-10-

490 35 8
                                    

Arabada geçen sessiz dakikalar sonunda kaldığımız yere gelmiştik. Arabayı park ettikten sonra kapıyı açıp indim. Biraz ilerledikten sonra bir kapı sesi daha duyduğumda onun da inmiş olduğunu düşündüm.

Giriş kapısından girdim ve teslim ettiğimiz anahtarı almak için resepsiyona doğru ilerledim. Kapı sesi duyunca sesin geldiği yöne kafamı çevirdim. Elinde poşetlerle içeri girmişti. Demek ki arabadan geç çıkmasının sebebi arka koltuktaki poşetleri almasıymış. Tabi ben poşetleri tamamen unutmuştum.

Onun yanıma ulaşmasını bekledim. Yanıma geldikten sonra benim yerime anahtarları o aldı. Odaya ilerledik ve kapıyı açtı.

İçeri girdiğimizde odanın içine yürüyüp yatağın üstüne poşetleri koydu. "Hazırlanmaya başla." dedikten sonra yatağa uzandı. Ellerini başının altında birleştirdi ve bir bacağını diğer bacağının üstüne attı.

"Burada yatıp giyinmemi mi izleyeceksin?" "Bu kadar küçük fantezilerim olduğunu mu düşünüyorsun?" diye soruma soruyla cevap verdi. Cevap verememiştim. Böyle konularda konuşmak benim işim değildi. "Şey ben... Ben lavabodayım." İfadesiz bir şekilde bakmaya devam edeceğini anladığımda yatağın üstündeki elbise poşetini aldım ve lavaboya yürüdüm.

Kapıyı kilitleyip poşetin içinden kutuyu çıkardım ve yere oturdum. Kutuyu da yere koyduktan sonra açtım ve içindeki elbiseyi alıp havaya kaldırdım. Yukarıda tuttuğum elbiseyi baştan aşağıya süzdüm. Tam bir yaz partisi elbisesiydi. Elbiseyi tekrar kutuya koydum.

Banyo yapmam gerektiğini hatırladığımda dolapta havlu aradım. Bulunca askıya asıp üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Duşakabini açıp içine girdim ve kapattım.

Suyu ayarladıktan sonra ıslaklığın bedenimi ele geçirmesine izin verdim. Su vücuduma çarptıkça ben de kafamdaki cevapsız sorulara çarpıyordum. Rahatlamak beni düşünmeye itmişti. Peki şimdi ne olacaktı? Hayatım nasıl devam edecekti? Eğer bu işin içinden sağ salim kurtulabilirsem şanslıydım. Şimdi değil yarını, bir dakika sonrasını bile tahmin edemiyordum. Başıma her şeyin gelmesi mümkündü. Artık günlerim sıradan geçmiyordu. Bahsettiğim sıradanlıktı ama şu anda bile o sıradanlığa özlem duyuyordum.

Şampuanı açıp elime sıktım. Hoş bir koku yayılmıştı. Başımı şampuanla köpürttükten sonra lifin olup olmadığına baktım. Vardı ama kim bilir kaç kez, kimler tarafından kullanılmıştı... Açıkçası buradaki havluların temiz olduğunu bile düşünmüyordum ama öyle olmasını umuyordum.

Elime duş jelini alıp açtım ve elime biraz döktüm. Çilek gibi kokuyordu. Duş jelini vücuduma dağıtmaya başladım. Elim ameliyat izime gelince daha yavaş bir şekilde hareket ettim. Hala biraz da olsa acısı vardı. Tüm vücudumu temizlediğime inandıktan sonra suyu açıp durulanmaya başladım.

İşim bittiğinde duşakabini açtım ve içinden çıktım. Havluyu vücuduma sardıktan sonra baş havlusunu da başıma sardım. İç çamaşırlarım valizimdeydi. Beni böyle görmesini istemesem de almak zorundaydım. Kilidi yavaşça çevirip kapıyı açtım. İçeriye duşta biriken buharla birlikte girdiğimde küçük adımlarla odanın içine doğru yürümeye başladım. Başımı hemen yatağa çevirdim. Uyumuştu. Ama ne çabuk? Muhtemelen çok yorulmuş olmalıydı.

Valizimi ses çıkarmadan açıp içinden iç çamaşırlarımı çıkardım ve yeniden lavaboya girdim. Kapıyı yavaşça kapattım. Saç kurutma makinesini fişe takıp saçlarımı kurutmaya başladım. Saçlarım kuruduktan sonra düzleştirici olmadığı için fön çektim. İşim bittikten sonra iç çamaşırlarımı giydim. Sonra da yerdeki kutunun içinde duran elbiseyi üzerime geçirdim.

Aynaya baktığımda ameliyat izimin 'Ben buradayım!' diye bağırdığını fark ettim. Odaya girmeden bir şeyle kapatmam mümkün değildi. Uzun saçlarımı önüme alıp izimin gözükmemesini diledim.

FAZLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin