"bunların hepsini yiyebilecek miyiz biz, hyuck?"
hyuck salondaki büyük masayı gelen hamburger ve pizzalarla doldururken elindeki kola şişesini gösterdi mark'a.
"bunu kafana yemek istemiyorsan sus. elbette yiyeceğiz!"
mark bir suçlu edasıyla iki elini de kaldırmış bir iki adım gerilemişti, hyuck onun bu haline gülüp kola şişesini masaya bırakmıştı yavaşça. eksik bir şeyin olmadığını anladığında da mark'a bakmış, mark ise tekrardan yaklaşıp oturmuştu hemen.
mark, hyuck'u beklemeden hamburgerinden büyük bir ısırık almaya çalışmıştı ki dudağındaki yaranın acısı kendisini belli ederek elindeki hamburgeri bırakmasına sebep olmuştu. hyuck yerken bir şeyler izlemek amacıyla programlarda dolaşıyordu o sıra, ama mark'ın acı nidasını duyunca kumandayı bırakmıştı.
"iyi misin?"
hızlıca ona yaklaşırken refleks olarak parmakları mark'ın çenesini bulmuştu, onun yüzüne biraz daha yaklaşıp yaraya bakmıştı tekrardan. mark bunun şokunu atlamadığı için cevap verememişti, bugün bu kaçıncı yakınlaşmalarıydı; bilmiyordu bile. hyuck geri çekilirken kendi kendine, yemekten sonra krem sürmesi gerektiğini mırıldanırken mark gülümseyerek kafasını sallamıştı.
"iyiyim ama yerken biraz can çekişeceğim sanırım."
hyuck bu lafına gülerken önündekileri daha fazla soğutmadan başlamıştı pizza dilimine. mark onu görünce yarasını umursamadan hamburgerini tekrardan eline almıştı.
bir yandan televizyonda rastgele bir dizi vardı, masadaki yiyecekleri götürürken ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. daha doğrusu mark anlamaya çalışıyordu. hyuck şimdiden fazla ilgili görünse de -aslında bu bölümü dört kere izlemişti- mark oflayıp kumandayı almıştı hızlıca.
"hadi ama hyuck, süzme salak dört insanın birbirlerinin arkasından sikko işler çevirmesine rağmen güle oynaya en iyi arkadaş rolü yapmaya devam etmelerinin neresini izliyorsun tam olarak?"
hyuck duyduğu cümlelerle kaşları çatılmış bir halde mark'a bakmaya başlamıştı, bir yandan çiğniyordu patateslerini. mark "ne var?" der gibi bakıp kafasını sallamıştı.
"entrika adamıyım ya ben. sen ne anlarsın.."
gözlerini devirip önüne dönmüştü hyuck, mark ise arkasından öğürüyormuş gibi yapmıştı. hyuck bunu televizyon ekranından görmüştü, anında kola şişesini eline alıp mark'a doğru sallamıştı. mark ise korkmuş gibi yapıp o şirin surat ifadesini yapmıştı hemen.
"pardon lee yüce donghyuck, harikasınız. nasıl unuturum entrika artı kaos divası olduğunuzu.."
"şu çeneni kapatıp pizzayı yiyecek misin, yoksa ben çeneni kapatıp pizzanı yemek zorunda kalacağım.. ve evet, öyleyim tabii."
mark önce düşünür gibi yapıp elindeki dilime baktı, sonra da koltukta daha çok yayılarak diliminden ısırık aldı. hyuck tehditin işe yaradığını düşünerek bakışlarını ondan çekmişti ki, mark'ın sesini duymuştu yine.
"şahsen ben çenemi kapatmayıp pizzamı yemeyi tercih ediyorum."
hyuck ona dönmeden orta parmak çekmeyi yeterli görmüştü ama kendi pizzası bittiği için gıcıklık olsun diye onunkinden bir dilim almıştı kaşla göz arasında.
mark gözlerini büyütürken boştan eliyle alnına vurmuştu. ardından hyuck'un kulak tırmalayacı (!?) kahkasıyla gözlerini devirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
upstairs & 𝑚𝑎𝑟𝑘ℎ𝑦𝑢𝑐𝑘
Fanfictionsunchan: burası senin evin değil kanada bozuntusu, hatırlatayım sunchan: evin sahibi benim sunchan: o müziğin sesini kıs sunchan: beni üst kata getirme gecenin bir vakti mark001: numaramı nereden aldın sunchan: bu...