İNTİKAM YEMİNİ

176 13 1
                                    


Odaya sûkunet hâkimiyet kurarken gözüm tek bir noktaya takılı kalmıştı. Şifonyerin üzerinde duran araba anahtarına. Her ne kadar düşünce yetkimi kaybetsemde o anahtarın artık bir çok sırrı açığa çıkaracağını biliyordum.

Gözlerimi bir kaç defa kırpıştırdım. Bir saat önce geçirdiğim kriz yüzünden sakinleştirici seruma katmak için doktor çağırmıştı Merih. Bedenim hatta mantığım uyuşmuştu. Hareket edecek takâtim bile yokken artık bir çok şeyin değişmesi gerekiyordu. Artık intikamın gölgesinden kurtulup intikam olma vaktiydi.

Kafamı yastıktan kaldırdığımda başıma giren zonklama ile güçlü olmam gerektiğini hatırlattım kendime. Ayağa kalktığımda iki gün yatakta hareketsiz yattığım için sabırla vücudumun gerilmesini bekledim. Merih gelmeden bu evden çıkmalıydım.

Avucumun içinde sıkı sıkıya tuttuğum anahtar sanki bütün kilitli kapıların başıymış gibi koruma iç gidüsüyle arabaya binip kontağı çalıştırdım. Buradan uzaklaşmalıydım. Direksiyonu kavrayan ellerim titriyordu. Yeni bir kriz geçirmemek için sakin olmam gerektiğini hatırlatsamda içimdeki büyük yanar dağ buna engel oluyordu. Gözlerim buğulanırken dudağımı ısırdım. Sakin olmalıydım!

Aniden frene basıp uçurumun önünde durdum. Başımı direksiyona yaslarken ne yapacağımı düşünüyordum.
Ateş gözlerimin önünde ölmüştü.
Babam annem ve kardeşim cinayete kurban gitmişti. Ateş soyismini değiştirmişti. 5 sonra karşıma dikilip oyun oynamalıyız diye uyardı. Batı hastanede ve ben hangi hastane olduğunu bilmiyorum. Merih Ateş' in benim abim olduğunu biliyordu. Abimi öldüren Atahan mıydı?

Yap-boz parçaları gibi birbirine kenetlesem ya eksikti! Ya da yanlış dizayn ediliyordu!

Eve gitmeliydim. İki gün önce giydirilen kıyafetler hala üzerimdeydi. Bir umutla ceplerime baktığımda telefona dair hiçbir şey bulamamanın hayal kırıklığıyla parmaklarımı saçımdan geçirdim. Tam o sırada telefon melodilerine benzeyen ses duyduğumda ilk işim kapıları kilitlemek oldu. Etrafıma bakındığımda uçurumu gizleyen ormanlık alanda tek başıma olduğumu kanaât getirince susan melodinin tekrar çalması için bir umutla yanıp tutuşuyordum.

Kısa süren bildirim sesiyle arabanın içini aramaya başladığımda yolcu koltuğun kenarına sıkışan android telefonu büyük bir güçlükle yerinden çıkardığımda ekran kilidine lanetler okudum ta ki az önce gelen bildirimin mesaj olduğunu görene dek.

"Batıyı odaya almışlar. Acil yanına git! Özgen hastanesi..."

Adresin devamını görmek için can atsamda bunun için şifreyi yok etmem gerekiyordu. O da olacaktı fakat ilk önce Zehraya gidip yedek anahtarımı almam gerekiyordu.

Zehra tenis turnuvası için okula gitmişti. Ve annesinin söylediğine göre uzun sürecek bir maçmış. Peki neden benim bunlardan haberim yok iki gün okula gitmediğim için mi? Mine teyzeden izin alıp Zehra' nın odasına girdiğimde acele olmam için kendimi öğütlüyordum. Zehra' nın kalemliğinde bulduğum evimin anahtarıyla Mine teyzeyi öpüp evinden ayrıldım.

Kapıyı açtığımda yok oluşlar için ağzımdan hıçkırık kaçtı. Tek başımaydım artık! Beni de yok edene kadar durmayacaktım. Elim kapının kilidinde uzun bir süre kalsada toparlandım. Bize, bana kim bunları bu acıları yaşatıysa misli misli fazlasını görecekti. Abimin tozlanmış odasına girdiğimde genzimi yakan öksürük firar etti boğazımdan. Kendisine küçük bir bavul getirmişti. Onun içinde neler olduğuna bakmalıydım. Esyalarını yerleştirmemişti. Siyah spor çanta, gardolabın alt rafında duruyordu. Elime aldığım çantanın içinde bir kaç tane bisiklet yaka t-şort. Ve düşük bel, kot siyah pantolonlar vardı. Diğer cebini açtığımda zarif kutuların içinde en sevdiği saatleri vardı. Elimin üstüyle burnumu sildim. Onu şimdiden bile çok özlemiştim. Fakat ona ulaşacak ufacık bir delil bile yoktu. Sinirle çantanın içinden çıkardığım eşyalarını herbirini bir köşeye atarken altta son kalan t-şortunu burnuma sürttüm. Ateş kokuyordu. Son kalan ailem kokuyordu. Bahar esintisi kokuyordu. Dakik bir şekilde üzerimde kirlenmiş kazağı çıkarıp soluk t-şortunu üzerime geçirdim. Göz yaşlarım şiddetini artırırken elimdeki çantayı açık bıraktığım kapıya doğru fırlattım. Çanta eğreti bir şekilde dururken altında gizlenen fermuarın başı gözüküyordu. Hızla çantaya doğru koşup elime aldığımda küçük bölmeye elimi soktum.

İNTİKAMIN SIRRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin