Eve girip hızla kapıyı kapattım ve sırtımı duvara dayayarak derin bir nefes aldım.
Kendi kendime mission completed dememek için zor tutmuştum.Emre bana tuhaf tuhaf bakmayı sürdürürken elimdeki anahtarları pisuvarın üzerine fırlatıp bakışlarına karşılık verdim.
İlk konuşan ben olmayacaktım.
Ama onunda kendinden emin, insanı çileden çıkaracak bakışlarına maruz kalmak beni oldukça rahatsız ediyordu.
Bir an önce konuya nasıl girsem diye düşündüm ve gördüğüm rüyayı onunla paylaşmak istedim.
Daha sonrada onunla ilgilendiğimi düşünmemesi için anlatmaktan vazgeçtim.
Bir bahane bulamadığımdan birbirimize bakmaya devam ettik.
Yağmurdan üzerine yapışmış kısa kollu gri badisi ve saçlarından yere damlayan su taneleri dikkatimi dağıtmaya yetmişti.Gözlerim bir an vücuduna kaydı, farkında olmadan incelemeye başladım.
Hemen ardından tok bir ses ortamdaki bütün havayı aldı götürdü."İlgini çekecek birşey gördün sanırım"
Gözlerimi gözleriyle buluşturup karşılık verdim.
"Hayır sadece ne diyeceğimi bilmiyorum"
"Neden?" diyerek anlamını çözemediğim bir bakış attı.
"Neden mi ? Birkaç ay önce bana hayatımdaki en büyük travmalardan birini yaşatan insanı evime aldım"
"Korkma adam yemiyoruz zorlada gelmedim kendin çekiştirerek getirdin"
"Zorla geldin demedim zaten. İçeri geçelim"
Cevap vermeden ters ters bana bakıp benden önce içeriye geçti.
Zebra desenli kanepeme oturup kollarını kanepenin üst kısmına koydu ve yayıldı.
Sanki ben onun evinde misafirmişim gibi hissediyordum.
Ortamda ürkütücü bir sessizlik vardı ikimizde konuşmuyorduk. Cidden korkuyordum ve korkmakta asla haksız değildim. Tesadüfen benim Oğuz İlker denilen adamın kızı Yağmur İlker olduğumu öğrenirse, hayatım şuracıkta biterdi.Muhabbete girmeyi asla istemiyordum çünkü pot kırmaktan çok korkuyordum.
Normal birşeyler söyleyebilirdim."Acıktın mı ?" diye sordum.
"Kurabiyelerin karnımı doyurduğunu söyleyemem" dedi.
Bu demek oluyor ki açtı.
Acıkmış olması benim için bir avantajdı çünkü bir müddette olsa yanından ayrılıp kendi başıma kalabilecektim."Ben birşeyler hazırlayayım"
Bana baktı ve başıyla belli belirsiz bir onay ifadesi verdi.
Ayağa kalkıp mutfağa gidecektim ki yine o tok ses duyuldu,
"Hassiktir ya"
"Noldu?"
"Arabada birkaç eşyam vardı onları almam lazım"
"Ne eşyası"
"Sanane kızım ne merak ediyosun?"
Arkamı dönüp mutfağa doğru yürümeye başladım. Ona cevap vermedim çünkü şuan benim evimde misafirdi ve ben misafirperver bir insandım. Kesinlikle korktuğum için falan değildi yani...
Ben mutfağa girdiğimde dış kapının kapanma sesi geldi. Herhalde eşyalarını alıp geri gelecek diye düşünerek tost hazırlamaya başladım.
Kurabiyelerimle nasıl doymadı anlayamadım ben 2 tane yesem gün boyu canım hiçbir şey istemiyor oysa ki.
Kapı ziline o kadar alışık değilim ki çaldığı an yerimden sıçradım. Delikten bakıp Emre olduğunu görünce kapıyı açtım ve o an şoka girdim.
Emre bir elinde silah bir elinde cep telefonu ve cüzdanıyla içeri girdi. Pisuvarın üzerine anahtarın yanına cüzdan ve telefonunu koydu.
Sağ elindeki silahıda çevirerek incelemeye başladı.Ben gözlerim kocaman olmuş bir şekilde ona bakarken beni farkedip kafasını kaldırdı.
"Noldu korktun mu?"
Dudaklarım birbirine yapışmıştı sanki.
"Korkmadım" diye bağırmak istiyordum onun karşısında çaresiz olmak istemiyordum.
Ama dudaklarımdan o kelime çıkmadı işte.Elindeki silahı bana doğru doğrulttuğunda kalbim yerinden çıkacak gibi oldu ve ellerim titremeye başladı.
"Nn-napıyosun?"
"Seni bana karşı akıllı olman konusunda uyarmıştım" dedi.
"Anlamadım?" dedim.
Noluyor yine mi rüya diye düşünürken koluma dokunan elinin altında derimin yandığını hissedince gerçek olduğunu anladım. Dokunduğu yerlerden kıvılcım çıkarıyordu. Baş parmağını omzumdan bileğime kadar yavaşta indirdi. Bense ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde onu izliyordum.
"Uğraşacağın en son insan ben olmalıyım"
"Nn-ne diyosun Emre? Ben seninle uğraşmıyorum"
"Bugüne kadar bana hiçkimsenin yapamadığı şeyleri yaptın. Sesini yükselttin, hakaret ettin, tehditler savurdun"
"Ama şimdi buradasın işte. Senden özür diledim ve gecenin şu saati seni evime aldım"
"Sakın bana bir iyilik yaptığını düşündüğünü söyleme. Ben bu eve istediğim an zaten girebilirim" diye devam ederken lafını kestim.
Tam birşey diyecekken en yüksek sesiyle bağırdı.
"SAKIN BİR DAHA SÖZÜMÜ KESME"
Bir an neye uğradığımı anlamayıp titremeye başladım.
Öldürülecektim.Öldürmeme ihtimalini düşünüp kendimi avuturken şöyle bir düşündüm, daha kim olduğumu bilmeden böyle bir davranış sergileyen insan, o adamın kızı olduğumu duyarsa çılgına dönecektir eminim.
Boynumu açıkta bırakacak şekilde saçlarımı arkaya atıp, boynumun girintisine silahı dayadı.
Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı benim yerimde başkası olsa çoktan ağlayıp yalvarmaya başlardı ama ben hiçbirşey yapamıyordum öylece kalmıştım.
Kulağıma yaklaşıp fısıldadı,
"Bu sana ufak bir uyarı, beni tanımaya çalışsan iyi edersin."
Devam etti,
"Aksi takdirde, canın yanar"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet
Teen FictionHayatını tek bir şeye adamış her şeyden uzaklaşmıştı. Bir kere geldiği dünyada mutluluk, huzur, aile kavramlarını hiç bilmeden yaşamış bugüne kadarda onları öğrenmek için savaşmıştı. Ta ki onu tanıyana kadar.. Ya sonra ?