ÖRÜMCEK

368 22 5
                                    

Ateş' in söyledikleriyle kendimi sokaklara attım. Neden bildiklerini ben bilmiyorum diye kendi kendime mırıldanıyorum. Oyun olacaksa o oyunun kurallarını benimde bilmem gerekmez miydi?

Eski abimi özlüyorum. Eski kendimi, eski mutluluğumu. Özledikçe gözümdeki yaşlar durmuyor, düşüncelerim susmuyordu. Hava kararıyor, Ayaklarım durmak bilmiyor. Kendimi kaybediyorum, hiç bilmediğim sokaklara giriyorum. Etrafıma bakıyorum, sessizlik melodi sesi oluyor, acıma. Korkuyorum, korktukça üşüyorum. Üşüdükçe kayboluyor, kayboldukça korkuyordum.

Arkamdaki takırtıyı duyunca kafamı çevirip arkama baktım, aniden sert bir şeye çarpıp yere yapıştım. Önüme gelen sarı saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp kafamı kaldırdım. Merih' in ifadesiz suratını gördüm. Yüzümde belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Eğilip, nefesi yüzüme çarparken konuştu.

"İyi misin Su?"

Meraklı gözlerle bana bakınca gerçekten bana değer verdiğini düşünüyorum.

"İyim! Senin bu saatte burada ne işin var?"

Merak ettiğim soruyu sordum. Bu kez ben ona meraklı bakışlarla baktım.

"Okuldan öyle çıkınca merak ettim."

Sessiz söylediği cümle ve beni düşünmesi hoşuma gitti. Alaylı bir şekilde güldüm.

"Takip ettin yani?"

Sorduğum soruya cevap vermeyip, kısa bir bakış attı. Elime kayıyor gözleri elimi tutup kaldırdı taşlı asfaltan. Avucunun içine aldı. Kızaran avucuma dokundu. Hedefine kapılmış bir avcı gibi. Benim hatam diye homurdandı. Avuç içimi dolgun dudaklarına götürüp öptü.

"Hadi seni götüreyim, buradan."

Güçlükle kalkıyorum yerimden. Yardımcı oluyor bana. Kolumdan tutarken birbirimizin arasında hiç mesafe kalmıyor. Gözleri dudaklarıma kayıyor. O sırada bende onu yakından inceleme fırsatı buldum. Koyu derin bakışları, içinde kaybettiriyor bakanları. Sert çehrelenen yüzü onu kusursuz yapıyordu. Dudakları, dolgun dudakları benimsin diye bağrıyordu. Merihe karşı bir şeyler hissetmeye başlıyordum. Belli etmemek adına doğruldum. Merih afallayıp sonra hemen toparlandı.

"Arabam şu tarafta."

Adımlarımla adımlarını takip ettim. Sûkunet oluyor sessiz sokaklara. Sessizlik korkutuyor beni. Yavaşca Merihe yaklaştım. O da anlamış olacak ki elini belime koydu. Güvende hissediyorum, kendimi.

Arabaya yaklaşıp arabanın otomotik kilidini açıp, ön kapıyı bana açtı. Teşekkürler diye fısıldadım. Bir şey söylemeden kapımı kapattı. Kendisi de şoför koltuğuna oturunca motorun uğultulu sesi dolduruyor, sessizliğimizi. Sokağın sessizliğini. Hiçbir şey konuşmadan devam ediyoruz, sessizliğimize.

Evimin yolunu söylemek için ağzımı açtım ki bizim mahalleden girdi. Kaşlarımı çattım. Evimi nerden biliyorsun diye hesap sormak istiyordum ama sonra vazgeçtim. Kapımın önüne gelince arabadan inmek için hamle yaptım, boşa çıktı.

"Ne kadar kaçsanda açıklamanı bekleyeceğim."

İlginç cümlesi karşısında düşünüyorum. Ne olursa olsun benden bir açıklama bekliyordu. Bunu ona vericektim, hele de kendimi bu kadar yanlız hissederken onun için düşünücektim ve ardından tamam diyecektim. Usulca kafamı salladım, benim mavilerim onun koyulukrıyla buluşurken dudağı hafifçe kıvrıldı.

"Biraz düşünmeme izin verir misin?"

Sorduğum soruya gamzelerini gösterecek şekilde güldü.

"Her zaman."

Teşekkür ediyorum keyifli bir şekilde. Bileğimi kendisine çekerken daha çok yakınlaştık. Sakince dudağımın kenarından öpüp geri çekildi. Bileğimi bırakırken gülümsedim. "İyi geceler." diye fısıldadı. "Sanada." deyip arabadan indim kapıyı kapatıcakken Merih yine konuştu.

"Uslu dur kaçmak istiyorsan ben seni kaçırırım."

Dil çıkartıp kapıyı kapattım. Arabanın önüne gelince gitmesi için kaşlarımı kaldırdım. Merihte aynı takliti bana yapınca omuz silktim. Merih, üç parmağını kaldırıp üç saniyen var diye mimik hareketleri yaptı. Bir parmağını indiriken kaşlarını çattı. Ciddi olduğunu bir parmağı kaldığında anlamıştım. Koyu gözleri daha da koyulaşınca el sallayıp apartmana doğru koştum.

Siyah eteğimin cebinden evimin anaktarını çıkartıp, kapıyı açtım. Salona doğru ilerken sönük ışıkların abimin evde olmadığını gösteriyordu. Salona adımımı atıp ışığı yakmak için anaktara uzandığımda ağzımın kapanmasıyla ve aniden saç diplerimden gelen sızıyla tepkisiz kaldım. Yüzünü bana çevirdiğinde saçıma daha çok asılıp, daha çok açıtıyordu. Abim, Ateş beni duvara fırlatmasıyla buğulanan gözlerimden yaşlar süzüldü. Dün gözyaşlarımı öpen abim bugün onların akması için canımı acıtıyordu. Duvardan yere doğru süzülürken sert elleri boğazımı bulup tekrar beni havaya kaldırırdı Gözlerindeki ateşi gördüğümde ağlamam daha da şiddetlendi. Konuşmama bile izin vermiyordu.

"Masumsun ama altında kötü niyetler sergiliyorsun. Örümcek gibisin kendi kurduğun ağda takılı kalıp öleceksin. Bir örümcek gibi."

Söyledikleri canımı acıttı. Beni örümceğe benzetmesine anlam veremiyordum. Susuyorum, daha çok sıkıyor boğazımı.

"O piçin yanında ne işin var senin. Oyun oynucağız dedim sana, evcilik oyunu değil!"

Ağzından çıktığı sözler büyük bir gürültüyle etrafa dağılıyor, her yeri dağıttıktan sonra gelip yüzüme çarpıyordu.

"A-abi b-benn--."

"Sus, o ibne' nin ağzına gireceksin aptal. Onun niyeti başka, aptal örümcek."

Ne dediğini kavramıyordum, elleri hala boğazımdayken nefes almam zorlaştı. Abi diye fısıldadım. Yavaş yavaş eli gevşeyip, bıraktı boğazımı. Geri çekilirken bir örümceği ezdiğinde iğrenerek baktığı gibi, bana baktı.

"Bana bir daha abi dersen, seni ezerim örümcek."

Hızlı adımlarla odadan çıkarken yere düştüm. Kapı sesi gelince Ateş' in gittiğini düşünüp sürünerek, odama doğru ilerledim. Tıpkı bir örümcek gibi.

Adım atacak halim olmadığı için kıyafetlerimle yatağa girdim. Dün birlikte paylaştığımız yastığı bugün tek başıma, başımı koyuyorum. Gözlerimdeki yaşlar yanlızlığıma dost olurken, hıçkırıklarım ise sessizliğe arkadaşım oluyordu.

Merih beni sevmiyor muydu? Peki bunu Ateş nereden öğrenmişti? Ya bugün Ateş bizi mi görmüştü? Neden bana el kaldırmayan abim şimdi canımı yakıyordu? Kafamdaki sorular benim beynimi yorarken kaç saat yatakta olduğumu bilmiyordum. Saat gece yarısını geçmişti, ama hala düşünüyordum.

Kapıdan gelen kilit sesleriyle gözlerimi kapadım sanırım Ateş gelmişti. Odamın kapısını aralanmasıyla korkum bedenimde titremeye neden olurken Ateş anlamasın diye kendimi sıkıyordum. Bana doğru gelen ayak sesleri tedirgin olmama neden oluyordu. Neyse ki ışıkları yakmamıştı. Vücuduma değen soğuk bir sıvıyla biraz kıpırdansamda Ateşin ne yaptığını anlamaya çalıştım. Parmak izi kalmış diye düşündüğüm boğazıma krem sürüp masaj yapıyordu. Kremin kapağını kapatmasıyla rahatlamıştım.

Bedenime sarılan eller beni şaşırtsada vücudum tekrardan titremeye girip, belli etmemek için küçük taşların avuçuma battığı halde tırnaklarımı da batırıyordum, sıvı bir şeyin tenime değmesiyle kan olduğunu düşündüm, sanırım kanıyordu.

-İyi uyu, bakalım örümcek.

-Evet, yine ben bol bol beğeni ve yorum istiyorum.

İNTİKAMIN SIRRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin