Evetttt ben geldim.
Selamünaleyküm . Nasılsınız?
Öncelikle oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız sevnirim.Arkadaşlar şöyle bişey var ki gerçekten üzücü bir durum herkes kurgusuna emek harçıyor eğer kitabınızda hak ettiği değerin verilmesini istiyorsanız sizde değer vermelisiniz. Okuyucular oy verenlerin iki katı ve bu üzücü. Kitabı yazan bir insan eleştiriye açık olmalı beğenmediğiniz yerler olabilir gelip söyleyebilirsiniz? En doğal hakkınız bu . Ama size yapılmasından hoşlanmayacağınız şeyleri başkalarına da yapmayın lütfen.
Bu aralar çok meşgulüm o yüzden bir süre buralarda olmazsam kusuruma bakmayın lütfen. Bölüm paylaşamasam da alıntı paylaşmaya çalışacağım. Sizi seviyorum. İyi okumalar. 🤗🤗
♥️♥️♥️
Hiç bir masal anlatıldığı kadar ne masumdur, ne de hayal ürünü. Duyduğun herşeyde biraz gerçeklik payı aramalı insan. Ama söz konusu VATAN ise dile ELHAMDÜLİLLAH demek yakışır.-"Bırak lan onu..." diye bağıran birinin sesini kulakları sağır eden ve nefesimizi kesen kurşun sesi kesti.
-"ANKAAAAAAAAA...."
Telsizden duyulan son ses bir çığlık ve kurşun sesiydi. Hakan ve ben etrafı taramaya başladığımız da diğerleri de bizimle aynı şeyi yapıyorlardı. Merve ise donmuş bir şekilde hala binbaşının elinde olan telsize bakıyordu.
- Merve hemen kendine gel.
Diye kükreyen binbaşı ile gözlerini hepimizin üstünde dolaştırıp olduğu yere diz çöktü. Bahar hem etrafı kolaçan ediyor hem de Merve' ye çatık kaşlarla bakıyordu. Kesin bizim bilmediğimiz bişey biliyordu.
- Anka yaşıyor. Anka yaşıyor. Anka yaşıyor.
Delirmiş gibi aynı şeyi söyleyip durması istemsizce kaşlarımı çatmama sebep oldu. Kim bu Anka? Merve nerden tanıyor? Asker mi?
Merve' nin her anka deyişinde boğazıma bir yumru oturdu kaldı. Ne yutkuna bildim nede başka bişey. Tekrar harakete geçtiğimiz de hepimizin üstüne ölü toprağı atılmıştı sanki. Konuşursak boğazımı keseceklerdi. Ayak sesimiz bile duyulmuyordu. Sadece Merve'nin arada nefesi yetmiyormuş gibi aldığı derin nefesler hariç.
Anka'yı tanıyordu büyük ihtimalle, ya da rehinelerin arasında bir yakını tanıdığı kişi vardı.
" Ama görev emri verilirken değil, rehine durumu söylendiğinde de bu kadar kötü olmamıştı. Altını çizerim hani"
Mahallenin meraklı Pakize teyzesi gibi bir anda fırlayan iç sesim yine haklıydı. Burada bilmediğim veya bir kaçımızın bilmediği şeyler oluyordu. Ve bu durum hiç hoşuma gitmedi.
Kampa yaklaştığımızda herkes mevzi alırken biz hem kampı hem de ekibi rahat görebileceğimiz ama onların bizi göremeyeceği şekilde Hakan ile konumlandık.
-"Çiler ve Hakan ilk ateş sizden " binbaşının kulağımı dolduran sesiyle yüzümde sadist bir gülümseme yer edindiğine yemin edebilirim. Eğlence başlıyor bebek.
-"GAME OVER HEVAL". diyip vatan'ı ateşledim. Hakan da benimle birlikte sözde kapı olarak adlandırdıkları kamp girişinde ki şerefsizlerden birini indirdi. Ortalık ana baba gününe dönerken rast gele ateş edenler , sağa sola kaçışanlar cil yavrusu gibi dağılmışlardı.
Gördüğümün beynini dağıtıp olduğu yere yığıyordum. Bir yandan ise etrafı tarıyor ekibi koruyordum. Gözüme ellerinde ki Kalaşnikofları yere atıp başlarının etrafına kollarını sarmış on dört,on beş yaşlarında ki çocukları gördüğümde kan beynine sıçradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAYİDAR ERVAH
Teen FictionAskerdi onlar, herkes gibi. Türk doğan herkes asker değil miydi zaten. Onlar bu lafı fiile döken yegâne insanlardan ,yegâne kadınlardan birisiydi sadece. Düşmanlarına dağların ZEBANİSİ... ASKERLERİNİN RUHSUZU... VATANININ TURNASI...