Bölüm 7:Delilik ve Dahilik

128 13 60
                                    

Yağmur'un Ağzından*

******************************

Kahvaltı etmek istemiyordum. Hiç iştahım yoktu nedense. Masaya oturduğumda öylece haşlanmış yumurtaya baktım.

Ferman-Yesene Yağmur.

Başımı iki yana salladım. Hiç aç değildim. 

Ferman-Kaç gündür yemediğinin farkında mısın sen?

Düşündüm. Kaç gündür yemek yememiştim,1,2,3... Hatırlayamadım. Omzumu silktim. 

Ferman-Yakında hastalanacaksın biliyorsun değil mi?

Biliyordum ama umrumda değildi. Hastalansam sorun olmazdı benim için. Neden herkes bu kadar üzerime düşüyordu ki? Ben deli herifin tekiydim. Neden beni önemsiyorlardı? Artık yalnız kalmak istiyordum. Neden hep yanımda olmak zorundalardı ki? Bıkmıştım herşeyden. Zaten albüm de çıkmıyordu bir türlü. Yorulmuştum,daralmıştım. 

Ferman-Artık bizi bıktırdığının farkındasın değil mi? Lütfen konuş artık. BU BÖYLE DEVAM ETMEZ,EDEMEZ.

Yavaşça başımı önüme eydim,haklıydı. Fakat konuşacak cesaretim yoktu. Hiç yoktu. Bunu anlamak bu kadar zor muydu ki? Bence değildi. Bana ne olduğunu bilmiyordum ama her geçen gün ölmek için başka bir sebep bulur olmuştum.  O gün de nefret edilmek eklenmişti buna. Sofradan kalkıp odama gittim. Belkide Ferman'ın bana kızmasından dolayı,aptal gibi hissettim kendimi. Aptal ve deli. Kötü birisi miydim ben? Evet,öyle olmalıydım. Birini üzmüştüm çünkü. Birini üzen insanlar kötüdür. Bana hep öyle öğretilmişti. O sırada Kalihoraya baktım. Çok donuk geldi bana. Nedense o anda küçükken okuduğum masal kitaplarını anımsadım. Belkide bu yüzden böyle gözüküyordu Kalihora,ruhsuz ve donuk. Kitap gibiydi resmen. Kalp kırıklığı da olabilirdi içinde,neşe de. Onu okurken çok mutlu da olabilirdiniz,ağlayadabilirdiniz. Çoğu zaman da içinde başka dünyalar bulurdunuz. Bazıları hayatınız boyunca aklınızdan çıkmaz,bazıları çok kötüdür ve hemen unutursunuz. Bunlara rağmen kitaplar nasıl ruhsuz olabilir diyorsanız anlatayım. Kitapların içindeki herhangi bir karakterin ruhunu görseniz bile asla tam olarak hissedemezsiniz. Yazılar asla o duyguyu tamamen hissettiremez. Görüntü de bunu yapamaz. Bu yüzden en iyi anlatım biçimi sestir. Ağladığımızı,güldüğümüzü,duygulandığımızı en çok seslerimiz fark ettirir. Bazı sesler vardır,içinize işler,huzur verir size. Yazılar ya da görüntüler bu kadar etki etmez. 

O anda bir karar verdim. Gidecektim bu dünyadan. Diğerlerine nasıl veda edebileceğimi düşündüm. ''Hoşçakal'' desem,hayır çok klasik olurdu. Birçok kelime uçuşuyordu kafamda. Bir süre düşündükten sonra şu notu yazdım:

''Sevgili Arkadaşlarım,

Uzun zamandır tanışıyoruz. Birlikte çok garip ve komik şeyler yaşadık. Üzüldüğümüz de oldu,güldüğümüz de. Sizi hep sevdim. Siz de beni sevmişsinizdir belki,bilmiyorum. Bu arada şunu da belirtmek isterim,herhangi bir maddenin etkisi altında değilim. Bilincim yerinde. Uzun zamandır düşünüyorum bunu. Kendimi vazgeçirmeye çalıştığım çok oldu,fakat yapamadım. Artık kararımı verdim. Eğer beni bulursanız -ölü ya da diri farketmez- oradan hemen gidin. Eğer hala yaşıyorsam kesinlikle gidin. Bu sefer başaracağım. Kaç kere denediğimi bilemezsiniz. Aslında hepsini anlatırdım ama şuanda acelem var. Yani kısacası hoşçakalın. Özgür,umarım Pelin'le mutlu olursun kardeşim. Ferman,Esra'yla barışmanız için dua edeceğim. Efe ve Cem,sizin sevgiliniz yok. Sizi mutlu edecek birilerini bulursunuz umarım. Sizi hep sevdim,bunu asla unutmayın. Hoşçakalın.

-Yamyam''

Pek beğenmemiştim ama anlaşılır olmuştu. Zaten acelem vardı. Yatağımın altını el yordamıyla aradım ve aradığımı buldum. Bir kutu. İçindekini şimdiye kadar kimsenin fark etmemesini umarak kutuyu açtım. İşte oradaydı. Bir tabanca. Kutuyu koltuğumun altına sıkıştırıp dolabımdan kabanımı aldım. Kutuyu kabanın arka cebine tıkıştırdım. Yazdığı notu gitarımın tellerinin arasına sıkıştırdım. Koridorda kimsenin olmadığına emin olduktan sonra evden dışarı çıktım. Sokakta yürürken kafamda binbir türlü düşünce uçuşuyordu. Hayatımın son dakikalarında olduğum gerçeği nedense beni hiç korkutmuyordu. O anda aklıma annem geldi. Onu üzmek istememiştim hiçbir zaman. O da benim üzülmemi istemezdi. O anda olduğum yerde durdum. İçimden eve geri dönmek,ilk otobüs biletiyle Ankara'ya gitmek ve annemle babama sıkıca sarılmak geldi,ama bunu yapamazdım. Artık bir karar vermiştim. Yaşam defterini kapatacaktım. Aslında benim durumum oldukça iyiydi. Sokakta kalmak zorunda olan, üç kuruş para kazanmak için 15 saat fabrikalarda sürünen insanlar vardı bu ülkede. Olmaya devam da edecekti. Ben aslında çok az acı çekiyordum,bu yaptığım biraz da bencillikti. Herşeyin farkındaydım. Bencil olduğumun da,yaşamıma son vermeye hakkım olmadığının da. Fakat zihnimdeki bir şey yürümeme sebep oluyordu. Bu iyi birşey miydi kötü müydü bilmiyordum. Sadece yürüyordum.

İçim içimi yemeye başlamıştı. Ölüme o kadar az kalmıştı ki. Artık korkmaya başlamıştım. Fakat korkunun ecele faydası yoktu. Kaderim böyle karar vermişti. Ben bu gece yok olacaktım. Bu artık kesindi. Bunu değiştiremezdim. 

Sonunda istediğim yere varmıştım. Uzun zaman önce terkedilmiş bir apartman. Tam apartmana girecektim ki arkamda duran birini fark ettim. Bana doğru seslendi. Başta anlamadım,sonra sesin sahibini tanıdım. O sırada yanında 3 kişi daha olduğunu gördüm.

Efe-Yağmur lütfen gel eve gidelim. Hiçbirşey senin yaşamından önemli olamaz. Lütfen bak. LÜTFEN.

Bana çok çağresiz batıyordu. Umursamadım. Koşarak binaya girdim. Tam 2. kata çıkacakken ayağım takıldı,düştüm. O sırada diğerlerinin peşimden geldiğini fark ettim. Hızlıca ayağa kalktım. Herşey berbat oluyordu. Bu sefer de kaybedemezdim. Artık bıkmıştım. Koşarak en üst çatıya çıktım. Birkaç saniye nefesimin düzelmesini bekledim. Sakinleştiğimde diğerleri de çatıya varmıştı. 

Cem-Yağmur lütfen vazgeç şundan.

Tepki vermedim. Yapacağımın onlar da farkındaydı,sadece kabullenemiyorlardı. 

Cem-Bak lütfen Yağmur yalvarırım sana. LÜTFEN ÖLME!

Hepsi çok yorgun görünüyordu. Onları üzdüğüm için çok içim acıyordu. Artık bu acıya son vermeliydim. Tabancayı kalbime doğrulttum ve son cümlemi söyledim.

Yağmur-Hoşçakalın.

Ve tetiği çektim. O anda sanki zaman durdu. Herşey sustu. O anda çok büyük bir çığlık atmak istedim. Canım deli gibi yanıyordu. Fakat çok derin değildi. Bu fiziksel acıydı. Kalp acısının yanına bile yaklaşamazdı. 

Duyamıyor ya da göremiyordum,ama beynim takır tukur çalışıyordu. Çarklar dönüyordu. O sırada tüm hayatım gözlerimin önünden geçti. Çocukluğumda oyuncaklarımı yerde sürükleyerek tüm sokakta gezişimi düşündüm. Çok masumdum o zamanlar. Artık o masumluk,saflık yoktu bende.

Ortaokulda yaptığım çeşit çeşit yaramazlığı hatırladım. Zaten oldum olası sevmemiştim okulu. Şimdi tekrar ortaokula başlayacaksın deseler kabul ederdim gerçi,o ayrı. Fakat o zamanlar hiç sevmiyordum. Çoğu şeyin değerini bilmiyordum. Küçüktüm zaten.

Lisedeyken müziğe karşı ilgimin artmasını düşündüm. Ne de güzel olmuştu. Bu grubu kurmamın temeliydi. Gitar önümde takılırdım o zamanlar. Gerçi hala öyleydi,ama bu dakikadan sonra bırak gitar çalmayı yaşayamayacaktım bile.

Üniversite arkadaşlarımı düşündüm. Orçunla orada tanışmıştım. Efeyle de. Hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi o dönem. Hayatım neredeyse tamamen değişmişti. 

Ve şimdiyi düşündüm. Yaşadığım dönemi. Hayatımın en garip dönemiydi. Kötü diyemezdim. Birçok iyi kişiyle tanışmıştım sonuçta. Onlar bana iyi örnek olmuş,destek vermişlerdi. İçimden hepsine teker teker teşekkür etmek geldi. Gerçi bunu yapamazdım. Şuanda hayatımın son saniyelerindeydim. Onların hiçbirini üzmek istememiştim,özellikle anne babamı. Fakat artık herşey bitmişti. Geri dönüşü yoktu. Kaderime yenik düşmüştüm. İnsan isterse kaderini değiştirebilirdi,fakat ben bunu yapamayacak kadar korkaktım. Sevilesi bir yanım da yoktu zaten.  

Ölümün canımı çok yakacağımı düşünmüştüm,fakat acım çok uzun sürmedi. Beynim takur tukur çalışmaya devam ederken bir şey hissettim. Bir damla gözyaşımın tenime değişi. O anda aklımda bir soru belirdi. Ben ölmemiş miydim?

Alın size yeni bölüm ehehehehhehe. Ağlamanız için tüm itemlerimi kullandım fark etmişsinizdir umarım. Sevgili madama yeni bölüm at dediğim her zaman aslında yeni bölüm atmış olması gerçeği yüzünden yeni bölüm at demicem. Evet sevgili okuyucularım. Sizlere iyi günler,aylar,yıllar diliyoruuuuuum <3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3^-^

maNga EviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin