Duygular

97 1 0
                                    

Başladığın tarihi not al papatyam🌼

Duygularımız; kimsenin ulaşamayacağı, biz istemedikçe kimsenin dokunamayacağı, yalnızca bize özel şeylerdir. Peki neden şu an hiç bişey hissedemiyorum?

Gözlerimi açtığımda bilmediğim bir odada yalnızdım. Buraya nasıl geldiğim hakkında en ufak bi fikrim yok. Uzandığım yerden kalkmaya çalıştığım anda elim başıma gitti ani kalktığımdan sanırım ufak bi sızı girdi beynime. Etrafı gözlemlemeye çalıştım bir süre. Muhteşem pahalı bir yatağın üzerindeydim ve yatağın bir tarafı duvara yaslı diğer tarafında ise iki çekmeceli kahverengi bir komidin vardı. Komidinin üzerindeki beyaz güllerden yayılan güzel bir koku. Yatağın hemen karşısında yerden tavana bir pencere vardı perdesi yarıya kadar çekili kalktım ve perdeyi tamamen açtım. Güneş ışınlarının odayı aydınlatmasına izin verdim. Odanın geri kalan kısımlarında boydan bir kıyafet dolabı ve dolabın kapağında ayna vardı nasıl görünüyorum? Berbat. Saçlarım dağılmış gözlerimin ışığı sönmüştü kaç saattir baygın gibi uyuyordum? Üzerimdeki eşofman ve Tshirt kimindi? Bütün bu sorular kafamda dönerken kapıya yöneldim fakat bir duşa kabin ve tuvaletle karşılaştım. Odanın içinde ki diğer kapıya yöneldiğimde kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi. Bir kaç kez kapıya vurdum ve yumrukladım kimse var mı? Beni duyan var mı?.. bi süre ses gelmedi ardından kilit sesi duydum ve bir iki adım geriledim.
Kapı açıldığında karşımda ki adamı ilk defa görüyordum. Evet ilk defa gördüğüme emindim.

1.80 boylarında mavi gözleri olan ve sert bakışlarıyla beni öldüreceğini düşündüğüm bi adam karşımda duruyordu. Heybetli vücudunun karşısında çocuk gibi duruyordum bir kaç adım daha geriledim ve "merhaba tanışıyor muyuz? Burada ne işim var ? Kimsiniz?" Art arda sorduğum sorular karşısında biraz şaşırdı sanırım onu tanıyor olmam gerekiyordu öyle mi?
Gözlerimin içine baktı ve " gerçekten buraya nasıl getirildiğini hatırlamıyor musun?" Diye sordu gözlerimi kapatıp açtım derin bir nefes aldım sakin kalmaya çalışıyordum. Bir kaç adım yürüdüm ve önünde durdum." beyefendi bilsem sorar mıyım başım sızlıyor zaten lütfen çekilin de geçeyim" dedim ve sağından çıkmaya çalıştım ama başaramadım ben adım attığım sırada o da benim önüme doğru bir adım attı ve omzum koluna çarptı geçmeme izin vermiyordu, kim olduğunu söylemiyordu allah aşkına ne yapmaya çalışıyordu bu adam.
" beyefendi ne yapıyorsunuz? İzin verir misiniz gitmek istiyorum" sesim kızgın çıkmıştı gözlerini kıstı ve yoğun bi şekilde gözlerime bakmaya devam etti. " bundan sonra yeni evin burası alışmaya çalışsan iyi edersin, sana dadılık yapacak birine ihtiyacın yoktur herhalde uslu durman gerektiğinin farkındasındır." Dedi bi an ne yapacağımı ne söyleyeceğimi bilemedim. Anın şaşkınlığıyla kaldım öyle söyledikleri zihnimde tekrar canlandırdığımda neye uğradığımı şaşırdım" ne dediğinizin farkında değilsiniz sarhoşsunuz herhalde, çekilin önümden gideceğim burdan polis çağırttırmayın bana güzellikle izin verin gideyim." Dedim. Cümlem bittiği an kolumu tuttu ve duvarla onun arasında kaldım bi anda, iyice dibime girip kulağıma fısıldar şekilde konuştu "bak küçüğüm, canını yakmak istemiyorum o yüzden zorlama beni. Buraya ve bana alışmaya çalış çünkü bundan önceki hayatın artık yok. Bundan sonra sen ve ben varız. Biz varız." Dedi ve kolumu tutan eli elime doğru kaydı. Elimi alıp kalbinin üzerine götürdü ve " burda sen varsın" dedi. Sonra benim kalbimin üzerine götürdü ve " burda da ben olacağım" dedi. Neler olduğunu anlayamıyordum her şey bir oyundu sanki. " beyefendi beni bir başkasıyla karıştırıyorsunuz heralde lütfen uzaklaşın evime gideceğim" dedim ve elimi elinden çekip duvarla onun arasından çıkmaya çalıştım ama bu sefer iki eliyle kollarımı daha sert tutup çıkmama izin vermedi "söylediklerimi anlamamak istememeni anlıyorum ama buna alışman gerek. Bundan sonra senin evin burası. Hayatın bu hayat." Dedi ve kollarımı sıkı sıkı tuttuğu ellerini gevşetti. Sağ kolumdaki elini yanağıma çıkardığında gözlerinin içinde anlamlı mantıklı bişeyler aradım. Neydi bu şimdi tanımadığım bu adamla ne yapıyordum ben burda. Bakışlarını dudaklarıma indirdiğinde ve yakınlaşmaya başladığında ne yapacağını anlayıp yüzümü diğer tarafa çevirdim dudakları yanağıma değdiğinde kendimi bi fahişeden farksız hissediyordum. Yüzümü buruşturdum kollarının arasından çıkmak için bi hamle yapacağım sırada benden önce davrandı ve beni bıraktı. Son duyduğum şey kapının kilit sesiydi ve beni o odada tek başıma bıraktı.

Sinirden delirmemek için, düşüncelerimi susturmak için deli gibi mırıldanıyordum nerde olduğumu bilmiyordum sessizlik düşüncelerimin çığlıkları gibiydi. Telefonum? Telefonum çantam hiç bir şeyim yoktu polisi arayamıyordum sinirden yatağın üzerinde ki yastıkları parçaladım. Kapıyı açamadığım gibi koskocaman cam pencereyi de açamıyordum ne kadar denediysem yapamadım. O odanın içinde saatler geçti. Beyaz güller kırık bir vazo ve yastık tüyleriyle doluydu her yer. Bu kadar dağıtıp kırdığım için bana kızar mıydı? En fazla vurur diye düşündüm içimden. Sonra gülümsedim. "Bu zamana kadar yediğin dayakları unuttun heralde Gece." diye söylendim kendi kendime. Sahi kimdi bu adam? Nerden çıktı böyle? zaten zor olan hayatımı daha da işin içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Yarın işe gitmem gerekiyordu akşamısı evde olmazsam babamın beni bulduğu yerde öldüreceğine yemin edebilirdim. Ne yapacağım ben diye düşünürken gözlerim kendi kendine kapandı. O muhteşem pahalı yatağın üzerinde, yastık tüylerinin içinde ağlayarak uyuya kaldım.

İlk kez yazıyorum. Bu zamana kadar hep okudum okunma ve beğenilme durumuna göre devam edeceğim umarım hoşunuza gidecek bir kurgu yaratmayı başarabilirim yorumlarınız benim için çok önemli iyi okumalar🌙

Gizemli adamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin