Üzerine deterjan döktüğüm adam bütün heybetiyle içeriye girdiğinde geriye doğru ilerledim. Çatık kaşlarıyla bana bakarken 'sen!' diye söylendi. Kalçalarım komedine değdiğinde artık kaçışım olmadığını biliyordum.
"Bunu Ateş sana vermemi istedi." dedi Batı fısıltıdan farksız sesiyle. Elime buz gibi zincirin değdiğini hissettim. Karşımdaki adam bana alayla gülerken ne kadar kötü fikirlere sahip olduğunu anlıyabiliyordum. Avucumun içine gizlediğim zinciri sıktım. Adam bana yaklaştığında Batı' nın yatağının üstüne çıkıp diğer tarafa geçtim. Batı' nın adama komedinin üzerindeki bardağı fırlatmasıyla dikkatini kaybetti.
"Özürdilerim!" dedim kapıya doğru koşarken. Malzeme arabasını devirdiğimde adamın heybetiyle orada zaman harcıyacağını biliyordum. Batı bana göz kırptı. Koşmak için hamle yaptığımda arkamdan önlüğümün tutulmasıyla kasıklarına tekme geçirdim. Bunun diğer adam olduğunu biliyordum. Arkama bakmadan yangın merdivenlerine koştum.
İntikam yemini etmiştim. Şimdi olmazdı. Şimdi kaybedemezdim!
Arabaya atladığımda tenha bir yerlere gitmeyi planlıyordum. Fakat ilk önce eve gitmeliydim.
Eve geldiğimde odama girdim. Kısa bir duşun ardından koyu renk pijamamla abimin bisiklet yakalı t-şortunu üzerime geçirdim. Uzun süre üzerine çalışmadığım dosyayı alıp yatağıma oturdum. Hava kararmıştı. Merih' in beni merak ettiğini biliyordum. Şuan tek umrumda olan düşüncem ise Batı' nın bana anlattıklarıydı. Ve bileğime doladığım zincir.
Dosyayı karıştırırken babamın arabasının ön camından geçen mermi izlerin fotoğrafını aldım. Bunları kopyalamıştım. Aslı polislerdeydi. Her ne kadar kaza süsü olarak gösterilsede onlarında cinayet oldularını saklamaları bir tarafı kızıştırıyordu. Katili ört-baz ediyorlardı. Arabanın egsozundan çıkan duman büyük bir patlama yaratsada ailemin o gece nadir kullanılan hatta oyuncakları bile hatalıyken neden o lunaparka gidiyorlardı ki. Ya da gittikleri yer lunapark değildi.
Arabadan iki ceset çıkmıştı. Yüzleri teşhis edilemeyecek kadar vahimken DNA testinde %99' luk uyumluluk sağlanıyordu. Kardeşimin bedeni küçük olduğu için o patlamada geriye kalan tek şey bir çift hisli ayakkabıydı. Başka da Toprak' ın o arabada olduğunun kanıtı yoktu. Belki de Toprak... Kardeşim kayıptı! Biri onu saklıyordu.
Gözlerim ağırlaşırken artık her şeyin son bulma isteğiyle gözlerimi kapattım. Ta ki aklıma düşen geçmişle. Zincir; Abimin 18. yaş gününde babamın atölyesinde emek verip yaptığı kolye ve yüzüğü doğum günü hediyesi olarak abime taktim etmişti. Gözlerimi anlık bir dürtüyle açtığımda bileğimi gece lambasına yaklaştırdım. İşaret parmağımı zincirin üzerinde gezdirdiğimde oyulmuş yeri defalarca üzerinden geçtim.
"Ateş Serra."
Babam neler biliyordu.
°°°
Kahvenin kokusunu içime çekerken daha ne kadar sır olduğunu düşündüm. Ben her yeni bilgi öğrendiğimde bilgi esrarengiz sırlarla kayıplara karışıyordu. Üzerimi değiştirip evden çıkacağım sırada kapıda Merihle karşılaştım.
"Günaydın?"
"Günaydın!" dedim gözlerine bakamamaya dikkat ederek.
"Ateş için geldim. Biliyorsun soyismi Serra olduğu için haber verilemedi sana. Cenazesi var bugün gelmek istersin diye düşündüm."
Elimdeki çanta yeri boylarken nefes almam güçsüzleşti. Titriyordum! Avuçlarımın terlediğini hissedebiliyordum. Bu kadar çabuk olmamalıydı. Daha yokluğuna alışamadan öldüğüne alışmak canımı yakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN SIRRI
Teen FictionSiyahla Beyazı Ayıran. Geceyle Gündüzü Hüzne Boğan. Karanlıkta Işığı Yok Sayan. İmkanı İmkansız Yapan. İNTİKAM MIDIR? Artık intikamın gölgesinden kurtulup intikam olma vaktiydi.