Başımda ki ağrı şiddetlenen yağmurla eş değerdi ve ben korkuyordum.
Yatakta vücudumu soğuk esir alırkan benim tek yapabildiğim ise ellerimi bacak arama koyup abimin gelmesi için dualar etmemdi. Ağacın dalları cama vurup ürkütücü hava katarken odama, telefonuma uzanmak için bile kıpırdayamıyordum. Gözümdeki yaşlar üzerimdeki pikeyi ıslatırken, her şimşeğin çakışı hıçkırmama neden oluyordu. İkinci çaresizliğim, ikinci acım...
Okuldan geldikten sonra uyuya kalmıştım. Ve şuan ışıklar sönüktü. Evet intikam yemini etmiştim ama bu kadar acizdim oysa ki ben.
Koridorda gelen ses'e dikkatimi verdim. Kapının açılışı, su damlacıklarının parkeye döküldüğünde çıkan sesler. Sırtım kapıya dönük olduğu için korkum daha da artmıştı. Kafamı yastığa gömüp ağlamam siddetlenirken, yatağımın yan tarafı çöktü. İntikamımı almadan ölüyordum, işte. Ne acı!
Ağzımda ki elle korku giderek artmış. Son nefesimi de bir saniye önce alınmış. Hayata veda ediyordum.
"Şştt."
Sesini nerde olsa tanırdım. Kafamı çevirip abime baktım. Dağıtmıştı, kendini... Elleri gözyaşlarıma gidip teker teker sildi. Ardında elmacık kemiklerimde ki kalan ıslaklığı öptü. Daha fazla dayanamayıp sıkıca sarıldım. Saçıma kondurduğu küçük öpücükle geri çekildi. Islanan montunu çıkarıp kenardaki koltuğun üstüne attı.
"Benim küçük cadım korkmuş." deyip yanıma uzandı.
Ben oturur pozisyonda onu izlerken bileğimden tutup kendine çekti.
"Üşümüssün."deyip kollarını bedenime sardı. Dudakları anlıma değdiğinde hızla geri çekildi. Karanlıkta bile gözlerindeki dehşeti görebiliyordum. Yavaş yavaş gözlerim kapanırken en son düşündüğüm şey artık huzurla uyuyabileceğimdi.
Gözlerimi vücuduma temas eden soğuk suyla açtım. Banyoda abimle beraber deli gibi ıslanıyorduk. Soğuk su titrememe neden olurken kollarımı abimin boynuna sardım. Boğazımda ki yırtılır acı konuşmamam gerektiğini diretsede Ateşin şuan ne yaptığını merak ediyordum.
"N-ne ya-pı-ıyors-sun?"
Ateş suyu kapatıp beni kucağına alıp, küvetten çıkarttı.
"Ateşin var. Ateş gibi yanıyorsun."
Söylediği cümle bende gülme etkisi yaratınca hafifçe kıkırdadım. Ateş keçileri kaçırıyor diye inanmaz bir şekilde bana baktı. Ne dediğini farkına varınca oda hafifçe sırıttı. Kapının arkasındaki havluyu alıp üzerime attı. Beni yavaş bir şekilde yatağa bırakıp dolaba doğru ilerledi. Çıkarttığı iç çamışırları yüzümün kızarmasına neden olurken o gayet normalmiş gibi pijamalarımıda çıkartıp, yatağın kenarına koydu.
"Sen mi giyersin yoksa ben giydirim mi?"
Söyledikleri karşısında bana verdiği pijama ve iç çamaşırları kucağıma alıp ayağa kalktım.
"Çıkarsan giyerim abicim."
Söylediğim sözler karşısında dilimi ısırdım. Nedense önceden abi demem için kıyameti koparırdı. Şimdi ise abi dememden nefret ediyordu.
"Bakıyorum iyileşmissin? Soğuk su yaradı."
Ben saçlarımı havluyla kuruturken bir yandan da Ateşin ne giyeceğini düşünüyordum. Sırımsıklam ıslanmıştı ve hiç kıyafet yoktu yani ben öyle biliyordum.
"Bende diğer odada değiştirim. Yoksa senin yüzünden sümüklü bir hasta olucam."
Söyledikleri beni gülümsetirken, Ateş de arkasını dönüp kapıya ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN SIRRI
Teen FictionSiyahla Beyazı Ayıran. Geceyle Gündüzü Hüzne Boğan. Karanlıkta Işığı Yok Sayan. İmkanı İmkansız Yapan. İNTİKAM MIDIR? Artık intikamın gölgesinden kurtulup intikam olma vaktiydi.