hide and seek | 7

4.1K 488 176
                                    

7

Kahvaltıdan sonra Taehyung olanları konuşmak için Jeongguk ile bahçedeki çardaklardan Kraliyet Ailesi için olana geçmiş, çalışanlar ikisinin ortasındaki mermerden yapılmış, üstünde bulutları andıran desenlerin bulunduğu masaya çayları ve atıştırmalık birkaç kurutulmuş meyvelerin bulunduğu tabakları koymuşlardı.

Alfa sessizce prensi izlerken prens aralarındaki tuhaf sessizliği nasıl bozacağını düşünüyordu. Sabah, dün olanları öğrendiğinde tabii ki de Jeongguk ile konuşmak, annesinin ne demek istediğini öğrenmek istiyordu ama nasıl söze başlayacağını bilmiyordu. Kafasını önündeki porselen çay bardağından ayırıp gergin feromonlar yayan alfanın uyku almadığı belli olan yakışıklı yüzüne baktı. Ama alfanın da ona bakmasıyla gözleri birleşmiş, tekrar sesini çıkaramamıştı.

"Prensim."dedi yoğun sesiyle alfa. Sadece sesi bile omeganın karnının kasılmasına yetiyordu. "Buraya neden geldik?"

"Neden geldiğimizi biliyorsun Jeongguk. Ve lütfen, ismimle bana hitap edebilirsin."

Jeongguk bir şey demek yerine çayına uzandığında Taehyung alt dudağını ısırdı. Alfayı konuşturmak için kendisi açık açık konuşmak zorundaydı ve bu pek hoşuna gitmiyordu. Alfanın gergin feromonları onu yeterince geriyordu ve bu zaten alışık olmadığı bir durumdu. Kolayca alfaların feromonlarından etkilenmezdi, hala etkinlenmiyordu... Jeongguk dışında.

"Luna ile önceden tanışmış mıydın?"diye sorduğunda prens, Jeongguk'un yudumladığı çay boğazında kalarak öksürmesine sebep olsa da alfa prensin yanlış anlamaması için öksürüğünü hemen giderdi ve ona cevap verdi. "Hayır, hayır. İlk kez dün gördüm. Yemin ederim."

"Yemin etmene gerek yok Jeongguk." İç geçirdi omega. "Peki sana... 'Yapman gerekeni biliyorsun.' derken... ne yapmanı istedi?"

"Taehyung..." Jeongguk ona parlayan derin gözleriyle baksa da yüzünde mahçup bir ifade vardı. "Bunu henüz sana söyleyemem."

Omega karnına saplanan ağrıyı görmezden geldi. "Ben senin prensinim."

Jeongguk'un dudakları kıvrıldı. "Henüz değil."

Birbirlerinin gözlerinin içine bakarken ikisi de içlerinde yanan ateşi, arzuyu ve kavuşma duygularını hissediyorlardı ama yaptıkları tek şey yoğun, derin ve duygu dolu gözlerine bakmak olmuştu. "Senin gerçek prens olmandan da biraz bahsedelim."dedi Jeongguk göz bağlantılarını keserek. Hissettiği duygular neredeyse alfasını ele geçirecekti ve eğer ele geçirseydi Luna biliyor ya kimse onu karşısındaki ilahi omegadan ayıramazdı.

"Bahsedebilecek bir şey yok."dedi Taehyung ama kısık sesinden ve yanaklarındaki kırmızılıktan omeganın utandığı anlaşılıyordu.

"Bence var."diyerek sıcak çayından tekrar bir yudum alıp bardağı yerine koydu. Gözlerini omeganın güzel derin mavileriyle birleştirdi. "Seni ilk gördüğüm andan beri merak ettiğimi, o koridorda konuşmaya başladığımızda da ilgimi tamamen çektiğini ve aklım tamamen seninle doluyken prens olduğunu düşündüğüm için Jimin-ssi'ye sadık kalmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musun?"

Omega kucağındaki elleriyle elinin altındaki kumaşı sıkıca tuttu. "Diğer alfalar da bu zorluğu yaşadı alfa, sadece sen değil." Sesini sabit tutmaya çalışmak zor olmuştu. Çünkü diğer alfaların nasıl hissettiği acımasız biçimde umurunda değildi. Omegası sadece karşısındaki alfaya odaklanmıştı. Karşısında hislerini dile getiren, kalbini hızlandıran alfaya.

"Biliyorum." Gülümsedi. "Ama doğruları söylemek gerekirse Taehyung, eğer dünkü kahvaltımızdan sonra her şey normal ilerleseydi normal bir çalışan olmana rağmen prensin eşi olmak için olan adaylığımdan geri çekilip sana kur yapacaktım." Omeganın dudakları şaşkınlıkla aralandı. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki resmen kulakları zonkluyordu. "Hatta ilk üç hediyem şimdiden aklımda... Ama sanırım henüz zamanı değil."

hide and seek | taekook ✓Where stories live. Discover now