5.bölüm

10.2K 284 5
                                    

Sessiz geçen asansör yolculuğundan sonra kahvaltı ettiğimiz yere geldik. Bu seferde  akşam yemeği için hazırlanmış gösterişli masalardan birine oturduk.

Hızla menüye bakıp kararımı verdim ve garson gelince kırmızı şarap eşliğinde siparişlerimizi söyledik.

“ne zaman dönüyoruz ? “  ellerimle oynayıp göz göze gelmemeye çalıştım.

“daha buradaki ilk günümüz Beste “

Yemeklerimizden önce gelen şaraplardan yudumlamaya başladı.

“artık dönmek istiyorum sıkıldım burada. Seni yeterince tanıdığım düşünüyorum fazlasına gerek yok “

Ellerini birleştirip alaycı bakışını tekrar takındı.

“bu kadar kısa sürede nasıl tanımış olabilirsin merak ediyorum “

Sabit bakışları bu sorunun cevabını gerçekten merak ettiğini haykırıyordu. Boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım.

“kendine bir baksana.  Zengin züppe… kadın avcısı… gece hayatı…  her dediğinde dediği olacak şekilde büyütülmüş tek derdi kendisi olan egosu tavan yapmış birinden başka biri olduğunu kanıtlayabilir misin ? hayır. Çünkü sen busun. Söylediğim her kelime harfiyen seni anlatıyor yağız dinçer.  Gram sıkıntı çekmeden bu günlere gelen biri olarak  ben bu hayatı hak ettim diyemezsin “

Şarabımdan yudum alıp yutkundum.

“sen ve ben aynıyız Beste. İkimizde zenginiz… ikimizde kendimizi beğeniyoruz ve egomuz tavanda. İkimizde karşı cinsimizle sürtüyoruz ikimizde bu hayatı hak etmedik “

Söylediklerine karşı tepkim  artık hissizleşmeye başlayan kalbimin işaretiydi. Dedikleri harfiyen  yanlıştı. Bu kelimeler kendisi için geçerliydi.

Zafer kazanmışçasına gülen suratını takamadım ve önümüze gelen yemeklerimizi yemeye başladım. Köşedeki canlı müzik eşliğinde devam eden yemek sonunda bittiğinde bir an için platforma çıkıp şarkı söylemek istedim. Sadece bir an…  sadece bade için….

Artık uykumun geldiğini anlayıp yağız’a söyledim ve asansörü beklemeye başladık. 

“sen ve ben kesinlikle aynı değiliz dinçer… ben  sürtmem… egom tavan değildir… zenginliğimle de hava atmam… ben bu hayatı hak ediyorum. Bana bu hayat ikinci defa bağışlandı ve ben bu hayatı yaşamaya mahkumum… kardeşim için…

Gözlerimi araladığıma odanın içinde mırıldanmalar dönüyordu. Gözlerimi araladığımda telefonla konuşan yağız görüş alanıma girdi.

Dinlemeye fırsat kalmadan biten telefon konuşmasından sonra uyandığımı fark etti.

“günaydın. Kahvaltımızı dışarıda yapıp bugünü Roma’da gezerek geçireceğiz. İsteğin üzerine yarın son günümüz olacak ve diğer gün gideceğiz. “ sessizce anlattığı kısa planımızdan sonra hazırlanıp çıktık ve kahvaltımızı yaptık.

Havanın güzel olmasından dolayı dışarıda dolaşmaya başladık.

“biz zorla bir arada bulunan iki kişi değiliz beste. İkimizce böyle olabilir fakat herkes  bizi başarılı bir aşkın doğru kararla evliliğini yapmış iki genç olacağız. “ diyerek elini bana uzattı.

Dediğini haklı bulup elini tuttum ve  bu şekilde günümü geçirdik. Bir dost gibi… el ele tüm gün dolaştık.  Dün ki kara bulutları üstümüzden atmıştık.

Son durağımız lüks bir manzaralı restorantta akşam yemeğiydi. Ardından yürüyerek otele dönerken şu aşıklar köprüsünden geçtik. Gözlerim kilitlere takılmış binlerce, köprüye kilitlenen aşkların kırıntılarını süzüyordum.

“beğendin mi ? “

Bakışlarımı yağız’a çevirip kendi dünyamdan çıktım.

“evet çok hoş ve eşsiz… “

Yağız elini cebine attı ve bir kilitle anahtarı diğer eliyle açtığı avucuma bıraktı. Kalp şeklinde ve taşları olan bir kilitle taşlı , gümüşten hoş anahtarlı kolye vardı.

“kilidi şimdi takabilirsin. Anahtar da kalbinin sahibini bulduğunda vermen için korunmalı olarak  kolye yerine kullanman için “

Düşündüğü ve çıkardığı muhteşem sonuçtan dolayı gülümseyip teşekkür ettim ve kilidi asma köprüye taktım. Anahtar kolyeyi de yağız yardımıyla boynuma taktım.

“çok teşekkür ederim “

Tekrar el ele tutuşup yürümeye devam ettik.

“dün akşamın özrü olduğunu düşün “  

Küçük bir tebessümle başımı yere eğdim ve otele doğru devam ettik. 

Yeni bolumu pazar gunleri yayinlamaya calisacagim diger hikayelerimede goz atin lutfen...

zoraki evlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin