𝚊𝚌𝚛𝚊𝚜𝚒𝚊

82 14 23
                                    

Yutkundum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yutkundum. Gözlerimi, Yoongi'nin ellerinde tuttuğu tablodan ayıramıyordum.

Çünkü bu tablo beni buraya getiren tablonun birebir aynısıydı.

Ağır adımlarla ilerleyip tabloya elimi uzattım. "Dur!" dedi Yoongi birden tabloyu benden uzaklaştırarak.

"Ne oldu?"

"Ya dokunur dokunmaz gidersen?"

Tablodaki bakışlarımı Yoongi'ye çevirdim. Haklı olabilirdi. "Doğru." Bir adım uzaklaştım, elimi indirdim.

"Hemen gitmeni istemem." Bana bakıp gözlerini kaçırdı.

Bakışlarımı bir kez daha tabloya çevirdim. Yangınların arasında bir bina ve bu binanın içinde kalan pencerenin önündeki silüete baktım.

Bu silüet oldukça inanılmayacak derecede—

"Sana benziyor." dedi Yoongi.

"Müzeyi gezerken banan onun bir erkek olduğunu söylemişlerdi." Ama resmedilen kişi aslında Yoongi'nin ölen eşiydi.

Yoongi acıyla gülümsedi. "O yangını izlemekten başka hiçbir şey yapamadım."

"Neden? Neden o anı çizdin?" diye sordum Yoongi'ye. Bu onun için çok zor olmalıydı.

Yoongi tabloyu kendine çevirip bir süre izledi. "Bütün hayatımı o alevlere teslim ederken..eşimden başka bir şey göremedim, başka bir şey düşünemedim. Her şey olup bittikten sonra da aklımda hiçbir anı kalmamıştı."

Derin bir iç çekti. Arkasında duran sandalyeyi çekip oturdu. "Onunla beraber anılarımızda ölmüştü sanki. Ne zaman onu düşünsem aklıma bu an geliyordu..ben de çizdim."

Tabloyu masaya yavaşça bıraktı. Gözlerim bir kez daha tabloyla buluştu. Dokunduğum an gerçekten de kendi zamanıma geçip gidebilecek miydim?

Peki ama beni bu tabloya bağlayan şey neydi?

"Kaldırıp atmak ya da gözünün önünden kaldırmak istersen anlarım." dedim sessizce.

Yoongi ayağa kalktı, "Hayır." Odanın diğer duvarına ilerleyip orta boy tablolarından birini çıkardı ve bu tabloyu yerine astı, "Burada dursun istiyorum."

"Emin misin?"

"Evet." Sonra bana döndü. "İstediğin an gidebilirsin Seungwan. Beni düşünme."

"Böyle aptalca konuşmayı ne zaman bırakacaksın?" dedim tuhaf bir ifadeyle gülerek. "Seni hiç sevmiyormuşum, burayla bir bağım kalmamış gibi konuşma."

"Hayır, öyle düşündüğümden değil." dedi hemen, "Gitmek istediğin anda istediğin şeyi yapabilmen için söylüyorum. Sana yük olmak istemediğimden."

"Buna ben karar vereceğim."

Bana doğru gelip sarıldı, "Evet." dedi başını omzuma yaslarken, "Buna sen karar vereceksin."

[✓] burn to ashes » wengaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin