#Bölüm 44#

1.7K 127 34
                                    

Selami Şengül - Ben Bir Tek Kadın Sevdim

Uyanır uyanmaz yanımda hala uyuyan Atlas'ı dürttüm. "Bebeğim uyan hadi. Okula geç kalıyoruz."

"Hı?"

Gülerek kollarımı ona doladım. "Aşkım, okula gitmemiz lazım." Kafasını iki yana sallayarak kollarıma daha çok yayıldı. "Lazım değil. Susup uyu." diye mırıldandı. "Lütfen yani."

"Ben uyandım artık tekrar uyuyamam. Hem uykumu da aldım. 11 saattir uyuyoruz Atlas, daha ne istiyorsun?"

Oflayarak kollarımdan çıktı ve bana arkasını dönerek yatmaya devam etti. "12 saat uyumak. Belki 13. Hatta 14 bile olabilir."

Yerimden sinirle kalkıp mutfağa girdim. Can uyanmış ekmeğine nutella sürüyordu. Bir bardağa su doldurdum ve kapıdan çıkmadan önce Can'ın elindeki yemeğe hazırlandığı ekmeği kaptım. "Teşekkür ederim Can'ım!"

Koridorda koşarak kaldığımız odaya geçtim ve hiç beklemeden elimdeki suyu Atlas'ın üstüne attım ve eş zamanlı olarak ekmeğimi yemeğe başladım. "Hay ananı si-" Kafasını çevirip beni görünce sustu. "Seveyim Su. Ne yapıyorsun ya?"

"Ekmek yiyorum sevgilim sen?" dedim ve şirince sırıttım. Kaşlarını çatmış bana bakmaya devam ediyordu. "Hiç şirinlik yapma. Şirin değilsin şu an, cadısın."

Elimdeki ekmeği ısırmayı bıraktım ve dolu gözlerimle ona baktım. Birkaç saniye sonra dolu gözlerimi fark etti ve yattığı yerden kalkıp yanıma geldi. "Aşkım ne oldu?" diye sorup beni yatağa oturttu. "Bebeğim şaka yaptım sen her halinle, her zaman tatlısın. Vallahi şaka yaptım ya."

Sırıtarak yataktan kalktım ve yanağını öptüm. "Biliyorum teşekkür ederim. Sende arada tatlı oluyorsun işte." diye mırıldandım ve ekmeğimi ısırarak odadan çıktım. Şaşkın şaşkın arkamdan baktığını tahmin edebiliyordum.

Herkes uyanınca okula geçtik. Artık bu kapıdan içeri girmeyeceğim ve mezuna kalacağım günlere geçmek istiyordum. Mezuna kalmasam daha iyi tabii ama şartlar ne getirecek kestiremiyordum.

"Su, çözmek ister misin?"

Kafamı sallayarak yerimden kalktım. Yapamayacaktım ama uğraşırdım. Mert hiç beklemediğim bi anda önünden geçerken elime bir kağıt tutuşturdu. Tahminimce cevabı yazmıştı. Kendini iyi birisine mi dönüştürmeye çalışıyordu?

Soruyu çözdükten sonra yerime oturdum. Çalan zilden sonra sınıfa İkra girdi. Bu kızdan gerçekten haz etmiyordum. Nerde çokluk orda bokluktaki bok İkra yerine kullanılmıştı. "Geldi yine..." deyip göz deviren Can'a kaşlarımı çattım.

"Sen de iyice gaza getirmesene kızı." Bade kafasını sallayarak Merve'yi onaylayınca Can susmak zorunda kaldı.

"Selam, nasılsınız gençler?"

Gözlerinin içine dik dik baktıktan sonra kafamı sıraya koydum. Atlas'ın eli anında saçlarımı bulunca sırıttım. Bu durum çok hoşuma gidiyordu. "İyidir sen?" diye soruyu ona yöneltti Merve.

"Gayet iyiyim ama sanırım sizden sadece Merve iyi? Pek bir suskunuz da." dedi ve durakladı. "Mesela Atlas, sen nasılsın?"

Kafamı kaldırmak için hamle yaptığımda Atlas kibarca elimi sıktı. "Gördüğün üzere İkra, daha ne kadar iyi olunur bilmiyorum."

Atlas ne zaman yanlış anlama ihtimalim olan bir durum olsa ya da rahatsız hissedeceğimi bildiği bir durum karşısında kalsa hep bana böyle güzel davranıyordu. Kimsenin hiçbir şeyi yanlış anlamasına ve bir şeylerden yüz bulmasına izin vermiyordu.

İkra'nın gözlerini devirdiğine yemin edebilirdim. "Mert, çıkışta bir şeyler mi yapsak? Hatta isterseniz sizde gelin."

Bu anı merak ettiğim için kafamı Mert'e çevirdim. Onu okuyamıyordum. Söz konusu İkra olunca herkese duvar örüyordu ve kimsenin onun ne hissettiğini bilmesine izin vermiyordu.

"Hayır İkra. Hâlâ neyi zorluyorsun? Yüzsüz gibi biz gittikçe sen geliyorsun. Ben senden kaçtıkça dibimde bitiyorsun. Gerçekten sen ne olmasını istiyorsun ya?"

Oğlundan gurur duyar anneler misali oturduğum yerde dikleştim. Beklediğim Mert buydu. Dik, güçlü ve hazır cevap.

İkra gözlerini kırpıştırarak Mert'e baktı. Sıradan bir göz boyama hareketiydi. Ben bazen Atlas benimle ilgilensin diye yapıyordum ve o da bilerek yaptığımı bilmesine rağmen oyunuma ortak oluyordu.

"Benim burada senden başka kimsem yok. Ben senin için döndüm. Her şeyi arkamda bırakıp senin için döndüm Mert. Neden böyle davranıyorsun?"

Mert, İkra'ya iyice yaklaştı. "Yurt dışına kaçarcasına giderken beni arkanda bırakıp gitmeyi iyi biliyordun. Şimdi mi fikrin değişti? Salak mısın kızım sen ben bir daha inanır mıyım sana? Kalk git kiminle ne yaparsan yap daha da gelme buraya." dedi ve yutkundu. İçini boşaltıyordu. "Dünya senin etrafında dönmüyor. Sen gittin, her şey bitti. Şimdi boş konuşup canımı sıkma işine bak."

Koşar adım çıkan Mert'in peşinden gitmek için Atlas'a baktım. Kafasını salladı. Mert'in kendini en rahat açtığı kişi bendim ve bunu herkes biliyordu. Onu böyle zamanlarda dinlemek istiyordum.

Arkasındaki adım seslerini anlayınca daha da hızlandı. "Git Su, gerçekten konuşmak istemiyorum."

"Sus kız. Az yavaş yürü ayaklarım koptu. Yazık değil mi bana ya?"

Olduğu yerde durdu ve eliyle yüzünü sıvazlayıp beni bekledi. Anında yanında bitince kafasını salladı. "Ne var?"

"Kaba insan. Bence de şu banklara oturalım." deyip sırıttım. Kafasını iki yana sallayarak gösterdiğim banka doğru yavaşça yürüdü. Fark ediyordum bugün İkra hakkında son kez konuşulacaktı ve bu konu ebediyen kapatılacaktı.

-----

Kötü haber; Aest birkaç bölüm içerisinde final yapacak. Çok fazla uzatmak istemiyorum. Çünkü gerçekten texting için oldukça uzun bir kitap zaten. İsterseniz ilerleyen zamanlarda gelecekteki hayatlarından 1-2 özel bölüm atabilirim.

Sizleri seviyorum. İyi ramazanlar, iyi sahurlar ve iyi geceler kuzucuklar♥

A.E.S.T.|Yarı Texting (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin