Uzun ve içimr sinen bir bölümle sizinleyim . Satır arası yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın diğer bölüm görüşürüz.
TÜRKÜN HİKAYESİ KAZANANA KADAR BİTMEZ.
Üzerime kapaklanan Can ile kulaklarımı ilk patlayan bir tüfek sesi daha sonra da tüylerimi diken diken eden o ses ve kızların sesi doldurdu.
-"Geber esker."
-"CAN !CAN !CAN!
Burnuma dolan barut ve kan kokusu, kulaklarımın çınlaması, etraftaki bağırışlar ,koşuşturmaca , üzerimde ki ağırlık, beynim de ki bitmek bilmeyen sesler hepsi bir olmuş karabasan gibi üzerime çökmüştü sanki.
Felç geçirmişim gibi hareketsiz yatarken önce üzerimde ki ağırlık kayboldu sonra da görüş alanıma Bahar'ın gözleri girdi.
Omuzlarımı saran elleri beni sarsması dudaklarının arasından çıkan birçok kelimeyi bir yandan vücudumu kontrol etmesini nedensizce algılayamıyordum. Sanki bedenim başkası tarafından ele geçirilmişti .Ruhu bedenini terk etmiş gibi hisseder ya bazen insan aynen öyle hissediyordum. Dakikalar önce ne oldu üzerimdeki ağırlık kimindi, burnuma dolan kan kime ait.-"Çiler kendine gel , bende kal Çiler".
Yüzüme hafif hafif vurup bana kendime gelmemi söyleyen Bahar'a nefesimi tutup birkaç saniye boş gözlerle baktıktan sonra nefesimi yavaşca verip yattığım yerden kulağımda ki çınlama ile doğruldum.
Tim mevzi almış iki kişi gecenin karanlığında birinin başında acil müdahale ederken diğerleri siper almış deli gibi üstümüze ateş yağdıran köpeklerin aynı şekilde üstüne kurşun yağdırıyordu.
Kulağımda ki çınlama yavaş yavaş geçerken sırtımı dayadığım kayadan afallamış şekilde hala ortamı izliyordum. Ta ki binbaşının dudaklarından dökülen kelimelere kadar.
-" Can iyi mi Şafak ".
Can! CAN! CAN!
Elim yavaşça yüzümde hala sıcaklığını koruyan kana giderken gözlerim yerde kıpırdamadan yatan üniformalı kahramana kardeşime kaydı. Can'mıydı o kardeşim , başımın belası Can.
Boğazım yırtılırcasına ,etrafımda ki kurşunların sesini bastıracak şekilde adını haykırdığım kardeşim yerde benim için hareketsiz yatıyordu.
Bahar tüfeğini bırakmış kollarını mengene gibi etrafına sarmıştı kıpırdamamam için beni zapt etmeye çalışıyordu.
-"Cannnnn ! Kardeşimmm!"
- Çiler iyi . Yarası ağır değil." diye kulağıma fısıldayan Bahar ile bedenimde ki kan daha hızlı bedenimi turluyordu sanki.
Ellerim ve ayaklarım karıncalanma hissi ile beni zor bir duruma sokarken kimin ne dediği umrumda bile değil. Tek derdim şu lanet yerde kardeşimin elini tutmak.
-"BIRAKKKKK" diye var gücümle Bahar'a bağırıp kendimden uzaklaştırıp daha sonra dizlerimden çekilen güç yüzünden emekleyerek Can'ın ayak ucuna vardım.
Adının Şafak olduğunu öğrendiğim asker elindeki gazlı bezlerle göğsünün altına tampon yaparken Azat da aynı şekilde sol köprücük kemiğine baskı yapıyordu. Dizinden yara alıp zaten yeterince kan kaybettiği yetmiyormuş gibi bir de benim yüzümden ölümle burun buruna gelmişti aptal.
Değmezdim ki ben, yeri gelince kardeş yeri gelince abla olarak görse de komutanı olsam da canım onunkinden değerli değildi ki. Gözlerime biriken yaşlar yüzünden görüşüm bulanıklaşırken dişlerimi var gücümle sıktım. O kurşunları sıkanı yağlı kazığa oturtmazsam, analarına ben de bu çocuğu neden doğurdum dedirtmezsem ki zaten büyük ihtimalle zavallı kadınlar evlatları dağa çıktığından beri böyle söylüyor Çiler Deniz Poyraz değilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAYİDAR ERVAH
Teen FictionAskerdi onlar, herkes gibi. Türk doğan herkes asker değil miydi zaten. Onlar bu lafı fiile döken yegâne insanlardan ,yegâne kadınlardan birisiydi sadece. Düşmanlarına dağların ZEBANİSİ... ASKERLERİNİN RUHSUZU... VATANININ TURNASI...