Kara bulutların hapsettiği yağmurlu ve soğuk bir Stemburg sabahıydı. Avukat George Sawyers bürosuna girdiğinde parmak uçlarının donduğunu hissediyordu. Ellerini birbirine sürterek kendisini ısıtmaya çalışarak bürosunun camından şehre hızla düşen yağmur damlalarına bakıyordu. Parmak uçlarını hissetmeye başladığında ise yavaşça koltuğuna oturarak dünden masasının üzerinde kalan dava dosyalarına göz gezdiriyordu. Dün en son girdiği zorlu davada masum bir gencin katil olmadığını kanıtladığı için üzerindeki mutluluk ve zafer kazanma hissini hala hissediyordu. Geceden bardağında kalan kahve kalıntılarını temizlemek ve yenisini koymak için ayağa kalmıştı ki masasının üstünde duran bir zarf dikkatini çekti. Bürosunun kapısı kilitliydi ve bu zarfı kimin koyduğunu merak ediyordu. Acaba dün geceki masasının üzerindeki dosya bolluğunun arasında gözünden mi kaçmıştı? Ama masanın üzerindeki dosyaların ve kâğıtların arasında böyle bir zarfın olmadığına emindi. Bürodan çıkmadan önce önemli dosyaları evine götürmek için bir kez kontrol yapardı. Meraklı gözlerle zarfı izlerken yavaşça uzanıp zarfı aldı, hiç vakit kaybetmeden de zarfın içindeki kâğıdı dışarı çıkardı. Okuma arzusuyla yanıyordu. Mavi bir kâğıt üzerine yazılmış el yazısı biraz anlaşılmaz ve hızlı yazılmış gibi duruyordu. Mektupta herhangi bir isim veya bir adres yazmıyordu. İsimsiz ve adressiz mektup postaya konmazdı bunun biri tarafından getirildiğinden emindi.
''George Sawyers, Dr.Wesley Pentaburg'daki dağ evinde acımasızca cinayet işliyor.'' yazılıydı.
George çok şaşırmıştı, iki kaşını kaldırdı ve başını camdan tekrar hızla düşen yağmur damlalarına çevirerek düşünmeye başladı. Ne yapacağını bilemez olmuştu. Masasında çantanın içinde duran Laptopunu hızlıca çantasından çıkartıp Google'den Dr.Wesley hakkında birkaç bilgi bulmak istiyordu. Dr.Wesley Pentaburg'da ki Experonce Tıp Fakültesinde cerrahlık yapan bir doktordu. Biraz daha araştırma yapınca doktorun çok başarılı bir cerrah olduğunu öğrendi.
George akşama kadar bürosundan çıkmayıp bunun üzerine düşünerek çalışma yaptı. Google mapsdan Pentaburg'a bir araştırma yapmıştı ki hayatı boyunca Pentaburg'a hiç gitmemişti. Dağlık bir bölgeydi ve genelde villa tipi evler bulunurdu.
Nüfus bakımından az insan olduğu ve dağlık bir arazi olduğu için de suç işlemek için güzel bir yerdi.
George meraklı bir avukat olarak tanınırdı. Kafasındaki soru işaretleri her dakika daha fazla artıyordu. En merak ettiği şey ise Dr.Wesley'in dağ evinde gerçekten cinayet işleniyor mu? Sorusuydu. Bunun cevabını bir an önce açığa çıkartmak en iyi iş olacaktı.
George akşama kadar göz göze olduğu laptopu kapatarak çantasının içine güzelce yerleştirdi. Sersemlemiş gibiydi gözlerinde hafif bir kızarıklık vardı. Dışarıya baktığında yağmur öfkesini azaltmıştı. Çantasının içinde duran laptopu masanın altında bulunan çekmeceye koyup koltuğundan kalktı. Bacakları uyuşmuştu, birkaç esneme hareketiyle eski enerjik görüntüsünü kazanmıştı. Ardından masadaki mektubu ceketinin içine katlayıp güzelce koyup bürosunun çıkış kapısına doğru yürümeye başladı. Bürosunun kapısını kapatıp apartman dairesinin merdivenlerinden inmeye başladı. Apartmanın daireleri boştu ve genellikle bürolarla doluydu. Apartmandan çıkıp karşı kaldırımda duran siyah Land Rover cipine hızlıca yürüyüp bindi, kontağı çevirip çalıştırdı. Gaz pedalına hafifçe yüklenip evine doğru sürmeye başladı. Evine geldiğinde mektubu masaya bırakıp mutfaktaki koltuğa uzandı. İçki içmeyi severdi. Sabahtan beri düşündüğü mektup ve benzer suç araştırmaları George'u tamamen yormuştu. Vücudunun tüm hücreleri bir anda alkol istemişti. Koltuktan kalkıp dolaptan buz gibi bir bira çıkardı. Birasını yudumlarken tekrar düşüncelere kendini salıvermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Mektup (RAFLARDA.)
Mistério / Suspense(Hikayeye yeni başlayacak olan arkadaşlarım 30.Bölümden sonrası Wattpad'den kaldırılmıştır.) Her şey genç avukatın bürosuna gelen o ölüm kokan gizemli bir mektupla başlamıştı. Sicili uyuşturucu ve şiddetle dolu başarılı bir cerrah. Dağ evinde işlene...