-9-

429 31 11
                                    


    Karanlık bir sokakta yürüyordum. Kafamda yer ve zaman kavramları anlam bulmuyordu. Ne kadar istesem de hatırlayamıyordum. Sonsuz gibi görünen yolun sağ tarafından bana doğru birinin hızlıca yaklaştığını hissettim. Kafamı kaldırdım ve gelen kişinin kim olduğunu anlamaya çalıştım.

Gelen kişi iyice yaklaştığında bu kişinin annem olduğunu anladım. Gözlerim anında büyüdü ve "Anne!" diye bağırmaya başladım. Arada burkulan ayağıyla bu tarafa doğru koşuyordu. Ben de koşmaya başladım. Ona doğru koşarken bana bakmadığını fark ettim. Endişeli gözlerle arkama doğru bakıyordu. Ben de arkama baktım ama hiçbir şey yoktu.

Tam ona yaklaştığım sırada yanımdan geçip gitti. Arkama dönüp onu yakalamaya çalıştım. "Anne, geri dön!" diye haykırıyordum. Bağırışlarım sokakta yankılanıyordu. Bir süre sonra annem karanlıkta kayboldu.

Sokakta birkaç ayak sesi yankılandı. Arkama döndüğümde dört kişi hızlıca bana doğru koşuyordu. Ben de onlardan kaçmaya başladım. Tüm nefesimi harcadıktan sonra arkamda varlıklarını hissettim. Kendimi daha çok koşmaya zorladım fakat koşamadım. İyice yaklaştıktan sonra artık kaçacak yerim kalmadığı için aniden durdum. Ama yanımdan geçip gitmişlerdi.

Biraz durduktan sonra onların annemin peşinde olduklarını anladım. Öne atılarak hızlı bir şekilde koşmaya başladım. Elimden bir şey gelmezdi ama en azından gittikleri yeri öğrenirdim.

Birdenbire bir güç koşmama engel olacak şekilde beni arkamdan tutmuştu. Gücün etkisiyle arkamdaki beni tutan kişiye çarptım. Kulağıma "Seni bulacağım..." diye fısıldadığını duydum ve o anda bütün görüntü dağıldı.

Gözlerimi hızla açtım ve yattığım yerden doğruldum. Her yerim titriyordu. Dizlerimi kendime doğru çekip titreyen ellerimle kenetledim. Gözlerimden istemsizce birkaç damla yaş aktı. Hıçkırdım.

Yan tarafımdaki yatakta ani bir kıpırtı oldu. "Ne oluyor?" diye sordu sert bir ses. Kendimi geri çektim ve hızlıca gözlerimi sildim. "B-bir şey yok..." diye hızlıca cevap verdim.

Yüzüne kaçamak bir bakış attım ama odanın karanlık olması nedeniyle yüzündeki ifadeyi seçememiştim.

"Ağlıyor musun?" Ona baktım ve olumsuz anlamda başımı salladım. "H-hayır ben, ağlamıyorum." Yataktan kalkarak valizine doğru gitti. O sırada sakinleşmeye çalıştım.

Yanıma geldi ve bir şeyi üstüme attı. Ne olduğuna baktığımda peçete attığını anlamıştım. Tekrar kafamı ona çevirdiğimde "Ağlama işini sonlandır. Uykumu bir daha bölmeni istemiyorum." Dedi ve yatağa tekrar yattı.

Bu sözlerine hiç şaşırmadım çünkü artık böyle yapmasına alışmıştım. Attığı peçete paketini açtım ve içinden bir tane aldım. Kurumamakta ısrarlı gözlerimi sildim.

Yatağa, daha doğrusu havlunun üzerine, tekrar uzandım ve doktorumun kurallarını çiğneyerek yatağa doğru döndüm. Ona baktığımda gözleri kapalıydı. Böyle daha iyi görünüyordu. Sert ifadesi kaybolmuş, yerini masum bir görüntüye bırakmıştı. Böyle kalsa daha iyi olabilirdi.

Arkama döndüm ve gözlerimi kapattım.

Gözlerimi açtığımda her yerimde bir ağrı hissetmiştim. Zar zor doğruldum ve etrafa bakındım. Odada kimse yoktu ama banyodan gelen sesler onun orada olduğunu söylüyordu.

Yavaşça kalktım ve küçük pencereye doğru gittim. Dışarıya baktığımda yeşillik bir alan gördüm. Masa ve sandalyeler düzenli bir şekilde duruyordu. O sırada görüş alanıma küçük bir çocuk girdi. Küçük adımlarıyla koşuyordu. Ardından babası olarak tahmin ettiğim adam arkasından geldi ve onu yakaladı.

FAZLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin