#Bölüm 20#

14.2K 786 651
                                    

Bölüm şarkısı; Sezen Aksu - Vazgeçtim

~•~•~•~•~

Mutluluk?

Mutluluk kavramını algılayamadığım ve ezbere bildiğim yolların asla bitmediği bir güne uyanmıştım. Evden erken saatte çıkmış okula doğru yürüyordum. Çünkü yalnız kalıp hava almaya ihtiyacım vardı.

Adımlarım okulu görene kadar hızını sürdürdü. Okuldan içeri girerken göğsüme bir şeyin battığını hissettim. Sahi, ne olacaktı şimdi? Hiçbir şey olmamış gibi Atlas'ın yanına gidip onunla gülecek miydim? Berke'nin ona bir şey söyleyip söylemediğini bilmeden yanına gidip ona sarılacak mıydım? Bu, bunlar imkansızdı. Böyle bir şey mümkün bile değildi.

Karanlığın hakim olduğu bahçede yürürken burada olduğunu biliyordum. Basketbol potasının altındaydı. Belki de yanına gitmemi bekliyordu. Gitmeli miydim?

Yapamadım.

Koşar adımlarla sınıfa doğru çıktım ve ışığı açtım. Kafasını sıraya koyup uyuyan birkaç kişiyi görmemle hafif tebessüm ettim ve ışığı geri kapattım. Zaten karanlıktan sonra ışık gözlerimi yakmıştı.

Sırama sessizce oturdum ve neredeyse hiçbir şey göremediğim sınıfın duvarını seyrettim. Belki on, belki yirmi dakika geçti ve sonunda sınıfın içine güneş, ışınlarını bırakmayı başardı.

Merve sınıfa girer girmez güler yüzü ile yanıma oturdu ve sıradan bir sohbet açtı. Hoca gelene kadar onunla konuştum ve dertlerimi bir kenara bıraktım. Hoca gelince de kafamı sıraya gömdüm ve gözlerimi kapattım. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Sadece uyumak ve bir daha uyanmamak istiyordum. Atlas'ın gözlerine nasıl bakacağımı bilmiyordum. Yapılan en büyük hata benim sakladıklarım ve yaptıklarımken, ona olan kırgınlığımı ondan nasıl gizleyeceğimi bilmiyordum. Bu yaptığım bencilceydi.

Teneffüs zilinin kulaklarıma dolması ile yerimden kalktım ve Bade ile kantine indim. "Çubuk kraker verir misin abi?"

"Çubuk krakeri boşver abi, sen oradan bize iki tost bas."

Sesin sahibine kafamı çevirmeye korkuyordum. Sahi, gözlerinin içine baksam anlar mıydı ona olan kırgınlığımı? Anlar mıydı ondan sakladığım duygularımın nedenlerini?

"Atlas, tost yemek istemiyorum." diye mırıldandım. Kaşları alayla yukarı kalktı. "Hadi ya, ben de tost yiyip doymak istiyorum. Kimin istediği olacak şimdi?"

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve susma kararı aldım. İtiraz etmemin bir anlamı yoktu. Aramızda ufak bir tartışmadan başka hiçbir şeye sebep olmazdı.

Atlas iki tostu da eline alarak sıradan çıktı. Bade gülümseyerek bana baktı ve merdivenlere doğru yöneldi. Ben de Atlas'ın peşinden gittim ve oturduğu masanın boş sandalyelerinden birine yerleştim.

Elindeki tostu bana uzattı. "Neden yüzüme bakmıyorsun, Su?"

Çünkü korkuyorum. Yüzüne bakmaya yüzüm yok. Çünkü kırgınım. Sana bakıp canımı yakmaya hazır değilim.

"Dalmışım, kusura bakma." dedim bakışlarımı elindeki tosta çevirerek. Kendi parmaklarım arasında yer edinen tosttan bir ısırık aldım ve suskunluğumu sürdürdüm.

"Bana kırgın mısın?" diye kırık bir sesle sordu. Üzgün olduğu belliydi ama sorun sadece ona olan kırgınlığım değildi. "Sana kırgın değilim Atlas, merak etme."

Bakışlarını gözlerimle buluşturunca canımın ne kadar çok yandığını hissettim. Aynı şey onun başına gelseydi, onunda yanar mıydı canı benim gibi?

A.E.S.T.|Yarı Texting (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin