#Bölüm 28#

10.8K 607 133
                                    

Multi; Can

Bölüm Şarkısı; Tuğkan - Ellerimde çiçekler

~•~•~•~•~

@atlasefeoglu: Kızım gittin en yanlış anlaşılacak yerde engeli açtın

@atlasefeoglu: Sonra yine mi engel attın?

@atlasefeoglu: Allah aşkına gel bir konuşalım da dinle beni ya

@atlasefeoglu: Kimden ne duyduysan yalan, gelip önce benden dinle

@sutaskın: Şu an seninle konuşmak istemiyorum Atlas

@sutaskın: Bunu anlamak bu kadar zor mu?

@sutaskın: Elini tuttuğun, saçlarını okşamasına izin verdiğin Derin'in peşinden koşsana sen

@atlasefeoglu: Bebeğim, Allah aşkına bir gündür ne fotoğrafından bahsettiğini bana da söyler misin artık?

@sutaskın: (fotoğraf)

@sutaskın: (fotoğraf)

@sutaskın: (fotoğraf)

@sutaskın: Al gerizekalı, gördün mü şimdi?

@sutaskın: Gelmişsin ne fotoğrafı ne fotoğrafı deyip duruyorsun

@sutaskın: Al doya doya bak
|Görüldü 14:28

@sutaskın: Ne oldu? Bir açıklaman da mı yok?

@atlasefeoglu: Lan bu ne?

@atlasefeoglu: Yalan bu ya, nasıl mümkün olabilir?

@atlasefeoglu: Su, yemin ederim gerçek değil bak lütfen inan bana

@atlasefeoglu: Bir bokluk var yemin ederim yok öyle bir şey

@sutaskın: Evet bir bokluk var

@sutaskın: Bu da senle Derin:d

@sutaskın: Eminim fotoğraf şop falan dersin şimdi

@sutaskın: Ama sen sormadan ben söyleyeyim şop değil

@sutaskın: Keşke bana gelip istemiyorum deseydin

@sutaskın: Olmaz bizden deseydin

@sutaskın: Seni anlayışla karşılardım, neden böyle yaptın ki?

@atlasefeoglu: Böyle bir şey yapacak olsam kapına kadar gelmezdim Su

@atlasefeoglu: Seni mutlu etmek için bin bir takla atmazdım

@atlasefeoglu: Kanıtlayacağım ve sen bu sözlerinden fazlasıyla utanacaksın

@sutaskın: Sen kanıtla da, ben utanır hatta senden defalarca özür bile dilerim Atlas

@sutaskın: Yeter ki kanıtla

@sutaskın: Çünkü canımı çok yakıyor

-----

"Öyle olmuş yani anlayacağın. Henüz bende hiçbir şey anlamadım. Bariz Atlas suçlu gözüküyor ama, o kendinden bu kadar emin konuştuğu için fazlasıyla ikileme düşüyorum. Kalbim zaten Atlas Atlas diye pırpır eden bir organ olunca, ona inanmak daha çok tercihim oluyor."

Kahkaha sesi ile susmak zorunda kaldım. "Az önce sevmiyorum diyordun?"

Olduğum yere biraz daha yayılırken gözlerimi devirdim. Hayır benim Atlas'ı sevmemem mümkün mü? "Sinirden yalan söylemişim işte, mümkün mü böyle bir şey? Onu bunu geçte, Atlas haklıysa ben ona çok şey söyledim malum. Nasıl bakacağım yüzüne?"

"Su, dediğin laflar şu an için en son takacağın şey olmalı. Çünkü Atlas haklı bile olsa, senin elinde şop olmayan ve yeni çekilen fotoğraflar var. Atlas bunu nasıl kanıtlayacak anlamış değilim ama, kanıtlasa bile sen bana bunu bunu dedin diye, sana kızmaya hakkı yok. Sen en doğal tepkiyi verdin. Oldu olacak biriyle yatakta bas, sonra nedenini sor ve cevap bekle. Ne mana anasını satayım?"

Derin bir iç çektim. Aslında doğru söylüyordu. Ben görmüştüm. O fotoğrafları görmüştüm! Kulaktan duyma bir bilgi ile hareket etmemiştim. Tamam belki önce ona sormam lazımdı ama o an mantıklı düşünememiştim. "Haklısın sanırım. Neyse, ben kapatayım Merve. Daha sonra tekrar konuşuruz olur mu?"

"Tamam canım, üzülme lütfen. Biraz zaman ver Atlas'a da. Belki de hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Öpüyorum seni."

Telefonu kapatıp kafamı yastığa koydum ve tavanla bakışmaya başladım. Ben her şeyin sorumlusu olamazdım. Bu konuda suçlu kesinlikle ben değildim. Atlas... İçimdeki bu histen nasıl kurtulabileceğimi bilmiyordum ama kurtulamazsam kafayı yemek üzere olduğum kesindi. Her dakikam 'neden' diye düşünmekle geçiyordu ve her saniye kendimi üzüp duruyordum. Günün sonu böyle asla gelmezdi.

'Çiçekli intihar ipi.'

Hayır, şakaydı tabii ki. Ilık bir duş alıp yorganımın altında saatlerce ağlamayı tercih ederdim.

Ayaklarımı yere sürte sürte banyoya gittim ve üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldum. Suyu açıp ısınmasını beklerken aynanın karşısında kendimi süzdüm. Fiziğimi bazen beğeniyor, bazen beğenmiyordum. Dünyalar güzeli değildim ama şükredilecek bir yüzüm olduğunu biliyordum. Açıkçası kimi zaman kendime bayılıyor kimi zaman nefret ediyordum. Ruh halime bağlıydı.

Bedenimi ılık duşun altına bıraktım ve düşünmemeye, sadece suyun sesini dinlemeye başladım.

Acı, insanı olgunlaştırırdı. Acı insanı büyütür ve hayatta başarılı olmasını sağlardı. Kırgınlık, insanın hayattaki direncini arttırırdı. Onun, alacağı darbeler karşısında dik durmasını sağlardı.

Evet, yaşadığım şeyleri gerçekten çok güzel düşünmüyordum.

Duştan çıkıp hızlıca odama geçtim. Gri eşofman altımı giydim ve elime geçen ilk sweatshirtü üstüme geçirip salona babamın yanına gittim. "Babaaa!"

"Gel kızım." dedi ve gülümseyerek bana baktı. Sırıtarak yanına gittim. "Paran var mı?"

Bana oturmam için açtığı yere tekrardan ayaklarını uzattı ve televizyonun kanalını değiştirdi. "Evet, var."

Tekrardan güldüm ve elimi uzattım. "Verir misin, canım babam?"

"Yoo."

Şaşkınca suratına baktım. Evet tamam, böyle bir tepkiyi asla beklemiyordum. İstemeden gülmeye başladım. "Baba sen ne diyorsun ya?"

"Ne diyormuşum? Sen git anca uyu, ruhun yaşlanmış eşek sıpası."

Ağzım beş karış açık bir şekilde arkamı döndüm ve odama doğru yürüdüm. Odamdan içeri girmek üzereyken çalan zille geri döndüm ve kimin olduğuna bakmadan kapıyı açtım. Gördüğüm yüz ile ağzım mümkünmüş gibi biraz daha açıldı ve vücudum mutluluk hormonunun anasını ağlatmaya başladı.

"Can!"

~•~•~•~•~

Çok istediniz diye sizi kıramadım ve biraz daha yazdım.

Öpüyorum sizi!

ig: beyzzadeniz

A.E.S.T.|Yarı Texting (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin