Her zaman karanlığı sevdiğimi düşünmüşümdür.
Bütün pislikleri örten, herkesi yalnız bırakan o kara örtüyü.

Gözlerimi hissedemiyorum, renkler algımın çok dışında. Ellerim...Ellerim derisinden soyunmuş gibi, uzanmıyorlar artık ileri. Bacaklarım tepmiyor yürümek istediğim yolların zeminini.

Hissizlik, tıpkı karanlık gibi.

İçimde örtmek istediğim ne varsa gizliyor, elinden tutulmamış duyguları yapayalnız bırakıyor tam da istediğim gibi.

Sevgim yapayalnız içimde şimdi.

Korkuyorum.

Sanırım artık karanlığı o kadar da çok sevmiyorum."

-Kim Hana 12.03.2016

"Merhaba çocuklar."

Rüzgârı hissettim sonra onu takip eden duyguları. Kaybın ağırlığını, terk edilmenin acısını ve kolayca gözden çıkarılmanın verdiği o tarifsiz kırıklığı.

Sejun, suratına iki bıçak darbesiyle açılmış gibi keskin duran gözlerini iyice kısarak üzerime dikmişti. Dudakları, gülümsemesini saklamak istermiş gibi seğirdi. "Selam Kim Hana, seni görmek çok güzel."

Gergince gülümsemeye zorladım kendimi, ceketimin ceplerine tıktığım ellerim anında buz tutmuştu. "Okulda pek karşılaşamadık." diye mırıldandım havadan sudan bir sesle.

Sejun sanki çok komik bir şey söylemişim gibi elini karnına bastırarak bir kahkaha patlatınca benim suratımdaki gülümseme bozulur gibi oldu.

Bana doğru bir adım attı. Arkasında duran arkadaşları sadece boş bakışlarla aramızdaki soğuk savaşı izliyorlardı. "Okulda karşılaşmamamızı sağladın çünkü," diye mırıldandı o da hala gülümseyerek. Bir kere ellerini havada birbirine vurdu. "Eskiden de beladan iyi kaçardın."

Dudağımı dişledikten sonra sırıttım. "Pek öyle görünmüyor ama,"

Dördümüz de gülmemek için yanaklarımızı şişirerek birbirimize baktık. Hanse ve Seungwoo'nun balık gibi şişmiş yanaklarını gördüğüm anda bir kahkaha koyuverdim sessiz gecenin içine. Onlar da benim işaretimi bekliyormuş gibi gülmeye başladılar.

İki adımda yanlarında bittim ve parmak ucuma kalktıktan sonra kollarımı onların omuzlarına zar zor da olsa dolayabildim. Hanse, ortada kaldığı için boğuluyormuş gibi sesler çıkardığında tekrar güldüm. Sejun ve Seungwoo da benim gibi sırıtarak sırtımı patpatladılar ve işte o an, onu gördüm.

Suratında kafa karışıklığını çok iyi resmeden bir ifadeyle benim kafamı o üç bedenin arasında bir yere yaslayışımı ve sırtlarını sıvazlayışımı izledi. Badem şeklindeki gözleri kısılırken bu oyunu yalnızca kendisinin oynamadığını anladı ve başını uzun saçları yüzüne hafifçe dökülecek kadar yana eğdi.

Juliet Is DeadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin