İzuku elerini birbirine çarptı, ve yer ikiye yarıldı. İzuku yukarıdan ona doğru bakarken, Katsuki yarılan boşluktan içeri doğru düşüyordu. Bu ne zaman son bulduğunu bilmediği boşluğa doğru düşerken, yukarı doğru giden gözyaşlarını izledi. Aşağı baktı, ve mavi çiçekleri gördü. Tam bu çiçeklerin üstüne düşecekken, rüyasından uyandı. Kan ter içinde kalmıştı Katsuki. Gözlerini açacak hali bile yoktu. Tekrar gözlerinin kapanmasını engelleyemeden, uyuya kaldı.------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
-Katsuki'den-
Ugh...Ne oluyor...
"Katsuki hadi artık kalk civcivim."
Gözlerimi açmak için kendimle savaş veriyordum, fakat bu anasını siktiğimin çapakları bunu pekte mümkün kılmıyordu. Kısa ama zorlu bir savaştan sonra gözlerimi açmayı başarınca, annemin çay demlediğini gördüm. Başımın felaket ağrımasını takmamaya çalışarak, banyoya doğru ilerledim. Musluğu açıp soğuk suyla yüzümü yıkadım. Bu gün biraz daha huzurlu hissettiriyordu. Yüzümü yıkadıktan sonra, benden kısa bir süre önce kullanıldığını ele veren nemli beyaz havluyla yüzümü kuruladım. Aynaya baktığım anda, karşımda onun yansımasını gördüm.
"Deku?...Hayır sen gerçek değilsin...Çık kafamın içinden..."
Gözlerimi sıkıca kapayıp açtıktan sonra, tekrar aynaya baktım. Şimdi ise sadece benim yansımam duruyordu karşımda.
"Hah...Cidden bir günüm bile senin halüsinasyonlarını görmeden geçmeyecek değil mi?"
Biraz önceki şeyi hiç yaşamamış gibi banyosan çıktım, ve mutfağa doğru ilerledim. Annem patates kızartıyordu. Yanına yumurta kırmıştı. Bugünkü kahvaltı güzel olacak ha? Belki yemekten sonra dışarı dolaşmaya giderim. Şu siktiğimin havası yağacak gibi gözüküyor gerçi, her neyse. Annem yemekleri sofraya koydu, ve bende çatal çıkardım çekmeceden. Oturup davar gibi yedikten sonra, yemek için teşekkür etmeyi unutmadım tabii.
"Teşekkürler anne."
"Ne demek civcivim afiyet olsun."
Annem mutfaktaki televizyonu açtı, ve bende odama gittim. Bugün İzuku'nun mezarına gidebilirdim. Gitmeye cesaretim olmadığı için henüz gitmemiştim, fakat onun mezarına gidip onunla konuşmak istiyordum. Dolabımdan siyah kot bir pantolon, ve üstüne çokta kalın olmayan siyah boğazlı bir kazak çıkardım. Siyah iki çift çorap giydikten sonra neredeyse hazırdım. Banyoya gittim, ve saçlarımı alttan topuz yaptım. Uzun saçla karizma duruyorum ha. Yakışıyor hani. Gerçi bana ne yakışmazki. Kendi yansımama bakıp güldükten sonra, anneme dışarı çıkacağımı haber vermeye gittim. Kadından da para alıp duruyorum. Utandırıyor yani kocaman adam olmuşum. Neyse akşam iş araştırırım. Liseye bile gitmeyen birini kim işe alır gerçi. Neyse koy göte gitsin bulurum illa.
"Anne ben dışarı çıkıcam hava alırım biraz."
"Tamam Katsuki."
Üstüme siyah ceketimi giydikten sonra telefonumu, kulaklığımı ve evin anahtarını aldım. Kapıdan çıktım, ve arkamdan kapıyı kapadım. Çiçekçiye doğru yol aldım. Oraya doğru ilerlerken kulaklıklarımı taktım, ve rastgele bir şarkı açtım.
...
Yalnız ölmicem di mi
Böyle sessiz sessiz
Solup gitmicem di mi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-forget me not-//~bakudeku~//
FanficNedenini sordu Katsuki kendi kendine. Neden her şey böyle olmuştu? Bu bir büyü müydü yoksa bir lanet mi?... Ne yapması gerekiyordu tüm bu olanlardan sonra?... Hayatına devam mı etmeliydi yoksa son mu vermeliydi. O da bilmiyordu. Bu hikayenin son...