-10

283 15 6
                                    

Beni bırakıp içeriye geçtiğinde olduğum yerde hareket bile edemedim.
Bıraktığı şekilde öylece kalakalmıştım.

Emrenin normal bir insan olmadığını çoktan anlamam gerekirken ben kendi isteğimle onu eve almıştım.

Belki de benim kim olduğumu biliyordu, yavaş yavaş acısını çıkarmak istiyordu.
Ben onunla nasıl başedecektim hiç bilmiyordum.

Ölmek istemediğimden emindim.
18 sene boyunca o adam yüzünden yüzüm gülmemiş eziyetle büyümüşken ve tam rahata kavuşmuşken hayatımdan olmak istemiyordum.

Onun hatası beni senelerce yaktı zaten, artık yanmak istemiyordum.
Artık düşünmek acı çekmek istemiyordum.

Tam onları silmiş ve unutmuşken tekrar huzurumu kaçırmalarını istemiyordum.

Benim tek suçum o aileden olmamdı.

Hiçbir zaman onlar gibi olmadım ben.

Belki de babamın yaptığı bu hata yetiştirilme tarzından geliyordu.
Babaannem çok hakaret eder döver işkence ederdi. Bana yaptıklarını küçükken babamada yapmış onun kendine güvenini sarsmış saygınlığını yok etmişti.

Bütün suç ondaydı.

Babaannemden nefret ediyorum.
Onlarla aynı kanı taşımaktan nefret ediyorum.

Ben düşüncelere dalmış korkuyla titrerken yine aynı sesle irkildim.

"Orada beklemeye devam mı edeceksin?"
Dediğinde toparlanıp kendime geldim.

Yanına uğramadan mutfağa gidip hazırladıklarımı bir tepsiye koydum ve salona götürdüm.

Emreyle göz göze gelmemeye özen göstererek tepsiyi önüne bıraktım ve odadan çıkmaya yeltendim.

"Nereye?"

"Biraz gidip uyusam iyi olacak"

"Ben burdayken mi?"

Ne yapmamı bekliyordu bilmiyordum ama itiraf etmek gerekirse korkuyordum ve kelimelerime bile özen göstererek konuşuyordum.

"Çok yorgunum" dedim.

"Otur şuraya"

Başımı kapıya çevirip hole baktığımda pisuvarın üstündeki silahı farkettim.
O yanında yokken bana hiçbirşey yapamazdı.
Bu şekilde emir vermesindende hoşlanmıyordum.

"Yorgunum yatıcam dedim."

Gözlerimin içine keskin bir şekilde bakıp çiğnediği lokmayı yuttu ve net bir şekilde,

"Otur şuraya" diye tekrarladı.

Benim evimde bana emir veriyordu resmen.
Nolurdu gördüğüm kabustan sonra kendime gelip tekrar uyusaydım.
Nereden çıktı bu adamı eve almak.

"Bana emir verme" diye çıkıştım.

Kapıya doğru yürüdüm.

"Gel şuraya" diye öyle bir bağırdı ki yer titredi sandım.

Kapının kolunu tutup Emreye döndüm ve işaret parmağımı ona doğrultarak sert bir şekilde,

"Bana. Emir. Verme" diye kelimelerin üstüne bastırarak konuştum.

Ve arkamı dönüp yürürken ayaklandığını gördüm.

Ne yapacağımı bilemediğim için aklıma gelen ilk şeyi yaptım.

Kapıyı üzerine kapatıp kilitledim.

Kapının arkasında o, önünde ben varken sakin bir şekilde,

"Aç kapıyı" dedi.

"Açmıycam polisi arıyorum."

"Kimi arıyosan ara, kapıyı aç"

"Kes sesini"

"LAN AÇ ŞU KAPIYI"

"Açmıycam" demeye kalmadan kapının üstündeki buğulu cama yumruk attı ve bütün camı tuz etti.
Elimde telefonum Emreye bakakaldım.

Kırık camdan elini uzatıp anahtara ulaşmaya çalışırken silahı elime aldım ve ona doğru tuttum.

Titreyen elimde tuttuğum silahla ona gözdağı vermeye çalışıyordum o ise kapıya yaslanmış gülümseyerek bana bakıyordu.

Diğer elimdeki telefonu göstererek,
"Sakın yaklaşma polisi arıycam" dedim.

Sinir bozucu bir şekilde,
"Ara" dedi ve bana doğru yürümeye başladı.
O geldikçe ben geriledim ve en son sırtımı duvara çarptığımda o ise göğüsünü silaha dayadı ve iki elini duvara koydu.

Duvar ve emre arasında kalmışken, Emreyle benim aramda ise bir silah vardı.

Korkudan ölmek üzereydim, onu öldürmeyecektim. Öldüremezdim.

"Benden uzak dur."

"Sen sandığım kadar uslu değilsin"

"Ölmek istemiyorsan git buradan."

"İstiyorsam?"

"Emre git dedim."

"Silahı ver gidiyim."

"Sana güvenmiyorum."

"Bana güven demiyorum."

"Çekil git artık."

"SİLAHI VER GİDİCEM"

Şuan ona güvenmekten başka çarem yoktu.

"Beni inandır" deyiverdim bir anda.

Beni orada bırakıp dış kapıyı açtı ve dışarıya çıktı.

İçeriye doğru elini uzattı ve gözleriyle silahı işaret etti.

Kapıya doğru silahı uzattım, aldı ve geriledi.

Kapıyı kapatırken,

"Polisin karşısındada aynı tavrı sergilersin" dedim.

Kapıyı tuttu ve tekrar içeriye daldı.
Polisi aramak için elimde tuttuğum telefonu aldı ve fırlattı.

Telefonum duvara çarpıp parçalara ayrılırken bir anda bağırdım.

"Ne yaptığını sanıyosun ben onu o kadar çalışarak aldım ya" diye sızlanmaya başladım.

Yine aynı öküzlüğünü koruyarak cevap verdi.

"Yeni bir düşman kazandın Yağmur, bundan sonra nefes alırken bile dikkat et" ...

Arkasını döndü ve kapıyı çarpıp gitti.
O kadar süre kavga etmiştik ki sabah olmak üzereydi ve ben işe gidecek olmama rağmen uyumamıştım.

Gidişini görmek istedim ve camdan dışarı baktım.

Arabasının yanına gitti, binmeden önce camda olduğumu anlamış gibi bana döndü ve pis bir şekilde sırıtarak gözüm üstünde hareketi yaptı. MULTİMEDYADAKİ HALİ

SENDEN NEFRET EDİYORUM.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 13, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin