Dahi

12 4 0
                                    

  Bu IQ neden bu kadar önemli aceba. Hastanede yapıyorlar bir de. Bir saattir sonucu bekliyoruz.

  Sonunda çağırıldık. İçeriye girip doktorun elindeki zarfı okumasını bekledik. Acun Ilıcalı gibi heyecan yaptırıyor adam.

  "172!" Şaşkınca bana dönen gözlere bende 'Ne oluyor?' der gibi bakınca onlar birbirine döndü. "Yani..? Ah biliyorum çok aptalı..." "Sen bir dahisin!" diyerek bağıran adamla irkildim.

  Ben mi? Dahi? Biri beni gıdıklasın(!) "Test yanlış bence." dedim rahat bir tavırla arkama yaslanarak. "Bu test uluslar arası onaylanmış bir test. Yanlış değil." dedi adam.

  "Ben mi dahiyim şimdi?" dedim kendimi göstererek. Abonnim ve doktor beni onaylayınca "Peki, hadi eve gidelim." diyerek ayaklandım.

  ***

  "Kanka sen dahisin, öyle mi?" dedi Akın kahkaha atarak yerlere yatıyordu. "Aynen kanka, bende aynı tepkiyi vermek isterdim ama şaka değil. Al buda belgesi." diyip ekrana tuttum kağıdı.

  Altan kağıdı iyice inceledi. "Bu baya ciddi herhalde ya." dedi. Hazal da "Sen baya ciddili ciddili dahi misin kuzum?" dedi. "He kuzum ciddili ciddili dahiymişim." dedim gülerek.

  "Mary, ppalliwa. Meogda." Arkadan gelen sesle "Ne diyor?" diye sordu üçü birden. "Çabuk gel, yemek ye diyor." dedim. Vedalaştık ve salona gittim.

  "Bibimbab yaptı bu gün babanız. Sever misin Mary?" "Daha önce yemedim o ne?" diyip masaya oturdum. Önüme koyulan yemeğe baktım. Sonra onlar gibi sebzeleri karıştırıp yemeye başladım.

  Melzemelerin birlikte tadı güzeldi. Tabii yumurta hariç. Onu da Min Ki'ye verdim. Günde ortalama 6 yumurta yiyen bir millet Kore, Iğyk! "Bu hafta olacağınız sınava hazırsınız, değil mi çocuklar?"

  Min Ki "Tabii ki." dedi bense "Ne sınavı?" dedim. Birde bana dahi diyorlar. "Kontrol sınavımız var." Kontrol sınavı ne be? Deneme gibi bir şey mi?

  "Ben sınavlara hep hazırım." abonnim gülerek "İyi bakalım sizden iyi sonuçlar bekliyorum." dedi. Ne kadar iyi olacak orası Allah'a kalmış tabi.

***

  "Nasıldı?" Sınava girmiştik. Ya da tam tersi. "Yani ne desem yalan olacak. O yüzden fazla kurculamayalım." dedim. Min Ki oldukça neşeliydi. "Benim en iyi geçen sınavım oldu bu. Ve teşekkür etmeliyim sanırım."

  Kaşlarımı çatıp ona döndüm. "Neden?" Ellerimi tutup gülerek baktı bana. "Babam konuştu benimle. Özür diledi. Benim ne istediğimi sordu." dedi. Bende sevinçle ona sarılınca şaşırsa da bir süre sonra kollarını belime sardı.

  Bizi öyle görenler birbirini dürtüyordu. Ayrıldığımızda "Sen ne dedin?" diye sordum heyecanla. "Bunu hiç düşünmedim, dedim." gülüşüm solda da onu yeniden canlandırdım.

  "Bulursun sen hayalini, sorun o değil. Çok mutlu oldum!" diyerek zıplıyordum. Etrafımızdaki robotların bana tuhaf bakışlarını önemsemeden hemde.

  "Neyse, ben bir arkadaşımı arayacağım." dedim. "Kimi? O çocuğu mu?" Muzipçe sırıtıp göz kırptı. "Hyung!" kızar gibi yaptım. "Tamam tamam. Çabuk git."

  Mert'i aradım. Şu an orda saatin 7 olması pekte umrumda değil. 4. çalışında açan telefondan gelen uyku mahruru ses içimi ısıttı birden. Çok özlemişim.

"Alo, sabahın köründe beni uyandırmak için ne gibi bir bahanen var aceba? Umarım geçerli bir sebeptir yoksa seni dar ağacına asar. Sandalyeyi itmem bacaklarını keserim. Ölmeden önce güzel bir acı çekersin!"

RÜMEYSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin