Karne Zamanı

19 4 1
                                    

  İlk kez karne notlarım okuldaki en yüksek notlar ve birazdan madalya alacağım. Ama şimdi...

  "Çok havalı bu nolur bana da göster, nolur, nolur, nolur?" Haklı mı? Birini havada takla attırıp yere sermek, havalı mı? "Tut o zaman yakamdan, tek elle." Elini yakama götürdüğünde "Bak şimdi. Hangi eliyle yakanı tutuyorsa sende o elle karşının dirseğinden tutuyorsun. Bu şekilde. Sonra dığer elini kolunun en sununu alttan olacak şekilde tutuyorsun. Koltuk altı değil ama, burdan. Yoksa kaldıramazsın karşıyı. Ben doksan kiloya kadar yapabiliyorum bu hareketi. Sonra..." Dönerek sırtıma aldım Ahmet'i. "İndir indir!" Tek eliyle omzuma vuruyordu yavaşça.

  "Herkez bize baktı, niye kaldırdın sen beni. Hayır o değil yere atacaksın sandım bir an." Gerçekten çok mu önemli bize bakmaları. "Kim bakıyorsa baksın, sen dene şimdi."

  Benim yaptıklarımı yaptı ama bir şey hariç... Ayağını kullanmadı. Söylememem dikkat etmesi gerektiğini değiştirmez. Beni kolumdan kendine doğru çeksede havalandıramadı. Kendimi yere öyle bir sabitledim ki...

  Beni bırakıp alınganca baktı yüzüme. "Kaç kilosun sen? Demir korse falan bağlamış olabilir misin aceba(?)" bu haline sessiz kalmayı denesem bile kıkırdamaktan alamadım kendimi. "Nasıl dalga geçiyorsun içinden Allah bilir!" Bu sefer kahkaha attım. "Dikkat et o zaman, ne yapıyorum ne yapmıyorum bak."

  Muhammet hoca geldi ve biz yerlerimize geçtik. Sınıfın tam ortasında otuyorum ve bu yüzden öğretmenler konuşurken sanki gözümün içine bakıyor gibi hissedip kafamı indiremiyorum. Aslında sene başında dersleri daha iyi dinleyebilmek için yapmıştım bunu ama bazen can sıkıcı olabiliyor.

  Masaya oturup konuşmaya başlayan öğretmeni mi dinlemeye başladım. "Evet gençler, bir eğitim öğretim yılını daha geride bıraktık. Bu yıl hepinizin notları bir benzese olsa yükseldi. Özellikle üç kişi Rümeysa, Mert ve Ahmet... Tebrik ederim. Ama gelecek sene bu üçlüden biri belli bir süre bizden ayrılacak."

  "Neden hocam? Uzaklaştırma aldı Rümeysa, öyle değil mi? Kopya çekip notlarını yükseltti?" Azra'ya ters bakışlar attım. Hemen sesini kesti zaten. "Hayır. Yurtdışında okuyacak. Sadece bir yıl. 12. sınıfta tekrar bizimle olacak."

  Erasmus! Kahretsin o sadece bir denemeydi. Bilerek yanlış yaptığım sorular vardı nasıl kazanabilirim! "Ciddi olamazsınız değil mi hocam!" Bunu sadece heyecan sanan öğretmenim gülerek "Gayet ciddiyim Rümeysa. Şu an için neresi olduğu belli değil ama sınavı kazanmışsın. Hemde iyi bir puanla."

  İstemsizce duvar kenarı en arkada oturan kişiye baktığımda sinirle bana bakıyordu. Ahmet ise onu sakinleştirmekle meşkuldü. Bana bakmayı bırakıp sıraya yasladı başını.

***

  "Banada bir şeyler getirir misin yurt dışından." "Kanka neden gitmek istedin ki?" "Birsürü fotoğraf çekmen lazım." "Çok şansın."

  Sabahtan beri etrafımda toplanmış, benim için et ve kemik yığınından farksız insanların konuşmalarını dinliyorum. Daha doğrusu sadece yanımda kalmalarına izin veriyorum. Bu kadar yeterli bence.

  "Çekilin." Arkamdan gelen seslere aldırmayarak bahçeye çıktım. Banka oturduğumda arkamdan Mert'in geldiğini fark ettim. Sinirli bakışlarını bir süreliğine tepemde dikilerek üzerimde tuttu. Yanıma oturup ne diyeceğini düşünüyordu. Sol bacağını hızlı hızlı sallamasından anlaşılıyor.

  Uzun zamandır mecburi olmadığı sürece konuşmuyorduk ve kabul etmek gerekirse özlemişim onu izlemeyi, sesini... Her şeyini.

  "Ya sen nasıl yaparsın bunu? Ela var senin yanında! Sana muhtaç küçücük bir çocuk var! Bak biliyorum biraz. Velin kimse söyle onay vermesin. Gitme."

RÜMEYSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin