Missing Pieces

1.3K 131 24
                                    


"Eksilmeden insan olamayacağımı söylediler.
Bazı parçalarımı kesip attım ben de.

Öyle hızlı geçtim ki kendimden,
kalanlara da yazık ettim.

İnsan oldum mu bilmiyorum ama
bayağı bir eksildim."

-Kim Hana/İlk Eskiz

Yağmur yağıyordu.

İnsanlar yağmur'u hep "gökyüzünün ağlaması" olarak tanımlarlar.

Gök içini döküyor; bulutlar ağlıyor; gökyüzü küsmüş bugün...

İnsanları hiç anlamadığım gibi, bu yağmur metaforunu da kafamda hiçbir yere oturtamadım.

Bu yüzden üzgün olduğumda, ağlayamayacak kadar canım yandığında; asfalta yatıp yağan yağmur altında ıslandığımda beni deli sandılar.

Oysa yaralanmamış olanlar, acının insanı nasıl allak bullak ettiğini; zihnini nasıl eğip büktüğünü anlamazlar.

Bu yüzden beni de anlamadılar.

Küçükken evden kaçmak için hep yağmurlu günleri seçerdim; büyüdüm, içim küçüldü ama bedenim bana acımadan dallanıp budaklanmaya devam etti. Kimliğimi gösterdiğimde bazı yerlere girebilmeye başladım; alkol alabiliyor, sigarayı yakalanma korkusu olmadan içebiliyordum.

Yetişkin olmanın insanı büyütmediğini bu sefer kendimden kaçmak için yine yağmurlu günleri seçtiğimde anladım.

Uyudum, uyandım.

Bazı günler yataktan bile kalkamadım. Kimi zaman kafam ağır geldi, kimi zaman kalbim.

Battım, battım...

Yirmi yaşıma bastığımda o kadar ağırlaşmıştım ki atlarsam boğulurum korkusuyla denizlerden, göllerden kaçtım.

Ben deli değildim, hiçbir zaman da olmamıştım.

Sadece her yağmur yağdığında gökyüzünün mutluluktan ağladığını düşünebilecek kadar acı çekmiştim.

İnsanlar anlamazlar.

İçimde mutlu olmak için yağmurun altına yatmayı bekleyen küçük bir kız çocuğu olduğunu.

~

"Uyanmışsın."

Duyduğum ifadesiz sesle birlikte kafamı baktığım boş yastıktan aralık duran ahşap kapıya doğru çevirdim.

Hyunjin, omzunda beyaz bir havlu; kendi saçları hala ıslak ama üzerini rahat bir eşofman takımıyla değiştirmiş bir halde elindeki su bardağı ve ilaçla bana doğru yürümekteydi.

Onu görünce bu gece yaşananlar sert bir tokat hızlıyla zihnime dolmaya başladı. Şok içinde onu öptüğümü hatırladığım anda yanaklarım kızardı ve kafamı şu anda yattığım bu aşırı rahat yatağa gömüp ölmeyi beklemek istedim.

Hyunjin, beni rahatsız edip etmeyeceğinden emin olamadığını belli eden bir surat ifadesiyle yatağın kenarına oturdu. Bana uzattığı ağrı kesiciyi elime tutuşturduğu suyla beraber itiraz etmeden içtim.

Juliet Is DeadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin