Not: Bölüm 2020 de yazılmıştır, bazı detayları ona göre okursanız sevinirim.
Saate baktığımda 6'ya geliyordu. Yarın dersim olmadığı için okula gitmeyecektim ve bu yüzden erken de kalkmak istemiyordum. O yüzden yapmam gereken dersleri yapmıştım şimdi de.
Sabah ezanı okunalı yarım saatten fazla olmuştu belki de. Bedenime çöken ağırlıkla omuzlarımı düşürüp ayağa kalktım. Odamın hemen yanında olan banyoya gidip abdest aldım.
Abdestimi alırken kapı kolu zorlanmıştı ama aldırış etmedim. Kendim için ayrı Onur için ayrı bir havlu çıkardıktan sonra yüzümü kurulayıp kapıyı açtım.
Kapının yanındaki duvara sırtını yaslamış direk karşıya bakan Onur'u gördüğümde elimi gözünün önünde salladım. 'Hı' gibi bir nida çıkarınca hâlâ ayılmamış olduğunu anlayıp konuştum.
"Beyaz havlu senin, yeşil havlu benim."
O banyoya girerken tekrardan ekledim. "Sağ tarafı soğuk su akıtıyor."
Kafasını iki yana sallayıp cevap verdi.
"Her ikisi de soğuk akıtıyor. Çünkü kombi kapalı."
Kafamı sallayıp odama girdim. Dolaptan bir etek çıkartıp giyindim. Yatağın başlığında gelişigüzel koyduğum eşarbımı da iğne kullanmadan çene kaslarımın yanında kuyrukları kalacak şekilde bağladım.
Namazımı kıldıktan sonra etekle eşarbı katlama zahmetinde bulunmadan masanın üzerine koydum. Yorganın altına girince hiç vakit kaybetmeden mayıştığımı hissettim.
Başımın altından sürekli titreme sesi gelince en sonunda dayanamayıp kim olduğuna baktım. Ama arama değildi. Birisi art arda mesaj atıyordu. Fakat yeni kalktığım için kim olduğunu göremedim. Ellerimle gözlerimi ovuşturunca görüntü netleşmeye başladı.
0534**: Selamün Aleyküm.
0534**: Marketten alacağın bir şey var mı?
0534**: Onur ben.
0534**: Orada mısın?
0534**: Kevser?
0534**: Allah affetsin...
0534** arıyor...
Bir an anlamlandıramasam da sonradan anlamıştım. Aramayı cevaplayıp kulağıma götürdüm.
"Selamün Aleyküm."
"Aleyküm Selam."
"Marketten alacağın bir şey varsa söyle."
"Evde ne var bilmiyorum ki..."
"Evde hiçbir şey yok. Sen aklındakileri söyle benim alacaklarımda yoksa alırım ben."
"Bal, zeytin, domates, salata, kıvırcık, peynir, yoğurt, süt, me-"
Cümlemi bitirmeden konuşmaya başlayınca sinirlenmiştim. Evet böyle şeylere çok fazla sinir olurdum.
"Ya da sen de gel."
Kaşlarımı çatıp nedenini soracaktım ki tekrardan konuştu.
"Hatta tam şimdi kapının önünde seni bekliyorum."
Aklıma hazır olmadığım gelince bu sefer oma fırsat vermeden ben konuştum.
"E ama ben dah-"
"En fazla 20 dakika. O da başını bağlayacağın için."
Sinirime yenik düşüp bağırdım.
"Bir daha lafımı bölmeye tenezzül bile etme!"
"Aşağıda bekliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecburiyet
Literatura FemininaAbdestimi alıp Kuran'ımın başına oturdum. Bakara Suresi'nin son sayfalarına gelmiştim. Onları okuyup Âl-i Îmran suresine geçiş yapacaktım. Son iki ayet kalmışken odamın kapısı açılınca parmağımı kaldığım yere koyup başımı Onur'a çevirdim. Yatağın...