03.02.2021
Vazgeçme düşüncesi zihne bir kere düştü mü, yokluyordu bütün gerçekliklerini. Yavaş yavaş yapmıyordu, canını acıtacak kadar hızlı ve sert yapıyordu ama sen yavaş yavaş hissediyordun. Zihni ele geçiriyordu, başka düşüncelere dalmana izin v...
Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum, güzel okumalar! 🤍
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🌸
Bölüm şarkısı: Hideous - Mehro
🌸
Son.
Benim hikâyemin ilk kelimesi buydu. Hikâyemin son satırından sonra yazılması gereken şeyi, en başta söyleyip kurtulmuştum bu yükten. Bu kelimeden önce yazılan şeylerin önemi vardı ama biliyordum ki asıl önemli olan şu andan sonrası olacaktı.
Ben sondan başlayacaktım.
Bitmişti, bitirmiştim. Hatta pişman olmama fırsat vermeyecek kadar hızlı ve acımasızca bitirmiştim. Bir valiz almamıştım elime, veda mektuba falan da bırakmamıştım ardımda. Zaten bana göre gerçek gidiş tam olarak böyleydi. Veda mektupları garip bir bekleyişi doğuruyordu, her bavul evini arıyordu ve her kıyafet bir şekilde anıları yokluyordu.
Anılarımı da ardımda bırakmak isterdim ama böyle bir şeyin mümkün olamayacağını biliyordum. Benim artık onlara ihtiyacım yoktu, ihtiyacı olan alabilirdi ve ben de yeni anılar edinirdim. Her ne kadar böyle bir şeyin mümkün olabilmesini istesem de, gerçeğin ne olduğunu biliyordum.
Vazgeçme düşüncesi zihne bir kere düştü mü, yokluyordu bütün gerçekliklerini. Yavaş yavaş yapmıyordu, canını acıtacak kadar hızlı ve sert yapıyordu ama sen yavaş yavaş hissediyordun. Zihni ele geçiriyordu, başka düşüncelere dalmana izin vermiyordu ve sen tamamen her şeyden vazgeçene kadar tırnaklarını düşüncelerine batırıyordu.
Düşüncelerinden kan yerine kötü anıların akıyordu.
O düşünceyi harlayan bir sürü olay oluyordu ve o olaylar da kendilerini o anlarda hatırlatıyordu. O an fark edemesen de zihninin kuklası oluyordun.
Ama şöyle bir gerçek vardı ki, kendi zihnim benim kuklamdı ve ben onu parmaklarımın arasında oynatabiliyordum.
Bu şehir bilmem kaçıncı terk edişi barındırıyordu içinde ama hangisi benimki kadar gerçekti ki? Belki de bu yola çıkan herkes bir kere de olsa en gerçek terk edişin kendisi olduğunu sanıyordu. Açıkçası böyle şeylerle pek ilgilendiğim söylenemezdi ama ilgilenmiyor olmam da düşünmeme engel değildi.
İşte ben, böyle garip ve saçma ikilemleri kendi kendine mantıklı kılan biriydim.
Çok derin düşünceleri olan bir insan değildim, bazen sırf zaman geçsin diye düşünürdüm. Kendim hariç hiçbir şeye çok fazla anlam yüklemez, hiçbir şeye de haddinden fazla değer vermemeye çalışırdım.