§What Did You Do?

2.5K 365 161
                                    

Şöyle shoplar 🔥

¶¶¶¶¶¶¶

"Yani... Yani sen imzaladın mı?!" Hyunjin, toplandıkları şu mermer kaplı geniş masanın üzerine elini acımasını umursamadan sertçe vurarak sinirle ayağa kalktı. "Bunca zaman babana boy eğdin! Neden yaptın bunu!"

Sessizdi Jisung... Sessizdi herkes, kuşlar, arabalar, dünya bile sessizdi. Ya da Jisung onları duymak istemiyordu.

Okula geldiği anda arkadaşlarının yanına geçmişti. Jisung tam mektubu imzaladığını söyleyecekti ki hepsinin telefonuna gelen bir mesaj her şeyi altüst etmişti.

Babası oğlunun 'Oxford' üniversitesine gideceğini duyurmak için tüm anlaşmada olduğu şirketler arasında bir davet düzenliyordu. Yine ve yine Jisung'u kullanarak herkese göz dağı verecekti. "Sen gitmiyorsun diye... Biz hepimiz iptal ettik Jisung! Rafa kaldırdık hepimiz. Bunu bize nasıl yaparsın..."

Hepsinin gözlerinde bulunan hayal kırıklığı sessiz kalan gencin kalbine bir bir oklar şeklinde batarken ağzını bıçak açmıyordu. "Konuş Jisung!"

Hyunjin tekrar bağırırken kimsenin ses vermemesi de şaşırtıcıydı lakin hepsi sessiz işkenceyi uyguluyordu. Hiçbir şey söylemiyorlardı Jisung'a. "Ne oldu da imzaladın?"

Adaşı... Chenle'nin sevgilisi Park Jisung elini onun omuzuna koyarak sessizlik yeminini bozduğu zaman Jisung için orada bütün yükleri bırakmıştı.

Gözlerinden şelaleye benzer şekilde akmaya başlayan yaşlar bağırdığı için kendisine kızmaya başlayan HyunJin ile bir olmuştu. "Mecbur kaldım."

Han Jisung asla ağlamazdı, insan içerisinde. Onun belirli bir imajı vardı değil mi? Nasıl olsa o Han Jiyoung'un oğluydu. "Mecbur kaldım ben istemedim... Cidden istemedim size yemin ederim..." Yalvarır gibi çıkan sesi ile grubun ay olarak da yıl olarak da en büyük olanı SeongHwa yerinden kalktı.

Ağlayıp gözlerini kapatan bedenin yanına giderek onun önünde diz çöktü ve ellerini yüzünden çekti. "Baban yine seni tehtid mi etti?"

Jisung aralarında en Bahtsız aileye sahip olanıydı. Mutluluğu dışarıda arıyordu, arkadaşlarında, sevdiği insanda arıyordu. "Sakinleş. Anlat Jisung ne oldu?"

"Dün... Minho Hyung ile beraberdik. Veterinere gittik, kedileri için... K-Kedilerden Dori ameliyat olmalıymış. Minho Hyung çok üzüldü, ağladı... Kalbim parçalandı... Yani ben..." Ağlarken konuşmak cidden zordu. Kelimeleri toparlamakta güçlük çekiyordu Jisung... Derin bir nefes aldı.

"Aklıma kafede çalışmak geldi. Yeni açılan kafe var ya... Oraya gittik işte. Ben de çalışmak istediğimi söyledim o sıra, kadınla anlaştık. Onu yalnız bırakmak istemedim Hwa Hyung. Cidden istemedim. Para versem kabuk etmezdi ben de onun yanında olmak istedim, işe girdim onunla... Minho Hyung babamın konusunu açtı. Ben de izin verdiğini kanıtlarsam bana inanacak mısın dedim tamam dedi..." Jisung tekrar akan gözyaşlarını sildi.

" Babama daha sonra gidecektim ama araba şirkete sürdü direkt... O adam çağırmış beni." herkes aslında ne olacağını az çok tahmin ediyordu. Bay Han sürekli böyle işlere başvurmuş ve Jisung'u resmen kuklası olarak kullanmıştı.

"Bana mektubu imzalamamı yoksa..." Dudağını ısırdı Jisung. Bu nasıl söylenirdi ki? Ağlamasına bile kıyamadığı bedenin şerefsiz bir insan tarafından zarar göreceğini söylemesine. "Yoksa ne Jisung?"

"Minho Hyungu ortadan kaldıracağını söyledi." Jisung'un kelimeleri ile birkaç dakika önceki sessizliğe bürünen grup şok olmuş bir şekilde Jisung'a bakıyordu.

𝐒𝐜𝐡𝐨𝐨𝐥 𝐄𝐱𝐜𝐡𝐚𝐧𝐠𝐞 § 𝐌𝐢𝐧𝐒𝐮𝐧𝐠 ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin