Bir gök gürültüsü Dr.Wesley Thomas'ı yerinden sıçratmaya yetmişti. Wesley Pentaburg'un eski futbol sahasının yıkımının ardından oluşan büyük beton ve toprak geniş arazinin ortasında arabasının içinde bekliyordu. Arazinin bir yanı ormanlık alanla çevriliyken diğer yanında ise küçük bir çevre yolu vardı. Wesley karanlıkta herhangi bir yaşam belirtisi aradı ama etrafında karanlığa bürünmüş ağaçlardan başka hareket eden hiçbir şey yoktu. Saatine bakarken elleri titriyordu. 23.50 Arty'in adamı beş dakika gecikmişti. Cerrah, gözlerini arabasının torpidosuna dikti. Matarasından aldığı bir yudum, sinirlerini yatıştırdı, ama devamının geleceğini de biliyordu. Teslimat tamamlanırken zihninin berrak olması gerekiyordu.
İri yağmur damlalarının hızı gittikçe artıyordu. Wesley arabasının sileceklerini çalıştırdı ve tam o sırada dev bir yumruk yolcu tarafındaki kapıyı tıklattı. Doktor yerinden sıçrayıp kapıya baktı. Bir an yağmur yüzünden görüşünün bozulduğunu sandı, ama camdan kendisine bakan adam gerçekten de devasa, dazlak, dizine kadar gelen deri palto giymiş bir canavardı.
''Kapıyı aç.'' diye emretti canavar, sesi sert ve korkutucuydu.
Wesley söyleneni hemen yaptı. Soğuk bir rüzgâr ince damlaları arabanın içine püskürttü.
''Nerede?''
''Bagajda.''dedi Wesley, kelimeler ağzından güçlükle dökülürken başparmağıyla arabanın arka tarafını işaret ediyordu. Adam deri kaplama ıslanmış siyah çantayı arabanın içine atıp kapıyı kapattı. Çantanın yumuşak hatlı kenarlarında dizilen su damlacıkları yüzünden pirinç kilit parlıyordu. Dev adam arkaya geçip bagaja vuruyordu. Kilidi açmayı unutmuştu. Wesley kilit koluna uzanırken çakan bir şimşek arka camdan görünen manzarayı aydınlatıp bir anda ortaya çıkan polis arabasının karanlık ağaçların altında görünmesini sağladı. Hiç düşünmeden gaz pedalını kökleyip direksiyonu çevirdi. Otomabil toprak ve beton karşımı yolda birkaç patanaj çekip yandaki çevre yoluna sarsılarak ilerledi. Ardında yanık lastik kokusu bırakırken dev adam beklenmedik bir çeviklikle kendini kenara attı.
Wesley arkasında bıraktığı lastik kokusuyla gecenin karanlığında kayboldu.
####################
George dün geceki dağda yaşananlardan sonra gece boyunca oteldeki odasındaki sıcak yatağında uyumayı denemiş ama başaramamıştı. On iki saat içinde sabaha kadar sadece bir iki saat uyumayı başarabilmişti. Aklı tamamen dağdaki evde bulamadıkları Chloe'de kalmıştı ve gece boyunca onu düşünmüştü. Sabah olduğunda ise her zaman ki gibi yatağını toplayıp kahvaltı etmeden otelden çıkmıştı. Gece dağ evindeki neredeyse ölmek üzere olan adamı Experonce Tıp Fakültesine kaldırılmıştı ve Dağ evinden şehre dönerken George ve Gardiner hastanenin kapısında buluşma kararı almışlardı. George arabasıyla hastanenin önüne geldiğinde Gardiner onu bekliyordu. Sonra birlikte hastaneye girerek yoğun bakımda yatan ağır yaralı adamın yanına gitmeye başladılar. Yoğun bakıma ulaştıklarında koridor boyunca bir sessizlik mevcuttu. Polislerin bulduğu adamın yattığı yoğun bakım odasının önünde bir polis memuru oturuyordu. Polis memuru amirini görünce ayağa kalkarak ona selam verdi.
Amir, polis görevine yeni başlamış gibi duran cılız, beyaz tenli gence dönerek ''Durumunda bir değişiklik var mı?''
Polis memuru başını öne eğip ''Hayır, efendim dün geceden beri aynı. Ama doktor adamın vücudundaki kesiklerden değil de kalp krizi geçirdiği için bu halde olduğunu söyledi. Bilmeniz önemli olur diye düşündüm. Bir de kalp ritmi normale dönmüş.''
''Tamam, sen biraz mola ver.''
Polis memuru başıyla onaylayıp hızla koridordan ayrılmak için yürümeye başlarken amir cama döndü. George amiri izliyordu. Gardiner'in bakışlarında ne acı ne de korku vardı. Yanlızca uyuşuk bir yorgunluk sezdi. Bunun da dün gece geç saatlere kadar uyumayıp sabah erkenden uyanmasının sebebi olabileceğini düşünerek başını camın karşı tarafındaki hareketsiz yatan adama çevirdi. Ne çok tüp var, diye düşündü. Bir sürü cihaz. Ve hepsinin ortasında, hissiz bir et yığını halinde yatan tanımadıkları ama Chloe için hayatı önem taşıyan adam vardı. Açık ağzına plastik bir yılan gibi nefes tüpü yerleştirilmişti. Yatağın başındaki askıda sidik torbası duruyordu. Adamın üzerindeki örtü bir tek ayıp yerlerini örtüyordu. Göğüsü ve karnı ortada kalmış, açıkta kalan kıllı ayaklarının sararmış tırnakları görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Mektup (RAFLARDA.)
Mistério / Suspense(Hikayeye yeni başlayacak olan arkadaşlarım 30.Bölümden sonrası Wattpad'den kaldırılmıştır.) Her şey genç avukatın bürosuna gelen o ölüm kokan gizemli bir mektupla başlamıştı. Sicili uyuşturucu ve şiddetle dolu başarılı bir cerrah. Dağ evinde işlene...