-3-

672 41 10
                                    

Odamda düşünceli adımlarla bir köşeden bir köşeye giderken sahte raporun başıma açabileceği belaları düşünüyordum.Daha doğrusu biraz korkmuş olmalıyım ki kafamda fazlasıyla büyüterek sınır dışı edilmeyi bile düşündüm.Kitap okumak nadir aklına gelen birine göre fazla mı yaratıcıydım acaba?

Beni saçma düşüncelerimden kurtaran mesaj sesini nihayet duymuştum.Azra’nın telefon rehberindeki kişilerin beni yarım saat bekletecek kadar da fazla olduğunu sanmıyordum.Acaba beni oyalamaya mı çalışıyordu? Mümkün,ama beni hiçbir şeyin vazgeçiremeyeceğini biliyordu.

Mesajlara girip Ege’nin numarasını kaydettikten sonra aradım.Birkaç kez çaldıktan sonra açtı. ‘’Efendim?’’ ‘’Iımm…Şey,ben şey için aramıştım,ımm…’’ Hadi ama şimdi olmaz,işimi çabuk halletmem gerekiyor.Neden yabancı biriyle konuşurken bu kadar ne diyeceğini bilemeyen ve güvensiz biri oluyordum ki? ‘’Çok heyecanlandıysan kapatayım,prova yapınca ararsın ha?’’ Zaten konuşamazken bu cümlesi daha da telaş yapmama neden oldu. ‘’Bana şey lazım…Sahte rapor,sende var mı?’’ Ah! Ne diyorum ben,sende var mı da ne demek? ‘’Bende var mı? Türkçeyi anlayıp konuşamayanlardan mısın?’’ İğneleyici lafları sözlerimi delik deşik ederken ne diyeceğimi düşünmeye başladım.

‘’Anladın işte niye uzatıp beni oyalıyorsun ki bir işim var ve sahte rapor gerekiyor hazırlayamaz mısın?’’ Diye bağırdıktan sonra kurduğum cümlenin uzunluğunun farkına vardım.Demek ki düzgün konuşmam için ille de kızmam gerekiyordu.

‘’Tamam,sakin ol.Ben o işleri ne zamandır yapmıyorum ama yapan arkadaşlarım var istersen adresi vereyim.’’ Kendimi müşteri hizmetlerini arayıp sürekli yönlendirilen biri gibi hissettim.Umarım adresini verdiği yerdeki kişi de beni başka birine yönlendirmezdi,çünkü bu iş bugün bitmeliydi.

‘’Ver ama ben oraya gittikten sonra ımm nasıl o kişiyi bulacağım?’’ Yine başlamıştık işte.Sinirim geçince başlayan konuşamama hali… ‘’Merak etme,ben vereceğim adreste olacağım.Seni götürürüm.’’ Neyse ki konuşmanın sonuna gelmiştik.Kendimi daha da batırmadan kapatmayı düşündüm.

‘’Şey,peki sen adresi mesaj atarsın.’’ ‘’Çabuk gelsen iyi olur işlerim var.’’ Ve kapattı.DNA’sına öküzlük geni karışmış olmalıydı.Neyse en azından işimi görene kadar idare edecektim.

Dolabımı açıp içinden siyah şortumu ve siyah kedi desenleri olan pudra rengi bebe yakalı bluzumu çıkardım.Hızlıca giyindikten sonra telefonumu ve küçük kol çantamı alıp aşağıya indim.Pudra rengi babetlerimi kapının önünde giydikten sonra telefonumu çıkarıp taksi çağırdım.

10 dakika bekledikten sonra neden daha önceden taksi çağırmadığımı düşündüm.Geç kalma demişti.15-20 dakika geciksem bir sorun olacağını sanmıyordum ama gönderdiği mesajdaki adresi bilmiyordum.Dolayısıyla ne kadar sürede giderim onu da bilmiyordum.

Taksinin geldiğini görünce yerimde hareketlendim.Kaldırımın ucuna doğru yürürken taksi,sanki bilerekmiş gibi,birkaç adım önümde durdu. ‘’Sanki görmedin burada beklediğimi.’’ Diye kendi kendime söylenirken telaşlanmaya başladığımı hissettim.Tam önümde ya da birkaç adım ileride ne fark ederdi ki?Ama gideceğim yere yaklaştıkça sanki kötü şeyler olacakmış hissine kapılıyordum.Bu yüzden her şeye sinirlenmeye bahane bulmam anormal değildi.

Taksiye bindikten sonra mesajlarımı açtım ve Ege’nin göndermiş olduğu adresi şoföre gösterdim. ‘’Buraya gideceğim.’’ Nereye ve kime gideceğimi bilmeden bir yola çıkmıştım.Bu beni biraz korkutuyordu ama Azra’nın önerdiği kişi kötü amaçlı biri olamazdı herhalde.Ya da olurdu,kim bilir.Ne olursa olsun amacımdan beni vazgeçirecek kadar kötü olamaz diye düşündüm.

FAZLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin