𝚎𝚕𝚢𝚜𝚒𝚊𝚗

79 14 39
                                    

Seungwan'ın Bakış Açısı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seungwan'ın Bakış Açısı

"Ve bu da 200 liret." dedi kadın elindeki kağıt parayı bana uzatarak.

Ücretin tamamını aldıktan sonra, özenle sardığım tabloyu uzattım. "Evinize çok yakışacağına eminim."

Kadın içtenliğini hissettiren bir şekilde gülümsedi, "Ben de öyle düşünüyorum. Teşekkür ederim."

Başımla selam verip kadının atölyeden çıkışını izledim. Kapıdaki küçük zil çalınca tekrar yerime oturdum ve atölyenin boğucu sessizliğiyle baş başa kaldım.

Bugün yalnızdım. Yoongi'nin dersi yoktu, bu yüzden atölyede değildi ama bundan daha da kötüsü, nerede olduğunu bile bilmiyordum. İki haftadır aramızda yaşananların hiçbiri aslında gerçek değilmiş gibi davranıyorduk. Hatta bundan çok daha kötü bir durumdaydık, iki yabancı gibiydik.

Elimi köprücük kemiğimin biraz altında kalan ruh eşi izimin üstüne koydum. Gerçekte acımıyor olsa da varlığıyla canımı yakıyordu.

Duvardaki saate baktım. Artık dükkanı kapatma vakti geliyordu. Yavaşça kalktım ve atölyeyi yarına hazır olacak şekilde toparlamaya başladım.

Ders günü olmadığı için fazla dağılan bir şey de olmamıştı. Yerleri paspasladıktan sonra çantamı aldım ve nihayet atölyeden çıktım.

Hava ılıktı. Hafifçe esen rüzgarla saçlarım savrulurken başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. Hava karardıkça beliren yıldızlar, sokakta oynayan çocukların sesi..hepsi huzur vericiydi. Başımı indirdim ve sokaktaki diğer dükkanlara bakınmaya başladım. Onlar da kapanmak üzerelerdi. Bazıları ise çoktan kapanmıştı.

O sırada iki dükkan arasına sıkışmış küçük bir dükkan gördüm. Tam önünde rengarenk elbiseli orta yaşlarda bir kadın duruyordu. Başka bir kadınla konuşuyorken ona olan bakışlarımı yakaladı ve fırsatı anında değerlendirdi,

"Merhaba küçük hanım.." dedi büyük bir neşeyle, "..yeni sabunlarımız geldi. Bakmaz mısınız?"

"Sabun mu?" Dikkatimi çekmişti. Fark etmeden dükkanının önünde adımlarımı durdurdum.

"Evet, içeride yeni çeşitlerim var." dedi ve beni beklemeden dükkanına yöneldi.

Mecburen peşine takılıp içeri girdim. Adımımı içeri atar atmaz beni çeşitli ama bir o kadar da güzel kokular karşılamıştı. Kadının beni bir rafın önünde beklediğini görünce yanına ilerledim. O sırada elinde tuttuğu beyaz kesedeki sabunu bana uzattı,

"Bu papatyalı. Şuradaki de lavanta. Hemen şu tarafta da diğer çeşitlerimiz var."

Aslında söylemesine gerek yoktu, bütün sabunların önünde neyi içerdiği zaten yazıyordu. Yine de kırmayıp kafamı salladım ve uzattığı keseyi alıp kokladım. Bildiğim bir koku olsa da şikayetçi değildim. Güzel kokuları hep severdim.

[✓] burn to ashes » wengaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin