hide and seek | 4

3.5K 463 56
                                    

4

Seunghee, bulundukları barın camından karşılarındaki ekmek satıcısına giden Jeongguk'u izlemiş, gözlerini ona arkası dönük olan alfadan ayırmazken kafasını bir kez onaylarcasına sallamıştı. Onu izleyen Sorn, arkadaşının hareketini görür görmez barın sahibine döndü ve elindeki içi altın para dolu küçük çuvalı bar sahibinin tezgahına bıraktı.

Barın sahibi olan beta orta yaşlarda, kilolu, sakallı ama temiz giyinimliydi. Adı Seungyu'ydu  Sorn'u süzdü ve önüne bırakılan çuvalın içini açtı. O sırada Sorn konuşmaya başlamıştı bile. "Akşam buraya o alfa geldiğinde, sanki yanındaki kişi prensmiş gibi davranacaksın. Eğer en ufak bir şey belli edersen yarın kafana veda etmiş olursun."

Barın sahibi yutkundu.  Sorn ise devam etti. *Buradaki kimseye de belli etmeyeceksin. Eğer ağzını sıkı tutarsan yarın sana paranın devamını vereceğiz."

Adam kafasını salladı. Karşısındaki kadın narin gözükse de onu korkutmayı başarmıştı.

"Geri dönüyor."diyen Seunghee'nin sesiyle beraber Sorn adamın yanından ayrılıp hemen Seunghee'nin yanına geçti. Her şey akşam için asıl şimdi hazırdı.

*

Jeongguk, önlerine konulan yemekleri izleyen prensi izlerken içinde hissetmek istediği kelebeklerin varlığını hissedemiyordu. Yine de yüzündeki gülümseyişi silmemiş, nazik ses tonunu yükseltmemiş ya da kaba davranmamıştı. Karşısındaki bir prensti. Evlenmek için uzaklardan geldiği ama ona istediği hisleri hissettiremeyen bir prens...

"Çok güzel duruyorlar."dedi Jimin gülümseyerek yemeklere bakarken.

Sonunda randevu sırası Jeongguk'a gelmişti. En son sıra. Ama yine de alfa sonuncu olmayı umursamayarak prensi sarayından dışarı çıkarmış, ilk önce prens kendisini saklaması için pelerinin kapşonuyla başını örterken bir süre halkın içinde pazarda yürümüşlerdi. Biraz konuşmuş, şimdi ise Jeongguk'un öğlen Sorn ve Seunghee ile yemeklerini yemek için ayarladığı bara gelmişlerdi.

En köşe tarafta oturuyorlardı. Jimin'in sırtı herkese dönüktü ve başından da pelerinin kapşonunu indirmemişti. Kimsenin ne yüzünü ne de saçlarını görmesini istemiyordu. Jeongguk da bu isteğine tabii ki de karşı çıkmamıştı.

Barın sahibi siparişleri için geldiğinde ve Jimin'i görünce hemen eğilmek istemişti ama Jimin anında onu durdururken Jeongguk bar sahibi betanın yüzündeki gerçekçi olmayan ifadeyi kafaya takmamaya çalıştı. Düşünmesi gereken şey randevusuydu sonuçta.

Sipariş ettikleri yemekler sonunda geldiğinde ve önlerine konulduğunda Jeongguk karşısındaki prense gülümsedi. "Evet, yalan söylemeyeceğim ağzım sulandı."

Jimin ona güldü. Çubuklarını eline alırken, "Umarım göründükleri kadar tatları da güzeldir."dedi. Kafasıyla Jeongguk'a da çubuklarını alması gerektiğini işaret ettiğinde alfa anında prense uydu ve o da çubuklarını aldı. Jimin yemeğe başlarken Jeongguk da ona sessizce eşlik etmeye başlamıştı.

"Jeongguk."dedi Jimin, Jeongguk ağzına bir parça gimbap attığında. Ağzı dolu olduğu için konuşamasa da gözleri açılmış, prense bakmıştı. "Eğer alfa prens olsaydın ilk yapacağın şey ne olurdu?"

Jeongguk ağzındaki lokmayı yuttu. "Burasının bir daha gimbap yapmamasını sağlamak olurdu." Yüzünü ekşittiğinde Jimin güldü. Gülüşü oldukça tatlı ve güzeldi. Prens gerçekten de güzeldi ama Jeongguk kalbinin hızlandığını hissedemiyordu. Sanki... Bir arkadaşıyla beraber yemek yiyor gibiydi.

"Aish..." Gülümsemesi tüm yüzünü kaplıyordu prensin. "Onun dışında?"

"Hım..." Jeongguk bunları aslında önceden de düşünmüştü. Çok fazla yapmak istediği şey vardı. Ama hangisinin prensin aradığı cevap olduğuna emin olamadığı için bir süre sessiz kaldı. Karşısındaki gülümseyen prensin gördüğü tek şey ise düşünen bir alfaydı. "Sanırım ailesi olmayan çocuklara yardım etmek için bir şeyler yapmaya çalışırdım."

hide and seek | taekook ✓Where stories live. Discover now