6. Bölüm

2.9K 171 196
                                    

İyi okumalar!

Birinin beni izlediği izlenimine kapılmıştım. Kafamı kaldırmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Kafamı yavaşça kaldırdığımda Yüzbaşı Levi, tam karşımda duruyordu. Kollarımı dizlerimden çekmeden çenemi hafifçe kaldırdım. "O kirli piç kurusu için ağladığını söyleme bana."

"Sorun değil." Diye yanıtladım onu.

Yanıma doğru çöktü bu açıdan bakışları daha sertti. "Sorunlu olan sensin." dediğinde bakışlarımı gözlerine sabitlemişti.

"İyileştirin o zaman beni." Dedim göz yaşlarımı silerken. "Ne kadar ruhsuz görünüyorsunuz. Sizin gibi olmak istiyorum."

"Ruhsuz olduğumu mu düşünüyorsun?" Dediğinde, göz yaşlarımı silmeden kafamı salladım.

O an, hiç beklemediğim bir şey oldu.

Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Affallayarak gözlerimi irice açtım ama geri çekilmedim. Eli yanağımı buldu, hafifçe bana doğru eğildi ve alt dudağımı dudaklarının arasına aldı. Gözlerim kendiliğinden kapanırken eli belimin kavisine doğru gitti.

Çıplak tenimdeki elini başta karnıma daha sonra göğsüme doğru sürterek çenemi kaldırdı, gözlerini gözlerime sabitledi. "Sence bu ruhsuz bir hareket miydi?"

Baygın, anlam veremeyen bir şekilde ona baktım. "Kızardığında çok güzelsin..." Diye başladı. "Ama onun için ağladıktan sonra değil, benim için kızardığında." Cümlesini bitirmeden dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.

Kapının ardından birinin "Mikasa," diye seslendiğini duysam da umursamadım. Yüzbaşının yüzüne giden ellerim ile ben de ona karşılık verirken, Armin'in "Mikasa!" Diye bağırması ile sarsılmıştım.

Panikle gözlerimi açarak kafamı kaldırdım.

Karşımda yüzbaşı Levi değil, Armin vardı. Kolumdan tuttu ve ayağa kaldırdı, yatağıma oturttu. Dolaptan çıkardığı tişörtü kafama geçirirken bir yandan da kapının arkasında uyuyakaldığım için kızıyordu. Üşüttüğüm için endişeleniyor olmalıydı ama tenim alev almıştı.

Yüzüm kıpkırmızıydı, suratına bile bakamıyor, kafamı kaldıramıyordum.

"Eren ile bir süre görüşmeni istemiyorum." Dedi, Armin yanıma oturduktan sonra. "Sana zarar veriyor. Jean ile randevu ayarlayacağım."

"Hayır," dedim parmaklarımla oynarken. "Kimse benim bozuk psikolojimi çekmek zorunda değil. Jean'ın aşkını yıllarca görmezden geldim. Onu kullanıyor gibi görünmek istemem."

"Eminim onu kullanmanı isterdi. Hem bakarsın belki bir şans verirsin?"

Kafamı hayır anlamında salladım. "Sanmıyorum. Gerek yok."

Biri kapıyı tıklattı. Armin gelmesine izin verdiğinde kapıyı açtı. Gelen kişi Eren'di. Halimi görünce panikle yanıma gelmişti. "İyi misin, Mikasa?"

Kafamı salladım. "Neyin var?" Diye sormaya devam ettiğinde Armin, "Neden geldin Eren?" Dedi.

"Yüzbaşı Levi geldi. Mikasa'ya bir şey verecekmiş." Aniden kıpkırmızı olan suratımı kaldırıp Armin'e baktım. "Hadi git al, biz seni bekliyoruz." Diye beni odadan kovarken Eren'in, Armin'e "Onun neyi var?" diye sorduğunu duymuştum.

Asıl sorun aklımda rüyam dönerken bile kıpkırmızıydım. Keşke Eren'i dövdüğü zaman yüzbaşının peşinden gitmeseydim. O zaman yüzbaşının yüzünü bu kadar yakından görmez, bilinç altıma işlemezdi. Tırnak uçlarıma kadar kıpkırmızıyken yüzbaşının suratına nasıl bakacaktım?

Bölümü beğendiyseniz vote vermeyi beğenmediyseniz değerli eleştirinizi bırakmayı unutmayın seviliyorsunuz 💖

İrade • Levi AckermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin