-19-

214 22 3
                                    

Geldiğim zamandan beri Hazal'ın krem rengi ve kahverengi ağırlıklı odasında bir şey konuşmadan oturuyorduk. Tahminimce yarım saat ya da kırk beş dakika geçmişti. Ona baktığımda tırnağını törpülüyordu. Ben de geldiğim zamandan beri incelediğim odasını tekrar süzdüm.

"Bir şeyler yapmayacak mıyız?" dedim Hazal'a yandan bakarak. Gözlerini çevirmeden "Biraz sonra yemek yeriz ondan sonra bir filme ne dersin?" diye sordu. "Bilmem... Şey, annen ve baban henüz gelmediler mi?" Hemen öğrenmek istediğim şeyi araya sıkıştırdım.

"Henüz değil, ama 15-20 dakika sonra gelirler ve hemen yemek yeriz." Görmese de başımı salladım. "Lavabo ne tarafta?" Elindeki törpüyü bırakıp tırnaklarını kontrol ettikten sonra bana döndü. "Koridorun sonunda sağ tarafta." Demesiyle yerimden kalktım ve kapıdan çıktım.

Sola dönüp koridorun sonuna doğru yürümeye başladım. Etrafıma bakındım ve kimsenin olmadığından emin olduktan sonra babasının odasını bulmak için odaların kapılarını açıp tek tek denedim. Önce bordo yatak örtüsü olan bir yatağın bulunduğu odaya girdim ve sonra çıkıp kapıyı kapattım.

Sonra yanındaki odanın kapısını açtım ve iki yataklı bir misafir odasına girdiğimi anladım. Çıkıp ardımdan kapıyı kapattıktan sonra Hazal'ın lavabo olarak tarif ettiği kapının karşısındaki odayı denemeye karar verdim. Hızlıca ilerleyip odanın kapısını açtım ve doğru odaya geldiğimi tamamen ahşap eşyalardan oluşmuş odayı ve odanın sağ tarafında büyük bir çalışma masasının olduğunu gördüğümde anladım.

Hemen çalışma masasına doğru ilerleyip çekmeceleri açmaya başladım. Hiçbirinde kahverengi çanta yoktu. Masanın sağ tarafındaki ahşap dolaba ilerleyip çekmeceleri ve dolap kapaklarının hepsini denedim. En sonunda en alt solda kalan kapağı açtım ve yüzüme bir zafer gülümsemesi yerleşti.

Kapıya doğru bakıp çantayı bulunduğu gözden çıkardım ve içini açıp Yankı'nın bahsettiği fotoğrafı aradım. Bulamayınca diğer tarafına baktım ve bir kese kağıdı buldum. İçini açtığımda sadece bir değil yaklaşık elli tane fotoğraf buldum.

Kaşlarım havaya kalktı ve fotoğrafları elime alıp tek tek bakmaya başladım. Her bir fotoğrafta farklı kişiler vardı. Yalnız oldukları zamanda gizlice çekilmiş gibi görünüyordu. Neredeyse her yaş grubundan kişiler var gibiydi. Bunları nasıl götürecektim ki, ya da hangi birini? En iyisi fotoğraflarını çekip göstermekti.

Her birini tek tek hızlıca çektikten sonra toplayıp kese kağıdına sokmaya çalıştım. Bir anda bir tanesi yere arkası görünecek şekilde düştü. Arkasında '23' yazıyordu. Hemen önünü çevirip baktığımda orta yaşlı ve giyiminden yoksul olduğu anlaşılan bir adamı gördüm. Onu da alıp kese kağıdının içine sıkıştırdıktan sonra kese kağıdını çantanın içine yerleştirip çantayı kapattım.

Çantayı bulduğum yere geri koyduktan sonra hızlıca yerimden kalkıp yerlere baktım. Bir şey düşürmediğimden emin olduktan sonra odanın kapısına doğru ilerledim. Kapıyı açıp tam çıkacaktım ki sert bir bedene çarptım. Kalbim hızla atmaya başlamıştı. İşte şimdi yanmıştım.

Kafamı yukarı kaldırdığımda sert yüz hatlarına sahip siyah saçlı birini gördüm. "Sen de kimsin?" dedi kaşlarını çatarak. Yutkundum ve o anda niye burada bulunduğumla ilgili hangi yalanı uyduracağıma karar verdim. "Ş-şey ben Hazal'ın arkadaşıyım."

"Burada ne arıyorsun?" dedi kaşlarını kaldırıp elini kapının kirişine dayadıktan sonra. Vücutlarımız o kadar yakındı ki biraz çekilme isteği duyup bir küçük adım geri gitmiştim. "Ş-şey lavabo. Y-yani ben ımm, lavaboya gidecektim ve sanırım kapıları karıştırdım."

FAZLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin