Bölüm 46

24 9 8
                                    

Kucağımda Esra ile sokağa çıktığımda etrafa bakınmaya başladım. Taksi bulmak adına caddeye yürümeye başladım.

Arkamızdan bir araba geliyordu ama dönüp bakabilecek durumda değildim.

Sol kolum, elimden omzuma kadar Esra'ya dayanak olmuştu. Başını sol omzuma koymuştum ve düşmesin diye biraz kasıyordum omzumu. Terliyor ve üşümesin diye de üzerine evden çıkmadan ceket örtmüştüm, normalde ateşli biri örtülmez ancak şimdi daha da çarpılmasın yani yürüyoruz sonuçta diye, onu da sol elimle tutuyordum düşmemesi için.

Sağ dirseğimden itibaren bacaklarını tutuyordum ve çanta da sağ elimde duruyordu.

Acilen bir taksi bulmam gerektiğini fark edip daha da hızlanmaya karar verdim.

Başı omzumda duran Esra'ya fısıldadım.

— Beni duyduğunu biliyorum, dayan Esra.

Araba yaklaşınca kornaya bastı. O anda korna sesinin tanıdık geldiğini fark etmemle geriye dönmeye çalışmam bir oldu.

Arabanın içinde Cem ile Ali bizi izliyordu.

— İyi, izlemeye devam edin bari!

Ne arabadan inip yardım etmeye çalışmışlardı ne de kapıyı içeriden açmışlardı.

Sol elimle sıkıca Esra'yı tutup dolu olmasına rağmen sola göre bir nebze daha rahat olan sağ elimle kapıyı açmaya çalıştım.

O sırada fark etmiş olacaklar ki Cem Ali'yi dürtmeye başladı. Ali arabadan inip kapıyı açma nezaketi gösterdiği sırada biraz "Yardımın eksik olsun." der gibi ters ters bakarak kapıyı açmıştım bile.

Bozularak yerine geçerken ben hâlâ omzumla kapıdan geçmek için kapıyı iyice itmeye çalışıyordum. Sonunda binebilmiştik.

Biner binmez de lafımı eksik etmedim tabii.

— Ay çok centilmensiniz, teşekkür ederim.

Cem şoför koltuğundan başını geriye uzatmış, kaşını kaldırarak hayretle bakıyordu.

— Maşallah yani Ada, yardıma ihtiyacın var gibi durmuyordu pek. Biz gelsek bizi de taşıyabilecek gibiydin, diyerek güldüğü sırada camdan dışarı bakıp buruk bir şekilde gülümsedim.

— Taşırdım tabii, dedim nefes veriş kadar sessiz bir sesle.

— Bir şey mi oldu, yüzün asıldı?

Merakla bakan Cem'e dönmeden konuştum.

— Yok.., Esra'ya üzüldüm. Hadi konuşacağına sür bakalım arabayı, diyerek gözümden akamayan yaşı onlar fark etmeden sildim.

— Ee, anlat bakalım...

— Neyi, diye panikle döndüm bu sefer.

— Esra'yı canım... Yani nasıl oldu?

— Ya, bilmiyorum... Eve bir kız getirmiş-

— Hayır, olamaz. Bunu yaptı deme sakın, diye  sahte hayretle gülen Cem'e baktım kaşlarımı çatıp.

— Neden?

— Normalde eve erkek getirirler çünkü, dediği anda omzuna vurdum yavaşça.

— Pislik, öyle değil! Yani ciddi ciddi sokakta kalmış bir kızı eve getirmiş. Sonra da ben kızdan şüphelendim ama Esra beni dinlemeyince ben de odama gittim. Sabah kalktık biz, sonra Esra uyanmayınca odasına gittim. Böyle bulduk.

— Sen kızdan niye şüphelendin, dedi Ali aynadan göz ucuyla bana bakarak.

— Adını sordum. Bir Elif dedi, daha sonra Eylül dedi. Tabii sonra Esra sayesinde onu da toparlayıp iki adı olduğunu söyledi. Ama sabah da gece annesinin koyduğunu söylediği adı diğeri olarak belirtti. Yani, çelişkili biraz...

Keskin BıçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin