4.bölüm

10.8K 297 10
                                    

" hayır  aynı  odada kalmayacağız! "

"Bunu anneme soyle ' hayatım'  "  diye vurguladığında yapılacak  birşey  olmadığını  anladim. Yağız  anahtarı  almış  arkasında  eşyalarımızı taşıyan  tuhaf elbiseli adamla yanıma  geldi ve tek elinde tuttuğu bir tane anahtarı  bana inat olsun diye gözümün  icine soktu.

Odaya girip koşarak  banyoya geçtim  2gün  onunla ne yapacaktım  ben !!

Geldiğimizden beri çıkmaya cesaret edemediğim  banyonun kapısını  yavaşça açarak  kafamı  dışarı  uzattım. Havanın  kararmasıyla odayı  loş ışık  kaplamıştı.

Yağız  ın  yatakta , kendi köşesinde yattığını görünce  koşarak  diğer  köşeye  atladım.  Bu sırada  yağız' ın üstünde  geçmeyi  ihmal etmemiştim.

Yağız biraz kıpırdansa da uyanmadı. Ayaklarımı  belinde ayarladıktan sonra  baskıyla  onu  yataktan ittim. Daha  o ne olduğunu anlamadan kendimi iki kişilik  yatağa yaydım ve geri yatmasını  engellemeye çalıştım.

Zorla evlenebilirdik ama zorla onla aynı  yatakta ozellikle evlenmeden yatmayı  planlamıyordum.

Oflanarak  odanın diğer ucundaki koltuğa uzanan yağız’ı gördükten sonra kendimi yatakta ortalayarak uyku  pozisyonu aldım.

Rahatsızca kıpırdanarak gözlerimi açtığımda duştan çıkmış bir kas yığınıyla karşılaştım.

“tanrım git üstünü giyin “ hala dikilip elindeki havluyla saçını kurularken aradan bana bir bakış atıp gözlerini devirdi. Tekrar banyoya girip  bu sefer giyinip çıktığında bende   bu fırsatta üstümü değiştirdim.

“kahvaltıyı odamızda mı etsek sevgilim “ alaylı gözleri üstümdeyken öfkeyle soluyarak telefonumu elime alıp odadan çıkmıştı. Tabi ki oda benim peşime.

Otelin kahvaltı salonuna indik ve kahvaltı tabaklarımızı yemeye başladık. Ben bir yandan yerken bir yandan da kapalı olan telefonumu açmış cevapsız arama ve mesajlara bakarken aynı işlemi yağız’da yapıyordu.

Kaan’dan gelen tonlarca mesajı görünce gözlerimi pörtletip yemeğe ara verdim. Attığı son mesajı açtım.

yapma yapma bize bunu yapamazsın biz birbirimizi seviyoruz. Aç şu telefonu

gözlerim dolmaya başladığında telefonu tekrar geri kapatıp masaya koydum.  Göz yaşlarım akmaması için  başımı tabağa gömdüm.  

Sadece basit bir  yanlışlık sonucu  saçma bir terk edişin ardından ona  geri dönemeden olaylar gelişmişti.

 Tam masadan kalkmak üzereyken başımızda dikilen esmer  bir hatun dikkatimi çekti. Benle birlikte yağız’da başını kaldırdı. Önce yutkunup ardından dikleşti.

“selem şekerim. Uzun zamandır yoksun “ saçının ucuyla oynayıp bakışlarıyla yağız’ı  yiyen esmerin Türkçesi de bozuktu.

“ya evet uzun bir aradan sonra gelelim dedik “ rahatsızca yerinden  kıpırdandı. Kız bunun üzerini beni fark edip yan gözle bana baktı.

“ah kardeşin olduğunu bilmiyordum… “ küçümseyen şiveli esmere gözlerimi devirip hızla masayı terk ettim.

Benim kendi sorunlarım yetmiyormuş gibi bir de yağız’ın sevgili tribini çekmeye niyetim yoktu.

Asansöre binip  kat numarasına bastım ve kapının kapanmasını bekledim. Bu arada aynadan ağlamaya başladığımı fark etmiştim.  

Kapanmak üzere olan kapı birden açılınca gözümde yaşlarla olduğum yere sabitlendim. İçeriye önce kaşları çatılan ardından da gülümseyen bir adet yağız girdi. Beni daha fazla görmemesi ve alaycı gülüşünü görmemek için ona arkamı döndüm.

“ne o kıskandın mı? “ alay ses tonundan bile anlayınca gözlerimi kapattım ve 10’a kadar saymaya başladım.

“bunlara alışsan iyi olur güzelim “ daha fazla aşağılanmaya dayanamayıp hıçkırıklar kaçan ağzımı elimle kapattım. Asansör durunca indim ve odaya doğru koşmaya başladım. Kapıyı hızla çarpıp yaslandım ve duvar boyunca yere oturdum. 

Her şey birden bire üst üste geldi ve benim bünyem bu kadar şeye alışık değil. Kaan’la olan kavgalarımızın bu boyuta geleceğini ve zorla biriyle evlenmenin eşiğine geleceğimi düşünmemiştim. Onu bir kızla yakaladığımda anlayıp dinlemeden yargılamasaydım şimdiye farklı yerde farklı biriyle farklı duygular içinde olabilecektim. Tüm bunları kendi başıma kendim açmıştım ve aynı zamanda aşağılanmayı da kabul edemezdim. Cenin pozisyonunu alıp gözlerimi dizlerime dayadım.

Benden habersiz  kapanan kırmızı, şişmiş gözlerimi açtığıma karşımda yağız bedenimse yataktaydı. Hava kararmıştı ve ben uyuya kalmıştım ne kadar güzel…

Yağız ağzını araladığında ondan önce davranıp konuşmasına engel oldum.

 “sakın  beni seni kıskanmakla suçlama böyle bir şey yok. Canımı sıkan senin dışında hayatımda var yağız dinçer “  ciddiyetle söylediğim şeyler üstüne biraz bekleyip konuşmasını gerçekleştirdi.

“yemek saati geldi “ ayaklanıp kapıyı açtı ve benim gelmemi bekledi. Yataktan kalkıp odadan çıkınca beraber asansöre bindik.

yeni bölüm pazar günleri yayınlanacaktır...

eğer diğer hikayelerimide okursanız daha farklı kurgularla karşılaşacağınıza inanıyorum. yeni bölümü en yakn zamana yayınlamaya çalışacağım. diğer kurgularımla vakit geçirmeye çalışın lütfen...

zoraki evlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin