Elif'in anlatımıyla:
Mavi Ay ile okuldan çıkıp İskender'in evine gittik. İskender kapıyı çaldı. Fikri Hoca kapıda bizi görünce gülümsedi.
"Hoş geldiniz çocuklar, hadi geçin içeri." İçeri girdiğimizde Salih Hoca'yı göremedik.
"Babam nerede?" Diye sordu İskender. "Bilmiyorum işi varmış, siz oturup bekleyin gelir birazdan."
Salih Hoca'yı beklemeye başladık. O sırada Asya'nın telefonu titredi. "Aaa, arkadaşlar benim gitmem lazım annem çağırmış."
"Tamam görüşürüz." Asya gitti. "Yarın ödev var mıydı ya?" Diye sordu Arda. "Evet, İngilizce ödevi vardı." Dedim.
Sinan ve Arda ayağa zıpladı. "Eyvah!" Göz devirdim. "Yapmayı unuttunuz değil mi?"
İkisi de kafa salladı. "Arda gel bana gidelim, ödevi yapalım, yapmazsak Tarık Hoca öldürür bizi." Arda kafa salladı. "Tamam gidelim."
Arda ve Sinan'da gitti. İskenderle aramızda bir sessizlik oldu. Dayanamayıp sessizliği bozdum. "Eee, biz ikimiz kaldık."
"Bence biz çalışmaya başlayalım." Dedi İskender. Omuz silktim. "Bilmem ki ya, Salih Hoca kızmasın."
"Niye kızacak? Hadi gel Elif." İskender ile birlikte çalışma alanına gittik. İlk önce o attı.
On
Çok iyiydi bu çocuk. Bir daha attı ve bir daha dokuzdan aşağı inmiyordu. Çalışırken onu izlemek hoşuma gitmişti.
İskender hakkında öğrendiğim birkaç şeyden biri onun yay ile çalışırken kendinden geçmesiydi.
Gerçekten ok atmaya bayılıyordu. Ne zaman ona yay ve oktan bahsetsem gözlerinin parladığını görüyordum.
Hatta çoğu zaman çalışırken çevresindekileri unutuyordu. Hatta şuan benim burada olduğumu bile unutmuştu büyük ihtimal.
Ben bunları düşünürken İskender bir anda bana döndü. "Elif hadi sen de at." Gözlerimi büyüttüm. Sanki biri ilk defa ok atmamı söylemiş gibi hissediyordum.
"Ne ben mi?" Güldü. "Burada bizden başka kimse yok." Burada bizden başka kimse yok. Sadece ikimiz vardık. Çok hoşuma gitmişti.
Gülümsedim. Yayı elinden alıp yerime geçtim. Yayımı gerdim ve oku bıraktım. Altı? Ne olmuştu öyle.
İskender'e döndüm, gülmemek için kendini sıkıyordu. "Gülme!" Dedim. Ama o gülmeye başladı.
"İskender gülme!" Gülmeyi zorda olsa bırakıp bana baktı. Gözlerimiz kesiştiğinde kalbim hızlandı.
"Ay ama Elif..." Yine gülmeye başladı. Yanına gidip kafasına vurdum. "Ahh!" Kafasını tutarken hâlâ gülüyordu.
Ruh hastası.
"Gülme!" Bu sefer gülmeyi kesti. "Ama çok komiksin." Ne yani, altıya atmam mı komikti?
"Altıya atmam mı komik?" Diye sordum. Bir anda ciddileşti. "N- ne? Yok hayır ben ondan bahsetmemiştim." Ama kendini gülmemek için sıkıyordu.
"Madem o kadar komik, o zaman nasıl ok atılıyor öğret bana." Dedim. Aslında şakasına söylemiştim, umarım ciddiye almazdı.
"Tamam." Dedi. Beni hedefe doğru döndürdü. Ciddiye almıştı. Salak.
"İskender, ne yapıyorsun?" Bana baktı. "Sana ok atmayı öğretiyorum." Ne? Ciddi miydi bu çocuk?
"İskender, ben onu ş-" yüzümü hedefe çevirdi. "Hedefe bak." Ben tekrar ona baktım.
Göz devirip arkama geçti, beni doğru atış pozisyonuna geçirdi. Eli elimin hemen üstündeydi.
Kalp atışlarını sırtımda hissediyordum, heyecandan delirmek üzereydim. "İskender..." Diye fısıldadım.
"Ne oldu?" O arkamdayken atış yapamazdım. Ama arkamdan çekilmesini istemiyordum.
Nefesi enseme deydiğinde ürperdim. "Şey..." Ona baktım. Bir an ne yaptığını fark edip geriledi.
"Ö- özür dilerim. Hadi sen atışını yap." Okumu yayıma takıp yayı gerdim. Yayı bıraktım.
Okum ona saplanmıştı. İskender'in okunun hemen yanına.
Selam kuzular,
Nasıl bir bölümdü sizce?
Ya fikir lazım, diğer bölümlerde olmasını istediğiniz olaylar var mı?
Bu arada Burak'ı kitaba ekleyeceğim onu da unutmadım.
Oy verip yorum yapmayı unutmayın.
O zaman.
Şimdilik hoşçakalın, sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tozkoparan İskender - İsEl (Tamamlandı)
FanfictionBüyük bir hataydık ve hata yapıyorduk belki de. Ama hatalar bizi bir arada tutan şeydi. (hayalseven1i eski ad) (Tozkoparan İskender dizisinin hayran kurgusudur, tüm hakları saklıdır.)