12~Taşları kaçırdık...

119 11 2
                                    

Merhaba arkadaşlar.Öncelikle size birşey söylemeliyim. Hikayem sıkıcı olabilir. Ben sadece deniyorum. 'Acaba yazar olmak nasıl birşey?' diye düşünüyordum hep. Bu hikaye benim gerçek kurgum değil. Gerçek kurgum bambaşka ama onun daha çook zamanı var. O hikayeyi gelişince yazacağım. Ben daha acemi bir 'yazarım'. Şu an yazdığım hikaye bana sadece yardım ediyor. 'Yazmak nasıl birşey?' 'Neleri yanlış veya doğru yapıyorum?' 'Neleri düzeltebilirim?' Bu sorular kafamdan çıkmıyor. Bu yüzden lütfen yorumlayın. Neleri düzeltebilirim, neresi iyi olmamış vesaire.. Hepsini lütfen yazın. Ben sadece kendimi geliştirmeye çalışıyorum ve umarım bana yardım edersiniz...

İKİZLERİMİZ( Sonra anlayacaksınız ) : Jack & Finn Harries

....
Cuma günü..

Okulum harika (!) sonlandı ve bende evde dolabıma koştum. Ne giyecektim ben şimdi?! Son ana kadar bırakmasam olmuyor zaten... Aslında pantalonlu bir kombin yapacaktım ama cadı dedi ki "Ortaklarımızda orada olacaklar. Bu bir iş yemeği. Zarif kızlar gibi giyinmelisiniz." İşte o an kendimi köprüden atmak istemiştim. Deniz yolda bayağı dalga geçmişti ama ne yapabilirim? Kaderime kabullenmeliyim... Üstüme leopar desenli, omzumun ucuna kadar açık olan, yarım kollu baddi ve siyah mini eteğimi geçirdim. Ayakkabı vs da hallettikten sonra saate baktım. '1 saat geçmiş'. Nasıl ya? Ben ne ara bu kadar uyuşuk oldum? Kendimi tekrar toparlamalıyım.. Aşağıya indiğimde, cadıyı da gördüm. Fazla alıştım şu cadı kelimesine.. Şimdi yola mı çıkacaktık? Hemen? Çok uzak mıydı ki?
"Hemen şimdi mi çıkacağız yola?"
"Az sonra."

Bende koltuğa oturup telefonumu çıkardım. Oyun oynayayım bari..
..

1 saat sonra yola çıkabilmiştik. Arabada Denizle hiç konuşmuyorduk. Canım çok sıkılıyordu. Oyun da sıktı. Ne yapsaaaam..
"Deniiz."

"Efendim."

"What dedin gülüm?"

"Ne?"

"Az önce resmen 'efendim' dedin! Öküzlüğüne ters bir davranış. Lütfen yani."

"Ne saçmalıyorsun sen Alya?"
"Alya değil, Aliya."

"Aynısı işte. Sen ne diyecektin?"

"Oyun oynayalımmııı?"

"Ne? Aliya sen kafanı bir yere mi çarptın?"

"İyi be. Sana soranda kabahat."

Sabır dilenircesine yukarıya baktı ve devam sürdü.

Bir buçuk saat sonra -evet resmen o kadar dayanmak zorunda kaldım- bir restorantın önünde durduk. Minalar da oradaydılar. Emreler vs da gelince beraber içeri girdik.
Masalara doğru ilerleyince bir adam ve karısı zannettiğim kadın gülümseyerek cadıyla tokalaştılar.

"Merhaba. Bunlar Korkmaz Holdingin mankenleri olmalılar. Memnun olduk."

"Bizde."

"İlerideki masalar sizin için çocuklar. Bizim yanımızda sıkılmayın."

Mina, Mira, Gamze ve ben bir masaya oturduk. Emre ve Denizde yanımıza oturacakken birden hepimiz aynı anda başladık.

"Wowowowowow stop! Biz süper dörtlü olarak oturacağız."

Deniz'le Emre bize uzaylı görmüş gibi baktılar ve sonra Deniz takmıyormuş gibi yapıp ilerledi. Ama tabii kide onun sinirlemdiğini görmüştüm. Emre de

"Cık cık cık. Gamze'den beklerdim ama kardeşimden? Aliya. Senden? Şuan kendimi 5 çocukla arkada bırakılmış gibi hissediyorum.."

"Hadi ikile."

Ummadığım Hayat (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin