"Aslında sen kimsin?"
Bunu dediğin zaman iki çift meraklı gözlerle karşılaştın. Bir cevap bekliyodun ama istediğin o cevap gelmiyordu. Bir süre daha Sebastian ile bakıştıktan sonra elini onun koluna koydun ve hafiften sıktın derin bir iç çektin ve gülümsedin;
"Şu an anlatamayacak durumda olduğunu biliyorum hazır olduğunda ben burada olacağım. Tamam mı? Hem biraz ayrı kalmamız ikimiz için de iyi olacak"
Ona kızmamıştın aslında hiçbir şey hissetmiyordun. Olayı olgunluk ile karşılamayı seçtin biraz yalnız kalmaya ihtiyacınız olduğunu biliyordun bu yüzden oradan yavaşça ayrıldın.
Grell Sutcliff de bir anda ortadan yok olmuştu. Sebastian ve Ciel de ne yapacaklarını bilemez halde donup kalmışlardı. Yalnız kalmaya ihtiyacın olduğu için at arabasının olduğu yere değil başka tarafa yürümüştün. İngiltere'nin geceyi aydınlatan parlak sokaklarında yüzüne hafiften yağmur damlaları vururken ellerini kollarına koymuş hafifçe sıkarak yürüyordun.
Sokak gerçekten güzeldi hareketliydi sanki hayat şimdi başlıyor gibiydi. İnsanları izledin neler yaptıklarına baktın. Kimisi alışveriş yapıyordu kimisi dükkanını kapatıyordu. Kimisi ise ailesi ile beraberdi. Hafif şarkı sesi duydun ve o tarafa gittin küçük çocuklar çalgı çalıyor şarkı söylüyorlardı sen de cebinden biraz para çıkarıp şapkalarına koydun. Yürümek iyi gelmişti biraz kafan dağılmıştı ancak eve gidince bu konu ile çok daha fazla ilgilenecektin.Yavaştan geldiğin yere geri dönmeye başladın. Artık hareketlilik durmuştu insanlar evlerine gitmek için hazırlanıyordu çünkü yağmur her zamanki gibi etkisini arttırmıştı. Biraz daha yürüdükten sonra Claude'yi gördün at arabasının orada seni bekliyordu. Ancak eve gitmeden önce o ara sokağa yine gitmeye karar verdin. Ciel ve Sebastian gitti mi diye bakacaktın.
Gerçekten de gitmişlerdi ama cesetler hala orada duruyordu. Kraliçeye hesap vermek için rapor hazırlaman gerektiğini de hatırlayınca eve gitmek için yürümeye başladın şu anda iş daha önemliydi. Yeniden Claude'nin yanına gittin.
"Efendim ıslanmışsınız buyrun binin lütfen"
"Sorun değil Claude işim biraz uzun sürdü diyelim"
"Hallettiniz mi peki efendim"
"Ah Claude bir işi ne zaman halledemediğimi gördün" (özgüven tavan yaptı xd)
Claude ufak bir sırıtma yaptı
"Haklısınız efendim" diyerek gözlüğünü düzeltti. Sen de kolunu camın kenarına elini de yumruk hâlinde yanağına koyup camdan dışarı bakmaya başladın. Aklında hala Sebastian vardı. O simge neyi ifade ediyordu, o kimdi? bütün bu soruların cevabını duymayı çok istiyordun.
Yolculuk genelde çok sıkıcı geçerdi ama düşüncelerin ile boğulurken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştın. Sen hala aynı pozisyonda dururken Claude arabadan çıktı ve kapını açtı bir anda kendini yere düşerken buldun ama Claude'nin refleksleri sağolsun seni tutmuştu.
"Efendim iyi misiniz? Sizin için endişeleniyorum?"
"İyiyim Claude merak etme yarın kraliçe'nin huzuruna çıkacağız o yüzden raporum hakkında düşünüyorum"
"Tamam efendim"
"Beni ararsan ben çalışma odasında olacağım"
"Efendim geç olmadı mı?"
"O raporu bugün hazır etmem gerekiyor."
"O zaman size sıcak içecek getirmeme ne dersiniz?"
"Çok iyi olur, çay istiyorum siyah olsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sebastian Michaelis İle Hayal Et✨
Fanfiction"Lütfen bana Sebastian diyin" dedi kahya o kadar güzel konuşuyordu ki gözlerimi ondan alamıyorum. Kan kırmızısı gözlerinin içinde kayboluyordum...❤️ ✨Sebastian Michaelis x yazar kitabıdır umarım beğenirsiniz✨