10. ÜÇ, İKİ, BİR...

285 35 86
                                    

10. Bölüm: "Üç, iki, bir..."

Umarım seversiniz.

Yorumlarınızı merakla bekliyorum, sizleri çok seviyorum.

Güzel okumalar.

🌺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌺

Perdenin Ardındakiler - Beni Kendinden Kurtar

🌺

Kaybolmak, benim için korkutucu değildi. Bu yüzden bilmediğim yerlerde yürürken adımlarımı korkarak atmazdım. Aksine, o zamanlar kendimi daha iyi hissederdim.

Yollardan, yürümekten ya da ölmekten korkmazdım ama insanlardan korkardım. İnsanlarda kaybolmak demek, kendi ölümünü kendi ellerinle yazmak demekti.

Sessizce yutkunduktan sonra derin bir nefes aldım ve bakışlarımı adımlarımdan çekip önüme doğru çevirdim. İlk görüş alanıma giren şey, onun siyah kürklü ceketi oldu. Dağılan saçlarında bakışlarımı çevirdim, dudaklarımı aralayıp nefesimi dudaklarımın arasından bıraktığımda, nefesim soğuk hava yüzünden gökyüzüne bir iz bıraktı.

"Yabancı," dedim sesimi hafifçe yükselterek.

Adımları duraksadı ve ben onun bana dönmesini bekledim ama o, öylece bekledi. Dişlerimi birbirine bastırdım, ağzımın içinde garip bir tat vardı. Susamıştım ama şu an su alabileceğim bir yer yoktu.

"Yollarını ben seçecektim," dedim. Esen rüzgâr, kıvırcık saçlarını uçurdu. Başını öne doğru eğdiğinde aramızdaki mesafeyi koruyarak yanından geçtim ve tam önünde durdum.

"Dümdüz yol, sarışın," dedi oldukça kısık bir sesle. Söylediği bir şeyi kaçırmamak için tüm dikkatimi ona verdiğim hâlde hâlâ onu duyamamaktan korkuyordum. Söylediği şey yüzümde küçük bir gülümsemenin oluşmasına sebep oldu ama arkam ona dönük olduğu için o bunu göremedi.

"Beni ilgilendirmez yabancı," dedim gülerek. Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp başımı hafifçe iki yana doğru salladım. Karnım o kadar çok acıkmıştı ki, hemen bir şeyler yemek istiyordum.

Yolun sonuna geldiğimizde, bir an bile düşünmeden sola döndüm.

"Duraksamadın bile," dediğini duyduğumda, omzumun üzerinden ona doğru bir bakış attım. Bir şeyler söylemek için dudaklarımı araladım ama kelimeler dudaklarımın arasından çıkmadı. Öylesine yollar seçmenin alışkın olduğum bir şey olduğunu ona söylemek istemedim.

Biraz yürüdükten sonra, işlek bir sokağa girdik ve bu yüzümde bir gülümsemenin oluşmasına sebep oldu. Adımlarımı durdurup arkamı döndüm ve bedenimi tamamen ona doğru çevirmiş oldum.

"Ekmek arası, istediğin bir içecek ve sahil kenarına ayaklarını sarkıtmalı bir yemeğe ne dersin?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

Ellerini ceplerine koymuştu, omuzlarını da rüzgâr yüzünden hafifçe yukarıya doğru kaldırmıştı. Başı hafifçe öne doğru eğikti, alnına düşen bukleleri rüzgâr yüzünden sürekli hareket ediyordu.

AYKIRI ÇİÇEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin