Annesi ağlamaya başladı Katsuki'nin.
"Öldü...10 sene önce...Sen bitkisel hayattayken villainler tarafından kaçırıldı ve birdaha haber alınamadı..."
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Katsuki hareket edemiyor, veya konuşamıyordu o anda. Nasıl olabilirdi böyle birşey? Bu da bir rüya olmalıydı, değil mi? Bu da bir rüya olsun diye yalvarıyordu içinden. Doktorlar geldi, ve birşeyler konuştular annesiyle. Katsuki duymuyordu bile etrafında konuşulanları. Herşey boğuk boğuk geliyordu kulağına. Gerçeği kabullenmek istemiyordu. İsteyemezdi. Kim olsa istemezdi. Doktor odadan çıktı, ve kapıyı kapattı.
"Katsuki...Bugün eve gidebiliriz civcivim..."
"..."
Katsuki'den bir ses gelmiyordu. Hala yaşadığı şeyleri düşünüyordu. Annesi odadan çıktı ve hastaneden çıkış işlemlerini yaptırmaya gitti. Katsuki yatağında oturmuş duvara bakıyordu. Odada duvara asılı olan eski bir takvim vardı, ve bu takvime göre şuanda 28 yaşındaydı. Nasıl olurdu? Onca yıl... Gerçekte İzuku'dan bir özür bile dileyememişti... Yaptığı tüm zorbalıklar için bir özür bile dileyememişti. Lise'ye bile gitmemişti o. Ya liste? Ölmeden önce İzuku'yla birlikte yapmak istediği şeylerin listesi? Gerçekleştirememişti, gerçekleştiremezdi artık... Katsuki bu düşüncelere dalmış düşünürken, annesi odaya girdi.
"Hadi Katsuki...Eve gideceğiz."
Mitsuki Katsuki'ye yeni olmayan fakat hiç giyilmediği belli olan bir çift kıyafet verdikten sonra odadan çıktı.
"Seni bekliyorum dışarıda civcivim"
"..."
Katsuki zorlanarakta olsa ayağa kalktı, ve kıyafetlerini giymeye başladı. O uyurken ona yapılan egzersizler sayesinde zorda olsa hareket edebiliyor, koşamasada yürüyebiliyordu. Katsuki giyindikten sonra kapıyı açtı ve onu koridorda bekleyen annesine baktı. Annesi en son hatırladığından daha da yaşlı görünüyordu. Yüzü kırışmış, hafif kamburlaşmıştı. Yanına gitti ve sırtına dokundu.
"Ah, geldin mi civcivim? Hadi gel gidelim."
Katsuki birşey demek yerine sadece yere bakmakla yetindi. Annesi yürümeye başlayınca onu takip etti, ve birlikte arabaya bindiler. Annesi arabalarını değiştirmişti. Eski siyah arabanın yerine kırmızı bir araba vardı artık. Annesi öne direksiyona geçti, katsuki ise arkada cam kenarına oturdu. Kafasını cama yaslayıp gözlerini kapadı.
...
Yaklaşık yarım saatlik bir yoldan sonra evlerine varmışlardı. Evleri hala aynıydı, değiştirmemişti annesi. Fakat karşıda İzuku'ların evi yerine başka bir ev duruyordu.
"İnko teyze...Evini mi yeniletti?"
"...Hayır."
"Başka bir yere mi taşındı?..."
"..."
"?..."
"Öldü."
Katsuki her ne kadar şok olsada, sessiz kalmayı seçmişti. Kapanan yaraları deşmenin iyi bir fikir olmayacağını düşünüyordu. Ama deku'su için geçerli değildi bu. İzuku'yu ölsede unutmazdı. Onun biriciğiydi o. Halada öyle. Mitsuki evin kapsını açmak için çantasında anahtarını arıyordu, ve 2 dakikalık bir uraştan sonra bulmuştu. Kapıyı açtı, ve içeri girdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-forget me not-//~bakudeku~//
FanficNedenini sordu Katsuki kendi kendine. Neden her şey böyle olmuştu? Bu bir büyü müydü yoksa bir lanet mi?... Ne yapması gerekiyordu tüm bu olanlardan sonra?... Hayatına devam mı etmeliydi yoksa son mu vermeliydi. O da bilmiyordu. Bu hikayenin son...