hide and seek | 11

3.3K 427 135
                                    

11

Dolunay gecesinden önceki gün kızgınlık dönemi başladığı için Jeongguk baloya katılamamıştı. Beş gün boyunca odasında tek başına kızgınlık dönemini geçirmiş, Seunghee ve Sorn ona yemek getirip iyi olduğuna emin olurken zihni biraz sakinleştiğinde ona Taehyung hakkında kaçırdığı ufak bilgileri de vermeyi ihmal etmiyorlardı. Baloda tacından gümüş saçlarının arasına karışan parlak elmaslardan, gözlerinin etrafına sürdüğü kırmızı pudradan, giydiği yırtmaçlı beyaz elbisesinden, yüzüklerinden... Jeongguk onları yemek yerken dinlemeye devam etse de kalbi güzel omegayı tarif ettikleri gibi göremediği için sıkışıyordu.

Ve en kötüsü de Taehyung her şeye rağmen onu üç adaylarından biri olarak seçmişti. Donghae, Taemin ve kendisi sona ulaşmıştı. Önlerinde sadece tek bir engel kalmıştı: Omega Prens üç eş adayından kur eşyası bekliyordu. Bir sonraki dolunaya kadar.. Üçünün getirdiği eşyalar arasında hoşuna gideni getiren prens ile evlenebilecekti. Jeongguk zaten hediyelerini çoktan düşünmüştü. Önündeki tek engel kızgınlık dönemiydi.

Beş günün ardından sonunda kızgınlık dönemi bittiğinde dinlenmek bile istemiyordu. Kahvaltısını tek başına yapmış, etrafta artık sadece çalışanlar olduğu için biraz yalnız hissetmişti. Yoongi de ortalıkta yoktu. Taehyung'u görmek istese de onun da henüz ona istediği kadar vakit ayıramayacağını biliyordu. Her saniyesini onunla ilgilenerek geçirmek için ilk önce hediyesini halletmeliydi.

"Ne yapıyorsun?"

Jeongguk kapıyı çalmadan içeri giren Sorn'a gözlerini devirdi. "Kapıyı çalmayı öğrenmek gerek."dedi elindeki bluzu kumaş çantasına sıkıştırırken.

"Kapı açıktı geldiğimde." Yanına geldi sarışın beta. "Bir yere gidiyor gibisin."

"Prens için hediyemi hazırlamam gerek." Fazla uzun kalmayacağı ve evinde eşyaları zaten olduğu için çok fazla eşya koymamıştı çantasına alfa. O yüzden çantasını iplerini çekip bağlayarak kapatmak kolay olmuştu.

İç geçirdi beta. "Prens bugün gitmeni istemiyor. Boşuna kendini yorma."dediğinde Sorn, Jeongguk'un gözleri ona döndü.

"Gitmemi istemiyor mu?"

Sorn'un suratında ufak bir sırıtış oluştu. "Seni görmeden gitmene izin vereceğini mi sandın gerçekten?"

Jeongguk böyle bir soru beklemiyordu. Bu yüzden kulaklarından boynuna doğru bir sıcaklık yayılırken gözlerini betadan kaçırdı. Normalde fazlasıyla cesaretli ve özgüvenli olan kişiliği birden ortadan kaybolmuştu. O da Taehyung'u görmeden gitmek istemiyordu... Sadece ne kadar erken giderse o kadar çabuk geri döneceğini, omegasına kavuşacağını düşünüyordu.

"Bu gece seni görmeye gelecek."dedi Sorn. "Senin odana geldiğini kimse görmemeli, bu yüzden herkes uyuduktan sonra gelecek. Uyanık olsan iyi olur."

Kafasını salladı alfa. Tabii ki de uyanık olacaktı. Omegası için tüm günü gözünü kırpmadan bile geçirebilirdi. Çok... Çok özlemişti.

Akşam yemeğinden sonra prensi bekleyiş başladığında yatağında oturmak yerine ilk önce kitap okumuştu. Mumlarını yakmış, biraz çiçek bahçesine, biraz da aya bakarak zamanı geçirmiş, sonra tekrar kitap okumuştu.

Dışarıdan gelen sesler azaldı, sonunda dışarıdan gelen tek ses rüzgarın ağaç yapraklarına çarpış sesi olduğunda birisi kapısını iki kez nazikçe tıklattı. Kalbi hızlanan alfa beklemeden kapıyı açtığında, karşısında bir elinde mumla duran prens duruyordu. Gümüş saçları, derin mavi gözleri, kırmızı kalın dudakları, pürüzsüz teni mum ışığıyla bile mükemmel gözüküyordu. Taehyung her zamanki gibi muazzam güzelliğiyle kapıdaydı. Gözleri her zaman görmek istediği kişinin yüzünden ayrılmadı.

hide and seek | taekook ✓Where stories live. Discover now