Nedenini sordu Katsuki kendi kendine. Neden her şey böyle olmuştu? Bu bir büyü müydü yoksa bir lanet mi?... Ne yapması gerekiyordu tüm bu olanlardan sonra?... Hayatına devam mı etmeliydi yoksa son mu vermeliydi. O da bilmiyordu.
Bu hikayenin son...
Katsuki elindeki çiçeklerle birlikte saat gece 1 gibi eve girdiğinde, koltukta uyuya kalmış bir adet brokoli ile karşılaştı. Sarışın çocuk bu gördüğü manzara karşısında gülmeden edemedi, çünkü cidden çok tatlıydı. Katsuki sessiz ve temkinli adımlarla İzuku'yu uyandırmamaya çalışarak koltuğun önüne doğru yürüdü, ve koltuğun önüne geldiğinde birkaç saniye bekledi. Üstüne büyük gelen turuncu kazak ve Katsuki'den ödünç (ç)aldığı gri eşofmanıyla çok tatlı gözüküyordu, yeşil saçlı oğlan. Katsuki birkaç saniye İzuku'yu izledikten sonra yavaşça İzuku'ya yaklaştı, ve kulağına fısıldadı.
"Hey, deku."
Yerinde rahatsızca kıpırdanan yeşil saçlı oğlana gülmeden edemedi Katsuki. Biraz geriye doğru çekildi, ve gücü yettiği kadar bağırdı.
"LAN DEKU!"
Bu bağırmayla birlikte uykusunda sıçrayarak ve korku dolu içinde uyanan İzuku kacchana şok olmuş gözlerle bakıyordu.
"K-KACCHAN-"
İzuku dudağında hissettiği diğer dudaklarla birlikte ikinci bir şoka girmişti, ve tepki veremiyordu. Katsuki o kadar tatlı bulmuştu ki İzuku'nun bu tepkilerini, İzuku'yu tek lokmada yemek istiyordu. Katsuki dilini de devreye soktuğunda İzuku kendine gelebilmişti nihayet.
"Mhh- Kacch-"
Katsuki'nin aklında böyle bir şey yapmak yoktu fakat İzuku'nun bu halleri onu baştan çıkartıyordu. Katsuki, İzuku'nun dudağını ısırınca, İzuku Katsuki'nin ağzının içine boğuk bir inleme bıraktı.
"Ahhh-"
İzuku nefes nefese kalmıştı fakat Katsuki durmak bilmiyordu. İzuku nefes almak için Katsuki'yi ittiğinde, Katsuki'nin ona karşı olan bakışlarını gördü ve istemeden yutkundu. Katsuki boş durmuyor, İzuku'nun kazağının altından ellerini sokarak meme uçlarıyla oynayıp, İzuku'yu azdırıyordu. İzuku'nun ağzından çıkan küçük inlemeler artık şiddetini arttırmış, erkekliği ise eşofmanını zorluyordu. Katsuki İzuku'nun kazağını çıkarmaya başladı yavaşça. Kazağı çıkarırken bir yandan vücudunda küçük izler bırakacak şekilde tenini emiyor, sonrasında ise emdiği yerleri telafi etmek istermişçesine kelebek öpücükler bırakıyordu. İzuku'nun üstü tamamen çıplak kaldığında, vücudunda şimdiden ufak izler vardı. Kızarmış dudağı ve vücudundaki izlerle o kadar tatlı ve çekici duruyordu ki, Katsuki daha fazla dayanamayacağını fark edemeden İzuku'nun üzerine atladı. Aç bir kurdun avına saldırması gibiydi. Tek fark şehvetli olmasıydı.
"Heh... Seni burda da sikerdim ama dua et bugün özel bir gün."
Katsuki yeşil saçlı oğlanı kucağına aldı, ve öpüşmeli bir yolun sonunda yatak odasına varmayı başarabilmişlerdi. Katsuki oğlanı yatağa attı hırslıca, ve çekmecedeki çilekli kayganlaştırıcıyı çıkardı.
İki oğlan da nefes nefese bir şekilde yatakta uzanıyorlardı şimdi. Neredeyse sabah olmak üzereydi. İkisi birlikte duşa girdi ve duştan çıktıklarında kahve içmeye karar verdiler. İzuku Katsuki'nin dolabından alıp giydiği kıyafetleriyle çok rahattı, fakat kıçı ve beli için aynı şey söylenemezdi. Vücudundaki ağrıyı görmezden gelmeye çalışarak salona doğru yol aldı. Koltuktaki yerini alıp olduğu yere sindikten sonra, masadaki mavi çiçekleri fark etti. Katsuki tam o anda elinde biri sarı all might logosuna sahip olan siyah bir kupa ve diğeri ise üzerinde turuncu bir çarpı olan siyah bir kupayla salona geldi.
"Kacchan, bu çiçekler ne?"
"Hassiktir ya, sana verecektim bunları ben. Bugün sevgililer günü falan fıstık ya. Neyse daha güzel bir hediye verdim sana, değil mi deku?"
