5
Sabah Sorn tarafından uyandığında Jeongguk homurdanmış hatta üstüne yorganını geçirmişti güneş ışığından kaçmak için ama Sorn ona Taehyung'un onu beklediğinde dünkü konuşmalarının aklına gelmesiyle yataktan fırlamıştı. Hızlıca banyo yapmış, hazırlanmış ve Seunghee'nin ona eşlik etmesiyle sarayın ormana açılan kapısına gitmişti.
Oradan da ahırların olduğu yere geçmiş, kahverengi, güzel ve sağlıklı duran koca atın başını okşayan Taehyung'u görünce bir an duraksamıştı. Gülümseyerek ata bakarken dağınık ama yumuşacık duran saçları alnına düşmüş, yumuşak gözleriyle atı sevgiyle izliyordu.
Jeongguk nefesinin titrediğini hissetti omeganın enfes kokusunu alınca. Uyandığından beri ilk kez ciğerleri çalışıyor gibiydi. Aldığı nefesin içinde algıladığı koku ona yaşama dürtüsü veriyordu.
Taehyung gülümseyerek kafasını çevirdiğinde onu izleyen alfayı görünce ilk başta şaşırsa da yüzünde tekrar bir gülümseme oluştu. "Jeongguk-sii? Neden orada duruyorsun sadece?"
"Uhm..." Jeongguk yakalanmanın verdiği utançla hafifçe kızarmış, ona doğru birkaç adım atmıştı. "Sadece seni izliyordum."
Taehyung gülümsedi. "Hadi gel. Buradan ayrılıp seni kahvaltı yapacağımız yere götüreceğim."dedi ve kahverengi atın üstünde çıktı. Ardından da kafasıyla arkasındaki diğer kahverengi, burnunun üstü beyaz olan atı gösterdi. "O da senin atın. Hadi bin." Jeongguk atın büyüklüğüne ve sağlamlığına bakarken Taehyung tek kaşını kaldırdı. "Tabii at binmeyi biliyorsan."
Ah. İşte bu Jeongguk'u yaralamıştı. Alfa gözlerini kısıp gözlerindeki alaylı pırıltıyla onu izleyen omegaya kısa bir süre bakıp atın yanına geçti ve kısaca tüylerini okşadıktan sonra üstüne çıktı. "Oh Taehyung-ssi. Bu kadar kendinizden eminseniz neden sabah yarışı yapmıyoruz?"
Ve böylece yarışları başlamıştı. Arkalarında atlara bakmakla sorumlu olan Leonard'a atları ne zaman geri getireceklerine dair bir açıklama yapmadan.
Sarayın ahır kısmının devamı ilk önce geniş bir yaylaya, daha sonra ise ormana doğru açılmıştı. Orman fazlasıyla genişti ama tabii ki de sonunda şehri ve sarayı koruyan kale duvarları vardı. Orası saatlerce gidilse anca ulaşılacak bir yer olduğu için ve Taehyung'un asıl amacı onları kahvaltıyı hazırladığı yere, saraydan at üstünde sadece on dakika uzaklığındaki gölün yanına götürmekti. O yüzden Jeongguk'u yarışlarında geçerken sonunda istediği yere geldikleri için mutluydu.
"Kazanmana izin verdim."dedi Jeongguk atını ağaca bağlarken. Yüzünde aptal bir sırıtış vardı çünkü dediği şey aslında doğruydu. Kolayca omegayı geçebilirdi. Jeongguk neredeyse doğduğundan beri at sürüyordu, bu yarış onun yedi yaşında yaptığı yarışlar gibiydi.
"Tabii."dedi Taehyung gözlerini devirerek. O da atını Jeongguk'un atını bağladığı ağacın yanındaki ağaca bağlıyordu. Etrafta çok fazla ağaç vardı ama Jeongguk, omeganın ona yakın olan ağacı seçmesine karşı değildi. Kokusunu yakından almak gerçekten onu rahatlatıyordu. "Seni geçerken yüzünden akan terleri gördüm alfa."
Jeongguk güldü. Taehyung ise atına bağladığı kutuyu alıyordu. "Bir damla bile ter damlası akmadı oysa."dedi Jeongguk yürümeye başlayan omegayı takip ederek.
"Tabii tabii."derken Taehyung, Jeongguk hem onun arkasından yürüyor hem de etrafa bakıyordu.
İlk kez buraya gelmişti. Hep diğer alfaların konuştuğunu, prensi buraya getirdiklerini duymuştu ama kendi gözleriyle ormanı, gölü görmek çok farklıydı. Ağaçların yeşil tonları fazlasıyla canlıydı, etrafta kuşların sesi duyuluyordu ve Jeongguk bazı ağaçlarda sincap gördüğüne yemin bile edebilirdi. Göl ise tertemiz duruyordu. Ve genişledikçe daha da derinleşiyor gibi duruyordu. "Burası çok güzelmiş."diye mırıldandı Jeongguk.
YOU ARE READING
hide and seek | taekook ✓
FanficJeon Jeongguk arkadaşları gibi prensle evlenmek için olan yarışmaya katılır. Küçük sırrını herkesten saklayarak. × omegaverse royalty au