uzun bir süredir yağız'la iki yabancı gibiydik. aynı evde ayrı hayatlar yaşıyorduk. nadiren dışarı çıkıyordum. genelde kaan'la bir saat geçirip eve dönüyordum. mutfak süprizleri dışında yağız'ın varlığıyla yokluğu birdi.
fakat bu akşam bu durum biraz farklıydı. ayda bir iki aile toplanmaya karar vermişti. annemler ve diğer annemler(!). bu ev bizim evimizde, benim eski evim olan, yemek yenecekti. yağız'ın ailesi ve benim ailem olucaktık. uzun süreli kaçış sonucunda hem ailelerle hemde yağızla yüz göz olacağım kesindi bu gece.
geçen geceki olaydan sonra seda'yı evde daha az görmeye , duymaya, başlamıştım. en azından ondan ve bu durumdan hoşnut olmadığım daha da belli olmuştu.
kapının açılmasıyla oturduğum yerden kalkarak televizyonu kapattım. dalmıştım ve yağız'ın eve geliş saatinde odama çıkmayı unutmuştum.
hızla yerimden kalktığımda yağız ceketini asıyordu. beni farkettiğinde adımlarımı hızlandırmıştım.
"hey bekle."
ona doğru dönerek ifadesizce bekledim. sesi beni yere sabitlemişti bile.
"bu akşam yemek var"
"evet biliyorum yarım saate hazırlanmış olurum."
arkamdan mırıldandığını duydum. odaya girdiğimde aynada kendimi gördüm ve ayrım saatte nasıl hazırlanacağımı mırıldandığından emindim.
hızla saçımı yıkayarak dolaptan aldığım elbiseyi üstüme geçirdim.
kupelerimi takıp, ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. saçımı hızlı bir topuz yaptım ve odadan çıktım. tamam hazırlanmam 40 dakika sürmüştü. ama kimin umrunda.
yağız beni görünce önce baştan asağıya süzdü. daha sonra evden çıktı. arabayı çalıştırdığında bende kabanımı giymiş evden çıkmıştım.
eve geldiğimizde suskunlukla geçen yolculuktan kendimi hızla arabadan attım. evin kapısı açıldığında yağız arabadan yeni çıkmıştı.
kapıda her zaman ki haliyle suzan vardı. herşey olduğu gibiydi ama ben yoktum. şimdiden anlamıştım.
suzan çocukça heyecanla karşıladı beni. hasretle elimdekileri konsola bırakıp suzan'a sarıldım.
"uzun zamandır bu ev sessizlikte kuzum, gelecek olman bile mutlu etti beni. "
suzan'ın hiç çocuğu olmamıştı. o yüzden tüm ilgisi biz olmuştuk. yıllardır bizimleydi ve evlat sahibi olamadan evlat acısına şahit olmuştu. hepimizin acısının ortağıydı suzan'da.
içeriye geçtiğimde herkes oturmuştu ve bizi bekledikleri belliydi.
"nerede kaldınız çocuklar ? geleceğinizden şüphelenmiştik. " aysun hanım hızla atıldı önce yağız'ı sonra beni öptü. bende ailemle mesafeli bir şekilde selamlaşıp yanlarına oturdum.
"bence geldiklerine şükretmeliyiz. "
annem bana dargındı. evlilikten sonra eve sayılı şekilde gelmiştim. ve aramız o kadar açılmıştı ki iki yabancıydık belkide.
"geçelim masaya buyurun."
babamın önderliğinde masadaki yerlerimize yerleştik. babalarımız basanın karşısındaydı annem babamın bir yanında bende diğer yanındaydım. annemin yanında aysun hanım, benim yanımda yağız oturuyordu.
konuşmaya mehmet bey başladı.
"öncelikle güzel hanımların hoş görüntüleri ve bu masa eşliğinde tam bir aile olarak buluştuğumuz için çok mutluyum. "
babamda onaylar cümleler kurduktan sonra öncelikle ikisinin daha sonra hepimizin beyaz şarapla dolu olan kadehleri masadan havalandı. ilk yudumlar alındı ve suzan'ın yardımcılarıyla beraber servis , yemek, başladı.
***
tatlı servisinden sonra bütün yemeği kaplayan klasik ve iş konuşmaları sonlanmış bütün konu bize doğru sıçramaya başlamıştı. ama tam girişi aysun hanım yapmıştı.
" evet çocuklar, evliliğe alıştınız mı ? torunumuzun haberini ne zaman alacağız inşallah.?"
yağız'ın dizi sallanmaya başlamıştı. evlendiğimize dua etmeleri gerektiği halde bir de bu konulara, gerçekten GERÇEK bir evlilik olduğunu düşünebilicekleri bu konuya kafa yoruyorlardı. yağız ve benim bozulduğunu fark eden annem sessizliği bozdu.
" ben kızlarımı kucağıma aldığımda sizlerden gençtim."
ah anne... kesinlikle yanlış bir konudan dağıttın bulutları. yağmurdan kaçamadan doluya tutuldun.
annem herşeyi fark edip donup kaldığında masada babamın çatal sesi dışında kimse konuşmuyordu. aysun hanım ve mehmet bey anlamamışca kaldı. yağız ise kaşlarını çatıp parçaları birleştirmeye çalışıyordu.
aysun hanım kesinlikle çenesini kapatmadan olaya atladı.
"tatlım kızlarım ?"
"ikizim ve ben aysun hanım. ve biz yağız'la evlendik. sadece evliyiz. tam istediğiniz gibi. o yüzden torununuz olmayacak. en azından bu masada karşısınız da ben varken olmayacak. fakat tek derdiniz torun sa , benden olması önemli değilse, emin olun bir torununuz geç olmadan olur. "
benim cümlelerim herkesi aynı şoka sokacak şekilde donduruken ben hiç keyfimi bozmadım.
"suzancım benim buradaki arabamın anahtarını getirebilir misin ?"
ilk şoku atlatan olaylara şahit olan suzan'dı hızla anahtarımı getirmek için gitti. bense peçetemle ağzımı temizleyip masadan kalktım.
"hepinize afiyet olsun. "
hızlı adımlarla evden dışarı çıktım. suzan'da gelmişti.
"kuzum ne- ne oldu?"
derin bir nefes alıp suzan'ı çekerek bahçedeki banka oturttum.
"suzan abla... gerçek olmayan bu evliliğimizin diğer bilinmeyen kısmıysa onun ihtiyaçları için eve getirdiği sürtük. ve bunu benim isteyerek ona yaptırmam."
"ah be bestem. ne yaptın sen..."
"suzan abla bide, kabuslarım. neredeyse her gece aynı şeyler suzan ablam. bunlarla o evde, yanlız başıma başetmeye uğraşıyorum. bade... her gece o günü yeniden yaşıyorum."
suzan da benimle beraber kendini tutamayıp ağlamaya başlamıştı.
"bebeğim. doktorunu aramamı istermisin ? sıklaşınca gelmeni söylemişti biliyorsun?"
ah... doktorlar.
"suzan abla. şimdi değil. uygun bir zamanda gideceğim ama şimdi değil. "
son kez sarılıp arabaya doğru yöneldim.
kaan' a mesaj atıp kafeye doğru sürdüm. kendi hayatıma bakmam gerekiyordu. yoksa kafayı yiyeceğimden emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zoraki evlilik
Storie d'amorekendini bir anda nikah masasinda bulan ve baska çaresi olmayan bu dünyalar güzeli kız karsindaki gizemli playboyla nasil bas edicek ? "beste özer , kendi özgür iradenizle yağız dinçer i kocaliğa kabul ediyor musunuz ? " ASLA 'evet ' s...