¹² Hastane ¹²

922 57 20
                                    

500 OKUNMA GELMİŞTİR. BEN:

NASIL TAK! DİYE BURADAYIM AMA...

İNŞALLAH BEĞENECEĞİNİZ BİR BÖLÜM OLMUŞTUR.

İYİ OKUMALAR!!!

Bazen insan ne yapacağını bilemez. 2 kapı vardır önünde:

Birincisi hayatında hiçbir şeye karışmadan, karışamadan dümdüz ilerlemektir. Sen bu yolu beğenmezsin çünkü hayatını kendin yönetmek, bir yerlere gelmek, gelebilmek istiyorsundur.

İkinci kapı ise hayatında her şeyi yönetme hakkına sahip olabilme imkanın vardır. Yalnız şu da vardır: Aklını kullanma hakkın yoktur. sen bunu da istemezsin.

Çünkü aklını kullanmadan bir şeyleri yürütmek, hayatını başkasının yönetmesi kadar beterdir. 

Olduğun yerde beklersin. Hangisinin daha mantıklı olduğunu düşünmeye çalışırsın. Hayatını kendin yönetmeyi seçersen verdiğin herhangi bir karar senin ya da etrafındakilerin zararına olabilir. 

Hayatına karışmadan yaşamayı seçersen de istemediğin bir hayatı yaşarsın. Bunun sonunda ne olacağı belli değildir. Tek bir şey bellidir: Hayatında hiçbir yolu katedemeden ilerlersin. Bu ise olduğun yerde saymaktan beterdir.

Bütün bunların orta yolu yok mu diye düşünürsün. Belki vardır ama sen bilmiyorsundur. Görmezden de geliyor olabilirsin.

Yönünü kapıların zıttına çevirip ağır ağır ilerlemeye başlarsın. Belki geri gidiyorsundur ama bu yolda hayatında bilmediğin şeyleri öğrenmeye başlarsın. 

'Vay be!' dersin. 'Bunlar daha önceden varmış ve ben bilmiyor muymuşum?' 

Aslında bilmediğin yeteneklerini öğrenirsin. 

Uzun lafın kısası: Sabır, imanın yarısıdır!

"Yalvarırım aç şu kapıyı!.."

Gözümden bir damla yaş düşmüştü. Ve bir yumruk daha...

"Daha çok uğraşman gerekecek delikanlı! Bu kızı ne sen ne de polis elimden alabilir."

"Onun kılına zarar verirsen... Yemin ederim ki seni ellerimle ben boğarım!"

Aklıma gelen şeyle rahatlamıştım ki adamın beni Onur'un odasına doğru yönlendirmesi de buna yardımcı olmuştu.

Arkamdan habersizmiş gibi yaparak dolaba doğru ilerlettim. Tam dolabın önüne geldiğimizde adamın arasına tekme atıp fırsattan istifade dolabın içinde ki Onur'un gösterdiği silahı aldım.

Sırtıma batan cam kırıkları nefes almama mâni olsa da dayanmaya çalıştım.

Silahı tam düz açıyla adama doğrulttum.

"Bu silahı zor anında ben yanında olmazsam kullanacaksın. Tam bu şekilde tutmalısın."

Ben korkak gözlerle her bir dediğini dikkatli bir şekilde dinlerken o da emin olmak istermiş gibi bana bakıyordu.

"Anladın mı?"

"A-anladım."

Silahı iki elimle kavramıştım. Adamın umursamaz bakışlarına aldırmadan konuşmaya başladım.

"Hepiniz böylesiniz işte. Kadın açık da olsa kapalı da olsa zinadan başka bildiğiniz yok. Hoş sen bana istediğini yapsan ne olur? Hapse girer misin? Bu biraz şüpheli kalıyor.

MecburiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin