"donghyuck tamam, harika görünüyorsun.."
renjun'in isyan dolu cevabına karşılık gözlerini devirdi hyuck, alt tarafı yol boyunca iyi görünüp görünmediğini sormuştu..
herkes donghyuck'un iyi giyindiğini düşünürdü, haksız da sayılmazlardı. ama yine de libidosu yüksek insanlarla uğraşmak istemiyordu, o yüzden transparan tişörtünü giymek yerine siyah boğazlı giymiş, üstüne de beyaz ince gömleğini giymişti yakasını açık bırakarak. klasik dar, yırtık kotu ve çeşitli aksesuarlarıyla da tamamlamıştı her şeyi."orada olduklarına eminiz, değil mi?"
"tabii ki."
sorusuna karşılık renjun'nin cevabından sonra kafasını salladı hyuck. bardaki müzik sesleri saat erken olsa bile yüksek ve gürültülüydü, neyse ki alışkındı buna. yaklaşık beş dakika sonrasında renkli tabelalarla aydınlanmış bar kadrajlarına girerken bir yandan renjun, arkadaşlarına mesaj atmıştı.
barın bu akşam kalabalık olmasını beklemiyorlardı, görevli onları tanıdığı için kimliklerini göstermeye gerek kalmadan hızlıca adımlamışlardı gürültülü alana. göründüğünden daha kalabalıktı ama hyuck kalabalık insanıydı zaten.
bu kalabalığın sebebini yeni sahne alacak birilerinin olmasına bağlamıştı kendi içinde, sahnenin olduğu kısımdakiler heyecanlı bir bekleyiş içindeymiş gibi gözüküyordu."şu sağdaki masadalar."
hyuck gözlerini sahneden çekip renjun'in dedikleriyle peşine takılırken kafasını sallamıştı hızla. masaya yaklaştıkça gülüp eğlenen arkadaş grubunu daha iyi görüyordu, neşeli insanlara benziyorlar diye düşünmüştü hyuck. o da yüzüne o güzel gülümsemesini takınırken derin bir nefes almış, renjun'in yanında yürümeye başlamıştı hemen.
"biraz daha gecikseydiniz içkileri iptal edecektim."
"geldik işte."
yukhei neşeli sesiyle ayağa kalkarken renjun gülerek koluna vurmuştu şakadan, ardından da sarılmışlardı iki arkadaş. renjun yukhei'nin bedeninden usulca ayrılırken hyuck'u eliyle göstermiş, gururlu bir yüz ifadesi takınarak tanıtmaya girişmişti en yakınını.
"evet, size bahsettiğim o arkadaşım: lee donghyuck. biraz kafasında var sizin gibi, çok sorun etmeyin yani."
masumca hyuck'a bakıp gülümserken gözlerini devirmekle yetinmişti hyuck. chenle da yukhei gibi kalkmış, hızla elini uzatmıştı kendisinden büyük olan çocuğa.
"renjun hyung senden çok bahsetti, kore'ye geçince de bizzat ben istedim tanışmayı."
"hayır, ben istedim."
yukhei anında araya girip chenle gibi elini uzatırken donghyuck bu tavırlara karşın bir kaşını kaldırmıştı gülümseyi bırakmadan. ardından ikisin elini sıra sıra sıkmıştı. renjun tanışma faslını hızlı geçmek adına diğer üç
kişiyle de hyuck'u tanıştırdıktan sonra hepsi kurulabilmişti koltuklara."hepinizle tanıştığıma memnun oldum.. ayrıca madem çin'den geldiniz o kadar, içkiler benden olsun?"
"hyuck biraz jest yapmayı seviyordur genelde.–"
renjun'in dediklerine yarım ağız gülerken hyuck bakışlarını gezdirmişti etrafta bir çalışan bulmak için. diğerleri de bunu sevinçle karşılamıştı, herkesin keyfi gayet iyiydi.
bakışları rastgele insanlarda gezerken aklına gelen şeyle kaşlarının çatılması bir olmuştu.
aniden yukhei ismi ona tanıdık gelmişti, mark'ın kavga ettiği şu çocuk..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
upstairs & 𝑚𝑎𝑟𝑘ℎ𝑦𝑢𝑐𝑘
Fanfictionsunchan: burası senin evin değil kanada bozuntusu, hatırlatayım sunchan: evin sahibi benim sunchan: o müziğin sesini kıs sunchan: beni üst kata getirme gecenin bir vakti mark001: numaramı nereden aldın sunchan: bu...