Yağmur'un Ağzından*
******************************
Uyandığımda başım çok ağrıyordu. Yavaşça dizlerimi vücuduma doğru çektim. Ellerimi dizlerimin önünde birleştirip başımı dizime dayadım. Çok yorgundum. Saate baktım. 13.00'tü. Bu kadar geç olduğuna inanamadım. Bir anda tekrar çığlıkları duymaya başladım. Dayanılmazdı. Tüm bu çığlıkların arasında farklı dillerde sesler duyuluyordu. Aralarından sadece bir tanesini anladım.
Çığlık-Make you cry.
Çok tiz bir sesti söyleyen. Sanki işkence görüyorken söylüyordu. Yavaşça derisinin altına işleyen bir bıçağın acısıyla bağırıyordu. Minik kızımı gördüğümde atmak istediğim gibi bir acıyla bağırıyordu. Bunu çoğu şeye benzetebilirdim. En çok ruh acısına benziyordu. Ben böyle beklerken Ferman odaya girdi.
Ferman-İyi misin Yağmur?
Başımı hayır anlamında salladım. Yüzümü buruşturdum,bunu neden yaptığımı pek bilmiyorum. Belkide sesin azalmasını umuyordum. Bacaklarım titremeye başladı. Bunu durduramıyordum.
Ferman-Acıktın mı?
Yağmur-Ben...Nefes alamıyorum.
Gerçekten de alamıyordum. Sanki birisi nefes boruma bastırıyordu.
Ferman-Al su iç bi.
Ferman elindeki tepsiden bir bardak su uzattı. Alıp içtim. Biraz iyi gelmişti. Ferman hala endşeli gözlerle beni süzüyordu.
Ferman-Şey...Ben sana biraz yemek getirmiştim de. Uzun zamandır yemiyorsun. Zaten zayıftın,iyice bir deri bir kemik kaldın.
Haklıydı. Gerçekten de zayıflamıştım. Elime çatalı aldım. Yemek yemeye çalışırken çatal elimden kaydı. Ne oluyordu bana?
Ferman-Ben yardımcı olayım istersen.
Bana acıyarak bakıyordu. Bu aciz halime acıyordu. Normal bir durumda olsaydım bunu gururuma yediremez,reddederdim. Fakat şuanda gerçekten buna ihtiyacım vardı. Kafamı evet anlamında salladım. Ferman bana hafifçe gülümsedi. Kendini bunu yapmaya zorladığı çok belliydi. Yemek yerken kendimi her zamankinden daha aciz hissettim. Aciz ve utanmış.
Yağmur-Doydum ben.
Ferman-Tamam. Bir şey istersen kapıya tıklarsın oldu mu?
Yağmur-Tamam.
Kendime acımaya başlamıştım. Böyle bir duruma düştüğüm için. Kendimden nefret ediyordum. Aslında buradan kurtulmak için planım hazırdı,olabildiğince sakin davranıp rol yapacaktım. Fakat dayanamıyordum. Artık bıkmıştım. Sadece birkaç günde böyle olduysam,kim bilir Ferman beni bırakana kadar ne duruma gelecektim. Kafamı kaldırdığımda Abası'yı gördüm. Bembeyaz teni,kapkara saçları ve gözleri,koyu renk dudakları,kırmızı kıyafeti,upuzun tırnakları,perdeli ayakları,hepsi gözümün önündeydi işte.
Yağmur-Gider misin artık.
Ferman-Gidiyorum zaten,hem neden öyle dedin ki?
Yağmur-Şeyyy...pardon. Sana demedim ben.
Ferman-Eeee tamam. Dediğim gibi sorun çıkarsa kapıya tıklarsın,olur mu?
Yağmur-Olur.
Bu aptallığı yaptığıma inanamıyordum. Neden o gitmeden konuşmuştum ki? Ferman'ın odadan uzaklaştığından emin olduğumda hızlıca ayağa kalkıp Abası'ya yaklaştım.
Yağmur-Bak lütfen artık beni yalnız bırak. Sen gitmezsen ben buradan kurtulamayacağım. Yani en azından bir süreliğine gitsen. Çok mu zor bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maNga Evi
FanfictionmaNga'nın İstanbuldaki evinde yaşadığı şeyleri anlatan komikli hikaye.